Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
37,8412
Dolar
Arrow
33,9580
İngiliz Sterlini
Arrow
44,8874
Altın
Arrow
2747,0000
BIST
Arrow
9.771

Umutsuz gençler, kafası karışık ebeveynler ve yaşanamayan çocukluklar…

Üniversite tercihlerinin başladığı ve puanla öğrenci alan liselerin yerleştirme sonuçlarının açıklandığı şu günlerde, en çok duyduğunuz kelimelerden biri “tercih, puan, sıralama, kaydırma, yerleşme veya yerleşememe” olabilir. 

Bu sınavlarla birincil dereceden ilginiz olmasa dahi mesleğiniz, aileniz, yakınlarınız ya da sosyal mecralar aracılığıyla onlardan bir şekilde haberdar oluyorsunuz. Ben de hem mesleğim hem de çevrem gereği tercih sürecine bizzat dâhil olan bir akademisyen olarak gençlerin ve ebeveynlerin yaşadığı kafa karışıklıkları hakkında biraz yazmak ve tüm bu kafa karışıklıklarının temelinin çocuklukla ilgili olduğuna dikkat çekmek istedim. Umarım sizlere bir faydam olur ve çocuk sahibi okurlarım geleceklerini her şeyden çok düşündükleri evlatlarının bugünlerini yani çocukluklarını doyasıya yaşamalarına izin vererek; geleceğe gerçek anlamda yatırım yaparlar!

Eminim pek çoğumuz kendi kişisel özelliklerimizi, ilgi ve yeteneklerimizi hatta neyi sevip neyi sevmediğimizi dahi net olarak bilmediğimiz zamanlarda lise ya da üniversite sınavına girdik ve bir şekilde okul veya meslek seçiminde bulunduk. Hayat yolculuğumuzu düşündüğümüzde ise okuduğumuz okullar ya da seçtiğimiz meslekler bizi ne kadar mutlu etti? Hayallerimizdeki okullara ya da mesleklere kavuşabildik mi ya da hayallerimizi süsleyen okullara veya mesleklere kavuştuğumuzda mutlu olabildik mi? Bu satırları okurken biraz geçmişe gidecek ve muhtemelen benzer soruları sizler de kendinize soracaksınız. Dilerim an itibarıyla aldığınız cevaplardan memnunsunuzdur ancak aramızda pişmanlık ve memnuniyetsizlik yaşayan pek çok kişi olduğuna da maalesef eminim!

Kendimizi bir kenara bırakıp bu konuda henüz memnuniyet ya da memnuniyetsizlik yaşamamış ancak oldukça tedirgin durumdaki gençlerin ve ebeveynlerin hayatlarına baktığımda hepsinde bazı benzerlikler görebiliyorum. Ülkemizin ekonomik, sosyal ve siyasi meseleleri herkesin ortak problemi; ancak tercih sürecindeki umutsuz gençlerin ve ebeveynlerinin göz ardı edilen ve çözümü için biraz geç kalınmış temel bir sorunu daha var bence. Nasıl bir sorun bu, nasıl tespit ediliyor ve çözümü nedir? dediğinizi duyar gibiyim. Öncelikle sorunun adından başlamak isterim. Sorunun adı “yaşanamayan çocukluk.” 

Ne yapacağını bilmeyen gençleri ve ebeveynlerini gözlemlediğimde veya onlarla konuştuğumda hiçbirinin çocukluklarını yaşayamadıklarını görüyorum. Bu insanlar çocukluklarını yaşayamamışlar ya yarış atı gibi kurstan kursa; sınavdan sınava koşturulmuşlar ya da karnı tok sırtı pek denip cebine de harçlık konarak bir şekilde büyütülmüşler. Evet sadece büyütülmüşler, boyları uzamış, kiloları artmış; elleri, ayakları büyümüş ama hiçbirinin en sevdiği renk bilinmemiş hiçbiriyle doğru dürüst oynanmamış; hiçbiri babalarının neden korktuğunu annelerinin neye sevinebileceğini bilememişler mesela. Birazcık konuştuğunuzda bunu anlıyorsunuz ve kan görünce fenalaşan bir gencin sırf babasının hayalini gerçekleştirmek için doktor olmaması gerektiğini ya da resim konusunda müthiş yetenekli bir genç kızın istihdam kaygısıyla seçeceği iş garantili bölümde üstün resim yeteneğini hiç kullanamayacağını ve belki de bu yeteneğini körelteceğini rahatlıkla söyleyebiliyorsunuz. Aslında gençlerin yaşayamadıkları çocuklukları, ebeveynleriyle ortak kaderleri oluyor bir nevi. Çocukluğunu yaşayamayan ebeveynlerin, çocukluk yaşatamadıklarını görüyoruz; çünkü insan bilmediği, yaşamadığı bir şeyi yapamıyor, uygulayamıyor. 

Aslında bu noktada Edip Cansever’in deyimiyle “gökyüzü gibi hiçbir yere gitmeyen çocukluk”, tercih sürecinde de bizi yalnız bırakmıyor ve bence doya doya yaşanan bir çocukluk hem gökyüzü gibi hep bizimle olmayı hem de altın bir taç gibi başımızın üzerinde yer almayı fazlasıyla hak ediyor. Ne de olsa hepimiz kendi hayatlarımızın kralları ve kraliçeleriyiz ve bunun kıymetini bilmeliyiz!