Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
37,8822
Dolar
Arrow
34,0393
İngiliz Sterlini
Arrow
44,9689
Altın
Arrow
2822,0000
BIST
Arrow
9.577

Kaderimiz 18 bin kişinin ellerinde!

AKP’nin 22 yıllık iktidarında her alanda büyük kayıplarımız oldu.

Eğitim resmen bitme noktasına geldi. Devlet okulları artık sadece imam yetiştiriyor. Sistem özel okullara terk edildi. Onların yıllık ücretleri de çocuk başına 300 bin liradan başlıyor, 1 milyon lirayı geçiyor.

***

Yerlere göklere sığdırılamayan sağlıkta büyük bir çöküş yaşanıyor. İnsanlar, merkezi randevu sisteminden randevu almaya çalışırken evlerinde ölüyor. Özel hastaneler sigorta şirketlerini, sigorta şirketleri de hali vakti yerinde birkaç yüz bin kişiyi soymakla meşgul…

***

İç güvenlik mafyaya teslim… 

Dış güvenlikte kevgir ülke olduk… Sınırlarımız resmen kevgir gibi… Gelen geçiyor.

***

Demokraside geldiğimiz nokta ortada. Bütün ülke tek bir adama teslim.

Özgürlüklerde dünya birincisiyiz! Tabii, sondan…

***

Ekonomiye gelince… Enflasyonda ve gelir dağılımındaki adaletsizlikte dünya birincisiyiz. Halk açlık ve yoksulluk sarmalında kıvranırken, ülkedeki tüm servetin yüzde 39.5’i, nüfusun yüzde 1’ine ait… Dikkat edin, yıllık gelirden söz etmiyorum; servet diyorum! Halkın yüzde 71’inin serveti ise kişi başına 10 bin doların altında! Yani yaklaşık 60 milyonun kişinin tüm varlıklarını donlarına kadar satsanız 340 bin lirayı geçmiyor! 

Bu rakamları kafadan atmıyorum; hepsini Credit Suisse’in resmi raporundan aldım.

Hem kamunun, hem özel sektörün borçları akradan geçen 22 yılda dolar bazında dörde, beşe, bazı kalemlerde on kata dayandı.

***

Daha sayayım mı?

Yolsuzluk örneğin…

Üç Y’yi yani, yasakları, yoksulluğu ve yolsuzluğu bitirme iddiasıyla 22 yıl önce iktidara gelen bu parti, yolsuzlukta da Türkiye’yi dünyanın ilk on ülkesi arasına sokmaya başardı.

***

Başta Türk Silahlı Kuvvetleri olmak üzere bütün saygın kurumlar halkın güvenini büyük ölçüde kaybetti.

Adamların 22 yılda dokunup da içini boşaltmadıkları, sağmal ineğe çevirmedikleri tek bir kurum ya da kavram kalmadı!

Diyeceksiniz ki “Moral bozmaya mı çalışıyorsun?” 

Hayır… Tam tersine:

Bugün size ülkedeki bütün bu dibe vuruşu bitirecek ve topyekün bir şahlanmayı başlatacak “sihirli formül”ü veriyorum:

Yargıyı düzeltelim; bütün bunların hepsi birkaç ay içinde düzelir!

***

Hepsindeki erimenin tek nedeni, yargının bağımsızlığını kaybetmesi ve sadece iktidarın değil, güçlülerin, yani zenginlerin, mafyanın, makam mevki sahiplerinin oyuncağı haline gelmesi!

Yasaların, anayasanın, hatta devrim yasalarının bile ayaklar altına alınması!

***

Yargı” deyip sorunu soyutlaştırmak da yanlış…

Başta ilk derece mahkemeler olmak üzere istinaf mahkemeleri, Sayıştay, Danıştay, Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi’nde görevli tüm hakim ve savcıları kastediyorum.

Hepsinin sayısı 18 bin civarında…

12 bin kadarı hakim, 6 bini savcı…

Eğer bu 18 bin kişi “düzene” teslim olmasa …

Sadece “adalet”i gerçekleştirmek için ettikleri yemine sadık kalsa…

“Vay atanırım, vay görevden alınırım, vay sicilim bozulur” korkusunu bir kenara bırakıp “birilerinden talimat almak”tan vazgeçse ve o talimat verenleri açıklayıp dünyaya rezil etse…

Bu uğurda gerektiğinde işsiz kalmayı göze alabilse…

Gerçekten cüzdanları için değil, vicdanları için kaygılanabilse…

İddia ediyorum ki bu ülkenin ne ekonomik sorunu kalır, ne güvenlik…

Eğitimde de sağlıkta da özgürlüklerde de şeffaf toplumda da dünya rekorlarını olumlu anlamda kırar geçeriz.

İçleri boşaltılan bütün kurum ve kavramlar yeniden saygınlıklarına kavuşur.

***

İşte; AKP’nin gitmesi bu yüzden önemli…

AKP gitmeli ve gerek yargıçlar gerekse savcılar, üzerlerindeki büyük baskıdan kurtulmalı ki; tüm bunların hepsi yeniden sağlıklarına kavuşsun…

Peki; AKP gitmeden olmaz mı?

Olmaz…

Yirmi iki yıldır olmadı, yine olmaz!

İktidarın gücünden korkan, yargı bağımsızlığına sahip çıkamayan, hukukun üstünlüğü ilkesinden taviz veren korkak hakim ve savcılarla bu iş olmuyor; olmaz!

***

Şimdi; bazı hakimler ve savcılar bana kızacak…

İstedikleri kadar kızsınlar!

Gerçek bu…

Maaşım yetse hepsine kebapçılardan yürek pişirtip gönderirim. Çünkü onların yüreksizliği ve sadece mesleğe değil, hukuk bilimine ihanetleri yüzünden ülke bu halde!

Aksi halde, bu ülkenin Cumhurbaşkanı çıkıp, Anayasa’nın ilk üç maddesine sahip çıkan sözlerle yemin eden teğmenlere, “O kılıçları kime sallıyorsunuz?” diyebilir miydi?

Ha; o sorunun yanıtını da vereyim:

Cumhurbaşkanı o videoyu bir daha izlesin:

Laiklik ve hukuk devleti karşıtları için kaldırıyorlar kılıçlarını…

Hakim ve savcıların sahip çıkmadığı bu değerlere bağlılık yemini; edilen o yemin!

Zorunuza mı gitti Sayın Cumhurbaşkanı?