Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
43,3685
Dolar
Arrow
38,6748
İngiliz Sterlini
Arrow
51,5744
Altın
Arrow
3999,0000
BIST
Arrow
9.668

TSK’da yeni 'Vesayet'!..

Cuma günü heybeden, pardon Meclis’teki kanun torbasından yeni bir turp çıktı.

AKP milletvekilleri torba içinde, TSK ile Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı’yla ilgili bazı teklifler sundu.

Buna göre; Erdoğan, TSK’daki rütbe bekleme sürelerini değiştireceği gibi, teğmen-albay rütbesinde disiplinsizlikle suçlananların ihracına da karar verecek.

Aslında garp cephesinde yeni bir şey yok. Erdoğan daha önce bu yetkileri Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile almış, ancak Anayasa Mahkemesi 2013’te, “tek bir kişinin inisiyatifine verilemez” gerekçesiyle iptal etmişti.

Erdoğan şimdi aynı yetkileri kanunla alacak. Tabii özellikle disiplinsizlikten ihraçlar dikkat çekti. Artık “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyen teğmenlere ve dahi Yüksek Disiplin Kurulu’nda onların ihracına itiraz eden komutanlara ne kadar kızdılarsa!.. Öyle 3-4 ay kim bekleyecek; bir kalemde atılsınlar gitsin, değil mi?!

Zaten teklifin gerekçesi de; “TSK'nın etkinliğini zedeleyebilecek disiplinsizlik olaylarına karşı hızlı ve etkili çözümler alınması” imiş.

İlk yorumlar dikkat çekici; Teğmenler mahkeme kararıyla TSK’ya dönse bile Erdoğan ihraç edebilecekmiş!..

O Yetkilerin Anlamı

Bu yetkiler ne anlama geliyor; muhalefetten bazı isimlerin yaptığı açıklamalardan özetleyelim.

CHP’nin MSB’den sorumlu Genel Başkan Yardımcısı emekli Tümamiral Yankı Bağcıoğlu, rütbe bekleme sürelerinin Erdoğan tarafından belirlenmesine ilişkin düzenlemenin AYM tarafından tekrar iptalinin kuvvetle muhtemel olduğunu vurgularken şunları kaydetti:

“Disiplin sağlanırken yargı denetiminden kaçırılması, masumiyet karinesinin iptal edilmesi, savunma hakkının kısıtlanması ve bir kişinin keyfiyetine bırakılması kesinlikle uygun değildir. Bu şekilde disiplin sağlanmasında da güçlüklerle karşılaşılabilir.”

CHP Kayseri Milletvekili Aşkın Genç, “Bir teğmenle albay arasındaki şanlı Türk askerinin pozisyonu, bir cumhurbaşkanının iki dudağı arasında olamaz. Daha kısa bir süre önce 5 teğmenimiz ordudan atıldı. ‘Biz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün askerleriyiz’ dedikleri için. Yine aynı şeyin olmayacağını kim garanti edebilir? Şanlı Türk ordusuna, Türkiye Cumhuriyeti devletini kuran bu orduya yapılabilecek en büyük hakaretlerden bir tanesidir bu. Yol yakınken bu yasayı geri çekin.” dedi.

İYİ Parti Grup Başkanvekili Turan Çömez’in değerlendirmesi şu oldu:

“Erdoğan’ın her alandaki hâkimiyeti TSK üzerinde de artık kalıcı hale gelecek. Artık subaylarımızın rütbe almak için bekleyecekleri süre kurala değil, Erdoğan’ın fermanına tabi. İsterse bir gecede tüm yüzbaşıları binbaşı yapabilecek... İstediğini emekli edecek, istediğine rütbe verecek. İstediğini komuta kademesinde istediği göreve getirecek, istediğine de kapıyı gösterecek. Hoşgeldin otokratik düzen, güle güle demokrasi ve hukukun üstünlüğü.”

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı emekli Albay Kevser Ofluoğlu da; “Askerlerin üstünde Demokles'in kılıcı gibi dolanacak bir hukuksuzluk emaresidir. Yani askeri sindirecekler. Tamamen tahakküm altına almak istiyorlar. Ordudan ellerini çeksinler.” tespitini yaptı.

Yandaşlardan 28 Şubat’lı Savunma

Gösterilen tepki hepi topu bu. Ama iktidar medyası buna bile tahammül etmeyip “Başkomutana verilen yetkiden rahatsızlar” başlığıyla; şu garip savunmaya imza attı:

“28 Şubat sürecinde dindar subayları sadece yüzük taktıkları, namaz kıldıkları veya eşleri başörtülü olduğu gerekçesiyle ordudan atan seküler zihniyet Cumhurbaşkanına verilen yetkiden rahatsız oldu. Fondaş medya Meclise sunduğu teklifi... devlete kılıç çekerek korsan yemin ettikleri için ihraç kararı alınan cuntacı teğmenlere uygulanacağı yönünde algı çalışmasına başladı.”

Tabii meşhur SADAT’cı Adnan Tanrıverdi’nin bir diğer kuruluşu Adaleti Savunanlar Derneği’in (ASDER) Genel Başkan Vekili emekli Albay Mustafa Hacımustafaoğulları’nı konuşturmayı da unutmadılar. Hacımustafaoğulları, bu adımların TSK’yı “daha güçlü hale getirmek için atıldığını” iddia ederken, “Bu düzenlemeye karşı çıkanların, 28 Şubat sürecinde hiçbir suçu olmayan yaklaşık 10 bin kişinin çeşitli yöntemlerle ordudan ihraç edildiği gerçeğini unutmaması gerekir. O dönemde, FETÖ ve bazı kendini Atatürkçü olarak tanımlayan yapıların organize yaklaşımları sonucunda birçok masum insan TSK’dan uzaklaştırıldı. Bu da ordunun yapısal bütünlüğüne zarar verdi, omurgası zayıflatıldı.” dedi.

Tek soru: o dönemde yanlışlar yapıldığını varsayalım; peki bugün tek bir kişinin kararıyla gerçekleştirilen ve gerçekleştirilecek olanların doğruluğunun garantisi ne?!

TSK’da Yap-Boz Dönemi

Kısa bir tarih yolculuğuna çıkalım mı?

AKP iktidara geldiğinde; YAŞ kararlarına karşı yargı yolu kapalıydı. 2003’teki Başbakan Abdullah Gül bir ilke imza atarak, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’le birlikte “yargı denetimine açık değil” gerekçesiyle bazı subay ve astsubayların TSK’dan atılmasına ilişkin YAŞ kararlarına şerh koydu. Erdoğan bunu, “demokratik hak kullanımı” olarak değerlendirirken, dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, “irticacılara cesaret veriyor.” diye tepki gösterdi.

Erdoğan’ın ilk kez katıldığı 2003’teki YAŞ toplantısı öncesinde ise “gereksiz gerilim ve çatışmalara yol açmamak” için ihraçlara şerh koymak yerine, “YAŞ kararları yargı denetimine açık olmalı” görüşünü savunacağı bildirildi. Abdullah Gül de Erdoğan’ın bu tavrı için, “YAŞ kararlarının yargı denetimine açılması gerektiğini Anayasa Mahkemesi, Danıştay Başkanı da söylüyor. Her şeyin bir zamanı var. Yanlış anlamalara fırsat yaratmamak lazım. Şu an başka şeylere odaklanıyoruz.” yorumunu yaptı.

2005 ve 2007 YAŞ toplantılarında; hem Erdoğan hem de Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül ihraçlara şerh koyarken, “Atılanlara mahkeme yolu açık olmalı.” demeyi sürdürdü.

“AB reformları... Askeri vesayeti bitiriyoruz” sloganları ve TSK’ya kumpas davaları sürecinin ardından 2013 yılına geldiğimizde; TSK Disiplin Kanunu değiştirilip YAŞ’ın terfi işlemleri ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma hariç her türlü ilişik kesme kararlarına karşı yargı yolu açıldı. Bu kapsamda “irtica ve ahlaki” durum nedeniyle ayırma konularını düzenleyen maddeler yasadan çıkarıldı. 2014’te ilgili yönetmeliklerle yapılan düzenlemelerle; TSK’da disiplin suçu işleyen rütbeli personel hakkında işlem yapılabilmesi için MSB ile kuvvet komutanlıklarında yüksek disiplin kurullarının oluşturulması öngörüldü. Böylece ihraç kararlarında YAŞ devre dışı bırakıldı.

“Askeri vesayeti” sonlandırdıktan sonra 23 yıl sonra varılan menzil şu:

YAŞ’ın yerini Erdoğan alıyor... Peki MSB ve kuvvet komutanlıklarındaki disiplin kurulları ne olacak; bunlar da lağvedilip Saray’da YAŞ benzeri kurullar falan mı oluşturulacak?!

Bir Teğmenin Davası

Mademki geriye dönüş sürecindeyiz; şu son teklifte çok önemli bir eksiklik yok mu?

Bunun ne olduğunu belirtmeden önce; ihraç edilen son 5 teğmenimizin açtığı davaların akıbeti açısından fikir verecek bir davaya dikkat çekelim.

Isparta’daki Kara Havacılık Okul Komutanlığı’nda kursiyer teğmen olan İ.T., Ağustos 2023’te devre arkadaşlarının bulunduğu WhatsApp grubunda, “İlk yerli otomobilimiz ‘Vatandaş’ şimdilik sadece hükümet binebiliyor” notuyla bir görsel paylaştı. Bir başka paylaşımında ise Suudi Arabistan Kralı’nın Türkiye ziyaretinde Erdoğan’la çekilen bir fotoğrafta, arkalarında Atatürk’ün olduğu, bu fotoğrafın altında da bir kişinin belinin arkasında tabanca tutar vaziyette montajlanmış bir görseli kullandı.

Bu paylaşımlar üzerine Teğmen İ.T. hakkında soruşturma başlatıldı. Nihayetinde “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti tarafından yürütülen ekonomik ve diplomatik ilişkinlerin eleştirildiği, paylaşımların espri maksadını aştığı” gerekçesiyle Haziran 2024’te Kara Kuvvetleri Komutanlığı Yüksek Disiplin Kurulu kararıyla TSK’dan ihraç edildi.

İ.T. ve avukatı İlter Aksoylu da bu işlemin iptali için Konya 3. İdare Mahkemesi’ne dava açtı.

Dava, geçtiğimiz 16 Ocak’ta İ.T.’nin lehine sonuçlandı. “Türk Milleti” adına oybirliğiyle verilen kararda; “Kanunsuz suç ve ceza olmaz” ilkesi uyarınca, ceza yaptırımına bağlanan her eylemin tanımının yapılması ve yasanın ne tür eylemleri suç sayarak yasakladığının hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirtilmesi gerektiği vurgulandıktan sonra şöyle denildi:

“Whatsapp paylaşımlarının, siyasi içerik ve görüş taşıdığı, vatandaş ilişkileri ile iç ve dış politikada eleştiri boyutunu aşarak TSK’nın itibarına zarar verecek derecede olduğu gerekçesiyle dava konusu işlemler tesis edilmiş ise de, davalı idare tarafından, askerlik mesleğinin ciddiyeti ile bağdaşmadığı açık olan sözkonusu paylaşımların, siyasi bir amaçla yapıldığını destekleyen somut bilgi ve belgelerin ortaya konulamadığı, paylaşımların devamında davacı tarafından siyasi içerikli herhangi bir yorum ve ifadeye yer verilmediği, anılan fiille uygulanan ceza arasında ölçülülük bulunmadığı, bu haliyle de disiplin hukukundaki ‘ölçülülük’ ilkesine aykırı davranıldığı anlaşıldığından, dava konusu işlemlerin hukuka aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.”

Sözkonusu karar medyada da epey yer buldu, hatta bunun “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” dedikleri için ihraç edilen 5 teğmenin orduya dönüşü için “umut verici” olduğu kaydedildi.

Ama, bakın, ne oldu;

MSB karara itiraz etti. Konya İstinaf 3. İdari Dava Dairesi de 3 ay sonra 16 Nisan’da yine oybirliğiyle ve “Türk Milleti” adına İ.T.’nin TSK’dan ihracının doğru olduğuna karar verdi.

İ.T. ilk kararla birlikte TSK’ya dönmüş, üniformasına kavuşmuştu. Ancak İstinafın kararıyla birlikte hemen TSK’yla ilişiği kesildi. Bundan sonrası ise Danıştay sürecine kaldı.

Bu örneğin ardından TSK ile ilgili teklifteki önemli eksikliğe (!) gelirsek; Erdoğan’ın vereceği ihraç kararlarına karşı yargı yolu da kapatılsın, tam olsun!..

Müyesser YILDIZ

19 Mayıs 2025