Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.471

Korkirem!

Güneydoğu sınırlarımızın alt tarafı yine karıştı.

Önce; İçişleri Bakanlığı’na yapılan saldırı girişiminden sonra Türk Silahlı Kuvvetleri ve MİT Suriye’de PKK’lı terörist avına çıktı.

Sen misin bunu yapan?

Cevap, terör örgütünün hamisi ABD’den geldi ve hemen bir silahlı ve insansız hava aracımızı (SİHA) düşürdü.

Hem de bizim topraklarımızdaki İncirlik Hava Üssü’nden düzenledikleri saldırıyla!

Yani; yıllar önce askerimizin başına çuval geçirerek yaptıkları gibi Türkiye’ye bir gözdağı (!) verdiler.

Ne ilginçtir ki bizimkiler bunu saatlerce görmezden, duymazdan geldi. Ardından da o SİHA’nın bize ait olmadığını söylemeye kalkıştılar…

ABD’nin resmi makamlarının açıklamasından sonra ise yutkuna yutkuna sözlerini geri aldılar!

***

Peki; bu olaylar ne zaman meydana geldi?

Recep Tayyip Erdoğan yönetiminin Suriye konusunda nihayet yumuşamaya ve barışçıl adımlar atmaya başladığı bir dönemde…

Bölgedeki egemen güçler, “Ey Türkiye, bugüne kadar uyguladığın şahin politikasından vazgeçemezsin. Yoksa dünyayı sana dar ederiz” mesajı verdiler.

Yani hem Suriye ile barışmayacaksın, hem de PKK’yla savaşmayacaksın...

İstedikleri bu!

***

Tam bu garip gelişmelere odaklanmıştık ki; bir baktık bu kez Filistin ve İsrail savaşı yeniden başladı.

Aşırı dinci Hamas’ın silahlı kolu Kassam Tugayları, 7 Ekim sabahı İsrail’e saldırdı. Operasyonun adını da Aksa Tufanı koydu! 

İsrail Ordusu’ndan misilleme gecikmedi.

Hamas’ın saldırılarında 600’den fazla İsrail vatandaşı, İsrail’in düzenlediği karşı saldırılarda da 250’ye yakın Filistinli katledildi.

***

Peki; bu olaylar ne zaman meydana geldi?

İsrail’in aşırı sağcı Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun iç politikada başının dertte olduğu bir dönemde! 

Onu kurtaracak, ülkesinde yaşayan insanların desteğini yeniden kazanabileceği bir şeye ihtiyacı vardı. Aksi takdirde İsrail’in çağdaş insanları kendisini iktidardan indirmeye hazırlanıyordu.

İşte; tam da böyle bir dönemde Netanyahu’nun imdadına Hamas yetişti.

O da fırsatı kaçırmadı ve İsrail Anayasası’nın 40’ıncı maddesini gerekçe göstererek, 1973’ten bu yana ilk kez resmen “savaş hali” ilan etti.

Böylece; insanlık tarihine geçecek bu kanlı saldırının kazananı, siyaseten koltuğunu kurtaran Netanyahu oldu…

İsrail halkı canını yakan asıl meseleleri unuttu ve artık tırnaklarının ucu kadar sevmedikleri bu siyasetçinin arkasında saf tutu!

***

Dedim ya; Güneydoğu sınırlarımızın alt tarafı yine karıştı.

Hem de tam “Galiba her şey düzeliyor” derken…

İsrail’de ve Filistin’de kalıcı barış başka bir bahara kaldı.

Suriye’de huzurun sağlanması, yabancı güçlerin ülkeden ve bölgeden defolup gitmesi de…

***

İyi de bölgenin tekrar, hem de fena halde karışması Netanyahu gibi siyasetçilerin dışında kimin ya da kimlerin işine geldi?

Elbette ki başta emperyalist ABD ve Rusya olmak üzere bölgeye demir atmış yabancı güçlerin!

Dünyanın petrol deposu olan bölgedeki varlıklarını en az on yıl daha garanti altına aldılar.

Sonra… 

Uyuşturucu baronlarının!

Onların da korkulu rüyasıydı bölgede huzurun sağlanması ve hukuka dayalı, güçlü iktidarların hüküm sürdüğü bir rejime geçilmesi… Kaçakçılığın önlenmesi!

Trilyon dolarlık yıkım demekti bu…

At koşturdukları, dünyanın narkotik üssü olarak kullandıkları bölge ellerinden giderse ne yaparlardı?

Sonra silah tüccarlarına yaradı bu gelişme…

Her gerginlik silah ve mühimmat fabrikalarına verilen yeni sipariş demekti!

İnsan kaçakçılarının işine yaradı bir de…

Başta Ezidi kadınları olmak üzere kadın ticareti yapan köleci şerefsizlerin işine yaradı.

Karaborsacıların, tefecilerin, din tacirlerinin, tarikat patronlarının işine yaradı.

***

Bizim gibi sıradan insanlar savaşı sevmez… Savaş, bizim için; “şehadet” yaldızıyla parlatılmış ölümdür sadece…

Savaşı sevenler ve ondan beslenenler, asla savaşlarda ölmeyecek olanlardır!

Yılanlardır, çıyanlardır, sırtlanlardır!

Kısacası; korkuyorum dostlar.

Aynen o meşhur Azeri türküsünde anlatıldığı gibi, “Korkirem…”

***

Ay balam...

Tek başıma çıkirem ben dağlara, bala dağlara…

Yangını volkan görirem, cin görirem, can görirem! 

Mezarda hortlak görirem… 

Bin türlü tufan görirem…

Gullü bir yaban görirem… 

Korkmirem! Korkmirem bala, korkmirem…

Ay balam...

Şafak vakti düşürem ben çöllere, bala çöllere…

Kükremiş aslan görirem, kan yiyen sırtlan görirem.

Dalgalı umman görirem. 

Can görirem, cin görirem, mezarda hortlak görirem. 

Bin türlü tufan görirem.

Gullü bir yaban görirem.

Korkmirem! Korkmirem bala, korkmirem…

Ay balam...

Bu korkmamazlığım ile… 

Vallahi bala, billahi bala, tillahi bala… 

Harda (Nerede) bir softa görirem… 

Harda bir yobaz görirem… 

Harda bir bağnaz görirem…

Harda bir molla görirem… 

Korkirem. Korkirem bala, korkirem… 

Kandan fikirlerinden… 

Riyakar zikirlerinden korkirem bala, korkirem.