Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,7146
Dolar
Arrow
34,8403
İngiliz Sterlini
Arrow
44,5397
Altın
Arrow
3015,0000
BIST
Arrow
10.058

Yargıtay seçimleri, tramvay ve uçak!

“Demokrasi, bir tramvaydır. Gideceğimiz yere kadar gider, orada ineriz. Demokrasi amaç değil, hedefe ulaşmak için bir araçtır…” 

Bugünkü AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hepimizin ezbere bildiği bu sözleri 1996’da, yani İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu günlerde söylemişti.

O günlerde beyefendinin konuşma metinlerini danışmanları yazmıyordu; söylediği her şey kendi beyninin ürünüydü.

*

Sonra 22 Ocak 2013’te İslam Kalkınma Örgütü’nün toplantısında şöyle konuştu:

“İyi de nasıl bir demokrasi? Bu demokrasi amaç mı olacak, araç mı olacak, işte burası tartışmaya açılmalıdır.

Bize göre demokrasi hiçbir zaman amaç olamaz. İnanıyorum ki 21. Asır, İslam medeniyetinin öne geçtiği asır olacaktır.”

Bu sözleri söyleyen şahıs, bugün hem AKP Genel Başkanı, hem de Cumhurbaşkanı…

Bütün ipler elinde…

Yürütme, yani bakanlar kurulu zaten onun emrinde…

Nasıl isterse öyle yürütüyor.

Dün gece imzaladığı kararnameyi, bu sabah iptal ediyor; bir Allah’ın kulu da “Ya kardeş, sen ne yapıyorsun? Bu işler oyuncak değil” diyemiyor.

Bakanlar, bakan yardımcıları, genel müdürler, başkanlar, danışmanlar; hepsi piyon!

O “Yap” diyor, yapıyorlar, “Yat” diyor yatıyorlar…

Cumhuriyet’in bütün önemli kurumlarını kapattı; ne Devlet Planlama Teşkilatı kaldı, ne Devlet İstatistik Enstitüsü…

Atatürk ve arkadaşlarının yaptığı her şeyi sattı, yok etti.

Eskinin hükümetlere kafa tutan Hazine müsteşarlarının yerini korkudan tir tir titreyen “elemanlar” aldı.

Merkez Bankası’nın bağımsızlığı artık koca bir yalan… 

Eğitim ve sağlık politikaları artık birer yap-boz oyunu...

Genelkurmay, hazrolda…

Valiler aportta…

Müftüler dini siyasete alet etme memuru…

Devletin ne askeri kaldı, ne polisi…

Dördüncü kuvvet medya; sizlere ömür!

*  

Yasamaya yani Meclis’e gelince…

Torbaya girdi.

Bütün gıllı gışlı işler Kaçak Saray’daki sihirbazlar tarafından torbalara dolduruluyor; Meclis’teki vekil görünümlü iktidar elemanları da içeriğini bile bilmedikleri o metinleri el kaldırıp kabul ediyorlar.

Adına da “torba yasa” diyorlar!

Karşı çıkan olursa da analı avratlı küfürlerle itiraz ederek hatibin üzerine yürüyorlar.

Öyle yaman “fedailik” yapıyorlar ki, muhalif milletvekilinin ölümüne bile neden oluyorlar.

*

Yargı derseniz… 

“Sahibinin yargısı”na dönüştü.

AKP il ve ilçe başkanları, bir gecede hakim, savcı yapıldı.

Kararlar vicdanda değil, sarayda alınıyor.

Kim suçlu, kim değil; beyefendi ve danışmanları karar veriyor.

Adalet Bakanı sadece “iş takipçisi…”

Tek görevi mahkeme kararlarının Reis’in istediği gibi verilmesini sağlamak…

Yüksek yargı, içler acısı bir halde!

Bütün önemli karar mercileri, “beyefendinin atadıkları”yla doldu.

Koskoca yargıçlar, savcılar; ulufe derdine düştü…

*

Çok mu ileri gittim?

Hayır; az bile söyledim…

İnanmıyorsanız; bugün gözünüz kulağınız Ankara’da olsun…

Göreceksiniz; 35 turdur seçilemeyen Yargıtay Başkanı bugün seçilecek…

“Kilitlendi, bu kilit de kolay kolay çözülemez” denilen seçimler bugün şıpın işi bitecek…

Nasıl mı oldu bu?

Yargıtay Başkanlığı seçiminde tam 35 turdur aday olan Yargıtay 3. Ceza Dairesi Başkanı Muhsin Şentürk birden bire 

adaylıktan çekildi…

Peki neden çekildi?

Çünkü birileri kendisine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı için aday olmasını söyledi.

O da denileni yaptı.

Yargıtay Büyük Genel Kurulu bugün beş “başsavcı” adayını belirleyecek… Onlardan biri de Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı olarak atanacak.

Ve bu isim, başkan adaylığından çekilen Muhsin Şentürk olursa; biz de çok şaşıracağız ve “demokrasi kazandı” falan diyeceğiz… 

Sonra da AKP’li Cumhurbaşkanı tarafından atanan bu Yargıtay Başsavcısı’nın “laiklik karşıtı eylemleri” mermi gibi havaya sıkan iktidar partisi hakkında neden kapatma davası açmadığını düşünüp, hayret edeceğiz?

*

Evet; Recep Tayyip Erdoğan 28 yıl önce dediğini yaptı: Demokrasiyi tramvay olarak kullandı. 

Gideceği yere kadar gitti; sonra da aynı tramvayı başkaları da kullanmasın diye “yaktı.” 

Demokrasinin tüm kurum, kurul ve kurallarını yok etti. 

Artık bir siyasi parti genel başkanı olarak yargının bir ve iki numaralarını bile kendisi belirliyor…

Biz de hala bu panayırın demokrasi olduğunu sanıp Meclis’e, yargıya, bakanlara falan güvenmeye, onlardan iş beklemeye devam ediyoruz… 

*

Kesinlikle umutsuz değilim:

Biz elbette bu uçurumdan da kurtuluruz ama bugün meslek onurlarını birer koltuk için pazarlık konusu yaptıranlar; öyle ya da böyle bunun bedelini öder.

Bana inanmıyorlarsa, bu yazıyı çıktı alıp çalışma masalarının karşısındaki duvara assınlar.

Unutmasınlar; demokrasi tramvay değil, herkesin yolcu olduğu bir uçaktır…

Düşerse, kurtulan olmaz!