İktidar, yargıda ve adalette çağ atladığımızı anlatırken her geçen gün en temel hukuk kurallarını alt üst eden uygulamalara imza atılıyor. Yargıtay’ın AYM kararlarını, yerel mahkemelerin AYM ve AİHM kararlarını tanımaması gibi.
Peki, yüz binleri geçen “Cumhurbaşkanına hakaret” dosyalarında hiç “gizlilik” kararı alındığını duydunuz mu?
Bu da oldu ve 7 Ekim’de “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla tutuklanan AKP eski milletvekili Hüseyin Kocabıyık’ın dosyasında “gizlilik” kararı verildi.
Ankara’da oturan ve iddia olunan suçları burada işleyen, ama İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla gözaltına alınıp İstanbul Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’nce tutuklanan Kocabıyık’ın “suçu” ne?
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kararında da belirtildiği üzere; sosyal medya hesabından 19 Mart, 21 Eylül, 27 Eylül, 25 Eylül ve 2 Ekim tarihlerinde yaptığı 6 paylaşım ile 6 Ekim’de Cumhuriyet Gazetesi’ne verdiği röportaj.
Sözkonusu paylaşımların dördü Ekrem İmamoğlu’na ve muhaliflere yönelik operasyona yönelik eleştiriler, ikisi Trump’ın Erdoğan hakkında söylediklerine dair soru/yorumlar.
Kocabıyık’ın Cumhuriyet’e verdiği röportajda suç unsuru sayılan bölümler ise şunlar:
“28 Şubat’ta Tayyip Erdoğan’a yapılan nasıl bir tür darbeyse Ekrem İmamoğlu’na yapılan da darbedir... 28 Şubat darbesi onu başbakanlığa, bugün bulunduğu yere taşıdı. Şimdi o gün kendisine yapılanın daha ağırını o rakibine yapıyor... Ekrem İmamoğlu ile tanışıklığım yok. Siyasi bir birlikteliğim yok. Ben sağ gelenekten geliyorum. O CHP’li. Cumhurbaşkanı adayı olduğu ve seçilme ihtimali yüksek olduğu için dünün mağduru Tayyip Erdoğan tarafından siyasi tasfiyeye tabi tutuluyor. Benim gördüğüm bu. Erdoğan bunu yargı eliyle yapıyor. Siyasi tasfiyeyi ve kendi tabiriyle ‘telef etme’ işlemini örtmek için de yolsuzluk iddiaları üzerine kuruyor senaryoyu... Erdoğan demokrasiden, hukuk devletinden uzaklaşıyor, Putin’in yaptığı gibi rakibini hapse atıyor.”
Özetle “deliller” tespit edilmiş, Kocabıyık bu paylaşımları ve röportajı kendisinin yaptığını kabul etmişken; tutuklamadan üç gün sonra İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, bu defa Mahkemeye yazı yazıp dosya için “kısıtlılık” kararı verilmesini istedi. Mahkeme de, “soruşturma konusu iddialar ve dosyada mevcut delil durumu dikkate alındığında soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebilecek sebepler göz önüne de alınarak” diyerek, Savcılığın talebini kabul edip “soruşturma dosyasında bulunan evrakın dosyadaki taraflar ile müdafi vekiller tarafından incelenmesi ve suret alınması hakkına” kısıtlama getirdi.
Kocabıyık dosyasında dikkat çekici bir başka konu şu; suçlama “Cumhurbaşkanına hakaret” olduğu halde soruşturmayı terör savcılığı yaptı.
Gizlilik kararı konulduğu için dosyanın sonradan genel soruşturma bürosuna gönderilip gönderilmediği bilinmiyor; ama şunu öğrendik: Kocabıyık hakkındaki iddianame hazırlanıp mahkemeye gönderilmiş.
Sorgusunda Bunları Anlattı
Ülke gündemi adeta çılgın bir nehir gibi aktığından; eski bir AKP milletvekilinin bu suçlamalarla ve bu şekilde tutuklanması da en fazla 48 saat konuşuldu, gündemden düştü.
O yüzden önce Hüseyin Kocabıyık’ın tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Hakimliği’ne Ankara’dan SEGBİS’le verdiği ifadesini aktaralım. Özetle şunları söyledi:
“Bütün hayatım boyunca kamuya açık ve herkesin tanıdığı bir insanım. Genç yaşlarda Çiller ve hükümetine danışmanlık yaptım. Bir kanaat önderi olarak görev yaptım. 30-35 yıllık hayat çizgimden bir an bile sapmadım. Anayasal devlete inanan birisiyim. Bu Türk milletinin varlığı içindir. Hukukun üstünlüğüne inanırım. Bunların yıpranması halinde Türk Milletinin bekasının tehlikeye gireceğini düşünürüm. Devletin anayasal tehlikeye gireceğini düşündüğümde herkesi eleştiririm. Tweetlerimde ‘uyarıyorum’, ‘tavsiye ediyorum’ diye başlar bitiririm. Hiçbir makamı aklımdan bile geçirmemişimdir. Ben devlet bilen bir insanım. Devlet başkanlığını eleştirmem. Yürütmenin başı olan insanı anayasa dışı, hukuk dışı gelişmelerden sorumlu gördüğüm için uyarıcı eleştirilerimi yapmışımdır. Bu benim bir aydın, yazar olarak hakkım değil, görevimdir. Görev yaptım. Bunu yaparken kimsenin onurunu incitmedim, kimseyi kişiselleştirmedim. Amacım, tamamıyla hayatımın merkezinde olan anayasal devletteki aksaklıkları bir siyasetçi ve aydın olarak eleştirmektir. Bunun dışında hiçbir şeyi kabul etmiyorum.”
Avukatı Ramazan Başdoğan da söz ve düşüncelerin cezalandırıldığını, Kocabıyık’ın paylaşımlarında suçlamaların aksine Cumhurbaşkanlığının saygınlığını hedeflediğini vurgulayarak, “Bütün tweetlerini tek tek inceleyip Türk Dil Kurumu Sözlüğü ile karşılaştırırsanız, hiçbir suç unsuru içermediği görülecektir.” dedi.
Gizliliğin Sebebi Ne Ola ki?
Dosyaya gizlilik kararı konulmasına dönersek; cep telefonuna da el kondu, ancak Kocabıyık şifresini vermedi.
Acaba aranan ne?
Tweet’leri değil, Cumhuriyet’teki röportajında en çok, “Çıkar sağlayarak susturuyorlar” başlığı ile “Herkes bir şekilde devletle menfaat ilişkisine sokuldu. Yani kiminin karısı, kiminin kızı, kiminin oğlu, damadı, torunu... AK Parti herkese bir şey dağıtıyor.” sözleri ses getirdi; ama, ilginçtir, bu iddiaları suçlama konusu yapılmadı.
Röportajda, bu ifadelerden hemen önce başka bir bölüm daha vardı; “AK Parti’de çok saygıdeğer, hukuktan uzaklaşmayı, yargının yozlaşmasını Türkiye için çok zararlı gören insanlar var. Fakat eleştirilerini kamuoyu veya partinin yetkili organları önünde değil de dar sohbetlerde dile getiriyorlar.” demişti.
Kimbilir, belki de Kocabıyık’ın AKP’den kimlerle görüştüğü, bu şikâyetleri kimlerin yaptığı merak edilmiştir!..
Kocabıyık’ın Sicili (!) de Kabarık
Bir de Hüseyin Kocabıyık’ın siciline bakalım.
Cumhuriyet’teki röportajında, “AK Parti herkese bir şey dağıtıyor” cümlesinden sonra şunu kaydetti:
“Bana da verdiler. Nitekim birtakım şeylere itiraz ettiğim için de geri aldılar.”
“Ne vermişlerdi size?” sorusunu ise şöyle cevaplandırdı:
“Eşimi vali yapmışlardı. O zaman iki bakan arkadaş beni arayıp ‘Seni nasıl ayağından çiviledik’ diye espri yapmışlardı. Sistem bu. İtiraz edenin mutlaka kaybedeceği bir şey var... Osman Kavala için de tepki göstermiştim. Osman Kavala’yı da tanımam... Ben ‘Bugün AK Parti’nin müktesebatına, programına, tüzüğüne, beyannamelerine aykırı bir iş yapılıyor. Yargı siyaset için kullanılıyor. Bunu yapmayın. Sayın Cumhurbaşkanım buna siz engel olun’ dedim. Bu çağrımdan sonra bana, ‘Arkadaş sen niye böyle bir şey dedin?’ diye soran olmadı ama hemen beni eşim üzerinden vurmaya kalktılar. Güya cezalandırdılar.”
Evet, Kocabıyık’a 2022’de kesilen ilk “ceza” bu oldu, o paylaşımlarından kısa bir süre sonra İçişleri Bakanlığı, Uşak Valisi olan eşi Funda Kocabıyık’ın geçici olarak bakanlık emrine alındığını duyurdu!..
Savunmasız İhraç
Hüseyin Kocabıyık geçtiğimiz Mart’ta da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile ilgili soruşturma sürecini eleştirdiği için bu defa “demokrasiye ve hukuka aykırı davranma” suçlamasıyla AKP’den ihraç talebiyle Merkez Disiplin Kurulu’na sevk edildi. Bu arada Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP’nin MHP Genel Başkan Yardımcısı İstanbul Milletvekili İzzet Ulvi Yönter de “Seni not ettik” diye bir açıklama yaptı.
Kocabıyık, yazılı savunmasını süresi içinde AKP Genel Merkezi’ne gönderdiğinde ise bunu teslim alacak birisi bulunamadığı gibi, çoktan ihraç kararının verildiğini öğrendi. Yani savunması alınmadan AKP’den atıldı.
“Minareler Devrildi Kubbeler Çökertildi”
Peki Kocabıyık, o savunmasında neler demişti?
Şunları:
“‘Parti tüzük ve programına, demokrasi, insan hakları ve hukukun evrensel temel kural ve normlarına aykırı faaliyetlere katılmak, destek olmak yahut bizzat aykırı eylem ve işlemlerde bulunmak’ iddiasıyla AK Parti’den ihracım istenmektedir. Kurulunuz eğer ihracımı bu gerekçeye dayandırıyorsa, belli ki ironi yapıyor ve büyük bir ciddiyetsizlik sergiliyor. Ben bütün hayatım boyunca olduğu gibi, AK Parti’de siyaset yaptığım sürelerde de AK Parti’nin kuruluş beyannamesi ve programında yer alan değerlere inandım; demokrasi, hukuk ve insan hakları mücadelesi verdim. Zaten hali hazırdaki sorun da AK Parti’nin bu ilke ve değerlere açıkça aykırı siyaset yapar hale gelmesidir. Herhangi bir savunmaya ihtiyaç duymuyorum, zira herkes her şeyi biliyor. Ancak şu hususları siyasi tarihin arşivi için tespit etmekte yarar görüyorum: AK Parti uzun iktidar yıllarının önemli bölümünde Türk Milletine hizmet etmiş bir siyasi kuruluştur. Demokrasi, hukuk, insan hakları gibi evrensel değerler bakımından da tarihi gelişmelere öncülük etmiştir. Zaten bizim gibi demokratlar da bu misyonundan dolayı kendi siyasi kabilelerinden çıkıp AK Parti’ye destek olmuşlardır. Ancak son dönemlerde, parti kendini var eden bütün değerlere aykırı bir siyasi yol takip etmiştir. Esasen bütün itirazlarımız bu gelişmeye karşıdır. Bu süreçte; Parti kuruluş beyannamesi, program ve tüzükte yer alan bütün değerlere sadakatsizlik gösterildi. Mevcut Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına itaatsizlik edildi. Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına uyulmadı. Anayasa hükmü olduğu halde AİHM kararları tanınmadı. Şahsi siyasi emellere hizmeti amaçlayan bir yargı düzeni oluşturuldu. Hukuk ve adalet itibarsızlaştırıldı. Anayasa’nın 24. Maddesine [din ve vicdan hürriyeti - MY] aykırı tavır ve siyasi kararlarla AK Parti hukuken risk altına sokuldu. Demokrasimizi geliştirmek yerine sınırları daraltıldı. Muhalefet unsurları gazeteciler, aydınlar, öğrenciler hapse atılarak terbiye edilmeye çalışıldı. En son olarak siyasi rakipler, kendi yaşadıklarımız ve tecrübelerimiz unutularak yargı yoluyla tasfiye edilmeye çalışıldı. Bu partide yönetici ve milletvekili olan bazı kişilerin neden zenginleştiği hiç merak edilmedi. Sonuç olarak; Minareler devrildi. Kubbeler çökertildi. Camilerden muhabbet uzaklaştırıldı. Müminler adaletsiz bir düzenin askerleri haline getirildi. Ben bu hale getirilmiş bir siyasi partiden ihraç edilmek üzereyim. Adalet ve Kalkınma Partisine verdiğim çok emek ve döktüğüm çok alın teri vardır. Bu partinin bana kazandırdığı da çok değer vardır. En başta iyi insanlar ve dostlar tanıdım. Ve tabi ömrümün sonuna kadar koruyacağım bazı iyi hatıralarla ayrılıyorum. Yukarıdaki satırlar ve mahiyetindeki tespitler muhalefet kaygısıyla yazılmamıştır. Umarım Adalet ve Kalkınma Partisi kuruluş metinlerinde ve programındaki değerleri savunmaya tekrar başlar ve eski günlerine tekrar döner, Türk Milletine hizmete devam eder. Samimi temennim budur. Söyleyeceklerim bundan ibarettir. Saygılarımla.”
Yenilir, yutulur gibi değil... Tutuklanmasına gerekçe yapılan tweet’lerinden ve Cumhuriyet röportajından katbekat sert... Üstelik ihraçtan sonra “Türkiye arşivine” girmesi için bunu da sosyal medya hesabından paylaştı... Ama ilginçtir, o zaman hiçbir soruşturma açılmadı!..
15 Temmuz’da Ne Yaptı?
İşte sicili (!) böylesine kabarık olan Kocabıyık’la ilgili son bir not aktaralım.
15 Temmuz darbe teşebbüsünde TRT’nin geri alınması sonrası canlı yayında, “Herkes demokrasiye sahip çıkmıştır” dediği biliniyor, ama birileri kendisiyle ilgili kahramanlık destanı yazarken, Kocabıyık’ın bazı şeyleri hiç anlatmadığı söyleniyor.
Ne gibi mi?
İddialara göre, o gece Çankaya Köşkü’ne giden ilk isimlerden birisi olmuş. Yapılan toplantıda, “Derhal Meclis’i açmalıyız” teklifini de o götürmüş. Süleyman Soylu dışında pek destek görmemiş. Çoğu sessiz kalmış, çok önemli bir isim ise, “Meclis’e gidersek bizi öldürürler.” demiş.
Kocabıyık, Erdoğan’a hakaret suçlamasıyla 35 gündür tutuklu. Suçlama konularının ne olduğunu, ama illa da dosyaya neden gizlilik kararı konulduğunu iddianame kabul edildiğinde öğreneceğiz artık!..
Müyesser YILDIZ
11 Kasım 2025
Çok Okunanlar
Prof. Dr. Şener Üşümezsoy'dan Sındırgı depremlerine dair açıklama
Gazeteler Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ü nasıl andı?
Turhan Çömez'den 'saygısız' tıp öğrencisine tepki
Atatürk'e saygısızlık yapan gericilere halktan tokat gibi yanıt
TFF, bahis oynayan 1024 futbolcuyu açıkladı
Gürsel Tekin muhalif medyayı hedef aldı
Eyüpspor Başkanı tutuklandı
İmamoğlu'ndan tüyleri diken diken eden 10 Kasım paylaşımı
Avrupa için güvenlik
Yusuf Tekin’in 10 Kasım talimatı yazısına DMM’den açıklama