2024’ün son demlerini yaşadığımız şu günlerde, eski yıla veda etmenin hüznüyle yeni yıla merhaba demenin heyecanını birlikte yaşıyoruz. Son zamanlarda hem ülkemizde hem de dünya genelinde yaşanan büyük trajediler, herkesin yaşam enerjisini düşürse de yılın son günleri pek çoğumuzun içinde ufak da olsa bir umut ışığı belirir. Çünkü insan, yapısı gereği bir şeylerin düzeleceğine inanmak, hayal kurmak ve kurduğu hayallerin gerçekleştiğini görmek ister. Bunun için de yeni yıl iyi bir fırsattır!
Yeni yıl, sadece takvimdeki bir değişiklikten ibaret değildir; aynı zamanda umutların, hayallerin, başlangıçların ve hedeflerin simgesidir. Pek çoğumuz için yeni yıl, geçmişin hatalarından arınarak geleceğe daha umutlu ve kararlı bir adım atma fırsatıdır. Yeni yıl, tarihsel bir yenilik, taze bir başlangıçtır ve bu başlangıç her zaman büyüleyici ve kusursuz olmak zorunda değildir!
Zira her yılın, her dönemin, her zamanın kendine özgü zorlukları, engelleri, karmaşaları, benzer duyuş ve düşünüş tarzları vardır. Bu noktada aklıma hep Türkçeye genellikle “zamanın ruhu” olarak çevrilen ve Almanca çok sevdiğim bir sözcük olan “zeitgeist” gelir. Birbirlerinden ne kadar farklı görünseler ve dahi farklı da olsalar, aynı zaman diliminde yaşayan insanların benzer duyuş ve düşünüşe sahip olduklarını ifade etmek için kullanılan bu kavram özellikle Hegel’in etkisiyle felsefi bir anlayışa bürünmüştür. Zaman, insan ve dünya arasındaki kaçınılmaz ilişki, Hegel kadar Halil Cibran’ın da odağıdır. Halil Cibran, Ermiş’teki Zaman/Zaman Üzerine şiirinde zamanın bölünemez ve ölçülemez olduğunu söylerken; benzer bir algı çağdaşı sayılabilecek Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Ne içindeyim zamanın/ Ne de büsbütün dışında/ Yekpâre geniş bir ânın parçalanmaz akışında” dizelerinde de yok mudur sizce?
Elbette bu örnekler de isimler de çoğaltılabilir aslolan yaşadığımız zamanla kurduğumuz bağdır. Zamanla kurduğumuz bağ ne kadar güçlüyse hayatla kurduğumuz bağ da o kadar güçlüdür. Geçip giden zamanın peşinden hayıflanarak ya da sürekli geleceği düşünüp şimdiyi kaçırarak nasıl sağlam bir bağ kurulabilir ki hayatla?
Bence zamanla kurduğumuz bağda hayatın dengesini koruyabilmek için yapabileceğimiz en doğru şeylerden biri yeni yıla dair beklentilerimizi çok yüksek tutmamak, gerçekçi olmak ve potansiyelimizin farkında olmaktır. Yeni yıl, tıpkı doğan yeni bir gün gibi yeni fırsatlar sunacaktır bizlere; fakat bu fırsatları değerlendirmek, hatalarımızdan ders almak ve yeni hedefler belirlemek ise bizim elimizdedir.
Yeni yıl sadece bireysel fırsatlar sunmakla kalmaz; toplumsal değişim ve yenilik için de fırsatlar sunar. Toplumlar, eski yılı geride bırakırken, gelecek yıl için daha iyi bir dünya, daha huzurlu bir toplum, daha âdil bir yaşam hayal eder. Bu düşüncelerle, insanlar birbirlerine iyi dileklerde bulunur, daha pozitif ve hoşgörülü bir yaklaşım benimserler. Yeni yılın getirdiği taze başlangıç, sadece kişisel değil, toplumsal bir umut taşıma gücüne de sahiptir ve umut pek çok engeli aşabilir!
Hepinize şimdiden sağlıklı, mutlu ve umut dolu bir yıl dilerim! “… Bırakın bugününüz geçmişi anılarla; geleceği ise özlemle kucaklasın!..” (Halil Cibran, Ermiş).
Çok Okunanlar
Necla Nazır, Ferdi Tayfur cenazesindeki tartışmaya dair konuştu
Ferdi Tayfur ve Ata Demirer arasındaki kavga yeniden gündemde
Yeşil Pasaportlu Türkler için AB’ye girişte yeni dönem
Vatan toprağı, Büyük Ortadoğu Projesi'ne teslim edilmek üzeredir
Anne, oğlunu öldürdü: Cinayeti itiraf etti
Çoklu aday senaryosunda ikinci tura kim kalıyor?
İşte dünyada binlerce kişinin ölümüne sebep olan o yemek
Dünyanın en yaşlı insanıydı: 116 yaşında hayatını kaybetti
4 Ocak Cumartesi reyting sonuçları belli oldu
Emekli maaşında ek refah payı hamlesi: O fiyattan aşağı maaş olmayacak!