Günlerdir yollardayım. Amacım bir gençlik idealimi bu yaşta gerçekleştirmek.
Türkiye’nin en batısından çıktım yola, Kars’a kadar gitme niyetindeyim.
Ama öyle aracın camından bakarak değil…
Her ilde birkaç gün geçirerek…
Yöresel yemeklerden yiyip tarihi ve kültürel mirası sindirerek.
Doya doya koklayarak, tadarak ve yaşayarak yani…
Araba falan yok altımda. Uçağa da binmedim!
Önüme ne gelirse onunla geziyorum. Çoğunlukla otobüs, tren hatta minibüs…
Yoksul, dertli, çilekeş insanlarla sohbet ediyorum saatlerce!
İlk hafta geride kaldı; bu yazıyı Sivas’taki bir otel odasından yazıyorum.
Kaderin cilvesine bakın ki; benim Sivas maceram tam da 2 Temmuz Madımak Anması’na denk geldi.
ESNAFIN TEPKİSİ!
Seve seve katıldım yürüyüşe… Ama ne yalan söyleyeyim pek Sivaslı yoktu konvoyda…
Daha çok Türkiye’nin dört bir yanından koşup gelen Alevi örgütlerinin aktif üyelerinden oluşuyordu on bin kişilik kalabalık!
İlk hissettiğim şey; Sivaslılar’ın, kentlerinin adının böyle bir vahşetle anılmasından ciddi şekilde rahatsız olduğu…
“O insanları Sivaslılar yakmadı, o alçaklığı yapanlar başka illerden getirilen yobazlardı” diye savunuyorlar kentlerini…
Belki de bu yüzden pek ilgi göstermiyorlar her yıl 2 Temmuz’da yapılan anmalara!
ALEVİ ÖRGÜTLERİ DEM’LENMİŞ!
Dünkü yürüyüşe ilişkin bir gözlemim de; düzenleme komitesinin fena halde DEM’in kontrolüne girmiş olması…
Tamam CHP Genel Başkanı Özgür Özel oradaydı, TİP Başkanı Erkan Baş ve diğer sol partilerin yöneticileri de…
Ama Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Cuma Erçe öyle bir konuşma yaptı ki sanki Madımak anmasında değildik de DEM Mitingi’ndeydik!
Konuşması boyunca en az on kez “halklar”dan söz etti…
Bırakın “Türk halkı” demesini “Türkiye halkı” dese bile razıydım.
Ama ağzına ne Türk’ü aldı, ne de Türkiye’yi…
Dükkânının kapısında konuşmayı başından sonuna kadar dinleyen bir esnafın yanındaydım, bana döndü ve aynen şunları söyledi:
“Bunlar da en az o yobazlar kadar bizi bölüyor! Baksanıza halklar deyip duruyor. Neresine destek vereyim bu sözlerin?”
KAYSERİ’DEKİ KADIKÖY!
Neyse konuyu değiştirelim:
“Bu bir haftada ne öğrendin?” derseniz…
İç Anadolu hakkında hiç bir şey bilmediğimi…
Ve orada yaşayanların bizim Ankara’da, İstanbul’da, İzmir’de ve Batı’daki diğer illerde yaşadığımız sıkıntıların hiçbirini yaşamadığını…
Bir defa trafik derdi, kesinlikle yok…
Şehirlerin hepsi İstanbul’dan çok daha iyi kentsel altyapıyla donatılmış…
Karmaşa yok, gürültü yok, kirlilik yok!
Kayseri’de bir tramvay sistemi var mesala; ulaşım sorun olmaktan çıkmış.
İddia ediyorum üniversite kenti Talas, insan ve yaşam kalitesinde Kadıköy’le yarışır hatta fark bile atar!
Gecenin köründe sokaklar yalnız başına yürüyen modern genç kızlarla dolu.
Her taraf yemyeşil.
Hani şu anda en önemli gündem maddelerimizden biri başıboş sokak hayvanları ya…
Kent merkezlerinde bir tane köpek, hatta kedi görmedim.
Bu sorun yıllardır devam eden “kısırlaştırma” kampanyalarıyla çözülmüş.
Yani “cinayet”e ya da “toplu katliam”a gerek kalmamış!
FİYATLAR İSTANBUL’UN YARISI
Hayat pahalılığından elbette bu kentler de etkilenmiş ama fiyatlar İstanbul’un neredeyse yarısı…
Siz yaz meyvelerini kaç liradan yiyorsunuz bilmiyorum ama burada kayısının en iyisi 30, kirazın en iyisi 50 lira!
Ev fiyatları da öyle… Yüz otuz metrekare, üç oda bir salon dairenin Kayseri’deki satış fiyatı 3-3,5 milyon lira... Hem de en lüks semtte!
Sivas’ta daha da düşük; Mevlana semtindeki bir emlakçının ilanlarına baktım, yüz altmış metrekare dört artı bir daire 1 milyon 800 bin liraya satılıyordu.
İstanbul’da, Ankara’da bu fiyata bir kümes bile bulamazsınız!
Yetmedi… Esnaf hâlâ size insan gibi davranıyor.
Kültürel ve tarihi mirasa ciddi şekilde sahip çıkılmış.
CUMHURİYET’İN KALBİ
Bu bir haftada Selçuklu’ya doydum, Osmanlı’ya doydum… Dünyanın başka bir ülkesinde olsalar önlerinde saatlerce sırada bekleyeceğiniz müzeleri neredeyse tek başıma gezdim. Çünkü hiç turist yok!
Gördüğüm kadarıyla turisti çekmek için özel bir çaba da yok…
Oysa baştan sona tarih bu coğrafya!
Üstelik sadece antik çağdan bu yana gelip geçen uygarlıkların değil, Cumhuriyet’in de beşiği!
Hem Kayseri’deki hem de Sivas’taki cumhuriyet ve milli mücadele müzelerinden ağlayarak çıktım dersem abartmış olmam…
VE İŞTE TOPUK MAYINI!
Bu yazıyla birlikte paylaştığım fotoğrafa iyi bakın…
Kayseri Talas’taki Çanakkale’den Cumhuriyet’e 100. Yıl Müzesi’nde gördüm bu nesneyi…
Fotoğrafın en üstündeki bir Türk askeri çarığı… Sadece ayağı yerden kesiyor o kadar!
Aynı fotoğrafın altında ise topraklarımızı işgal eden İngiliz askerlerinin giydiği asker postalı var.
Çelik tabanlı…
Askeri, basacağı zararlı nesnelerden koruyor.
Alttaki demir var ya… İşte o da ayrıca postalın tabanına yerleştiriliyor ki asker yaralanmasın! Yani çifte güvenlik… Ayrıca kabaralı… Koşan asker kaymasın diye…
Peki; İngiliz Ordusu, askerinin ayak sağlığı konusunda neden bu kadar titiz davranıyor.
Çünkü bu puştlar bütün cepheyi fotoğrafın ortasında gördüğünüz “topuk mayını” ile donatmış…
Hücuma kalkan kendi askeri basıp geçtiğinde hiçbir şey olmuyor ama bizim korumasız, uyduruk “çarıklı kahramanlarımız” bastığında “savaş dışı” kalıyor.
EMPERYALİZMİN FELSEFESİ!
Eğer “vatan aşkı”na ücretsiz girilen bu özel müzeyi gezmeseydim bu bilgiyi öğrenemeyecektim.
Diyeceksiniz ki, “Ne var bunda? Alt tarafı bir tuzak?”
Emin olun değil…
Bu bir “devlet politikası…”
Bunda kendilerinden başka tüm insanlığı küçümseyen ve yok etmek isteyen Batılı kibiri ve düşmanlığı var.
Bunda kalleşlik, alçaklık, hinoğlu hinlik var.
Bunda emperyalist devletlerin iki yüz yıldır uyguladığı “şeytani plan”ın ilk izleri var…
“Tuzak kur, etkisiz hale getir ve esir al” planı, bu plan!
Ve emin olun bu plan; İngiltere, AB ve ABD tarafından hâlâ uygulanıyor.
Topraklarımıza, yaşam alanlarımıza binlerce “topuk mayını” döşüyorlar.
Biz kendi derdimize düşünce de ülkemizi esir alıyorlar!
Günümüzde değişen tek şey, bu topuk mayınlarının türü…
Artık bankalarıyla yapıyorlar yapacaklarını…
Silah firmalarıyla, devasa şirketleriyle, “demokrasiyi destekler” görünümlü şeytani planlar yapan vakıflarıyla yapıyorlar.
YAZMASAM OLMAZDI!
Aslında bu geziyi kendime saklayacaktım; hiçbir şey yazmayacacaktım.
Ama yıllardır okuyarak, araştırarak öğrenemediklerimi, Talas’taki küçücük bir müzede gördüğüm bu nesne sayesinde öğrenince…
Yazmadan edemedim!
Planım Kars’a kadar gitmek… Sırada Erzincan ve Erzurum var!
Ne dersiniz; yazayım mı?
Çok Okunanlar
Gelinim Mutfakta kim elendi? 10 bileziği kim aldı? 22 Kasım 2024 puan durumu
Fenerbahçe En-Nesyri için Al-Nassr'den gelen rekor bonservisi reddetti
22 Kasım 2024 burç yorumları
BEDAŞ 22 Kasım'da İstanbul'da elektrik kesintisi yaşanacak mahalleleri açıkladı
Lüks araba markası Jaguar logosunu neden değiştirdi? Yeni logosu ne oldu?
Netenyahu'yu tutuklayacak ülkeler belli oldu!
Bakan Yusuf Tekin'den Teğmen Ebru Eroğlu ve diğer teğmenleri kurtaracak karar!
21 Kasım 2024 reyting sonuçları: Perşembe günü hangi yapım birinci oldu?
Mauro Icardi’nin Greeicy ile kulis paylaşımı Nara’yı çileden çıkardı
İsmi Fenerbahçe ile anılıyordu: Al Nassr'da flaş Talisca gelişmesi