Bu yazıyı okuyan pek çok kişinin -özellikle de çocukluğu 80’li ve 90’lı yıllarda geçmiş olanların- hafif bir tebessümle ve özlemle anacağı bir zaman diliminden bahsedeceğim bugün. Bu neşeli zaman diliminin adı güncel adıyla “Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası”; eski adıyla ise “Yerli Malı Haftası”.
Neredeyse Cumhuriyet’le yaşıt olan bu hafta, 12 Aralık 1929’da Dünya Ekonomik Bunalımı’nın etkisiyle kurulan Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyetinin çalışmalarıyla; ülkemizde ilk kez kutlanmaya başlamıştır. Başlangıçtan 1946’ye kadar “Milli İktisat ve Tasarruf Haftası” olarak kutlanan bu hafta günümüzde tam adıyla “Tutum, Yatırım ve Tu¨rk Malları Haftası”dır.
Her yıl 12-18 Aralık tarihlerinde kutlanan ve özellikle ilkokul çocuklarında büyük bir sevinç yaratan bu hafta; başlangıçta yerli üretimi destekleme ve tasarrufu teşvik etme amacıyla şiirler okunan, şarkılar söylenen ve piyesler sergilenen bir haftayken; 80’li ve 90’lı yıllarda öğrencilerin tıka basa yemek yiyip eğlendiği; velilerin ise ikram yarışına girdiği bir hâle dönüştü. Toplumsal gelişmelerle paralel şekillenen bu dönüşümde; geçmişten günümüze gelene kadar pek çok şey değişti. Şimdilerde gösteriş toplumu olmamızın da doğal bir sonucu olarak yabancı ve popüler markalar ön plana çıktı; gözleme, ayran, zeytin, peynir, üzüm gibi ikramlıklar yerini pizza, cupcake, pankek, cheesekek, makaron gibi son derece yerli ve milli (!) ikramlıklara bıraktı.
Bu kültür karmaşasında ve sosyal medyada her bir karesi paylaşılacak olan ikram yarışında sizce gerçekten de çocuklara “yerli malı” kavramı öğretilebiliyor mu? “Yerli malı haftası” anlam ve önemine uygun olarak kutlanıp; çocuklara Türkiye’nin zengin tarım ürünleri çeşitliliği, mutfak kültürü ve doğal güzellikleri tanıtılabiliyor mu? Yoksa “yerli malı haftası” amacından sapmış, miadını doldurmuş ve artık kimsenin pek de umursamadığı nostaljik bir etkinlik mi sadece?
Gözlemlediğim kadarıyla okullarda ve sınıflarda farklı uygulamalar olsa da “yerli malı haftası” artık eskisi kadar neşeli değil. Bu gözlemimi birkaç okulu baz alarak yaptığım için yanılma payım yüksek olabilir ancak yanılmayacağımdan emin olduğum bir nokta var o da şu: Türk toplumu olarak “yerli malı kullanma” ve “yerli üretimi destekleme” bilincine sahip değiliz; ayrıca çocuklar da dâhil olmak üzere hiçbirimizde hiçbir şeye karşı neşe, merak ve heyecan yok!
Toplum olarak ürettiğimiz malları veya memleketimizin doğal lezzetlerini bilmiyoruz. Bunları bilmediğimiz gibi bu konuda hassasiyet gösterenleri de anlamıyoruz. Yerli malı ürünler yerine daha pahalı olan yabancı markalı ürünleri tercih ediyoruz ve bunu daha havalı ya da modern tabirle “cool” buluyoruz. Yabancı markaları “cool” buluyoruz bulmasına da atmaya çalıştığımız o hava en çok bize ve ekonomimize zarar veriyor. Türkiye’de neredeyse herkesin derdi ekonomi ve geçim sıkıntısı olmuşken yerli malı kullanma konusundaki bu bilinçsizlik ve umursamazlık hepimize zarar veriyor!
Belki de şu an her zamankinden çok ihtiyacımız olan şey yerli malı ürünler kullanmak ve “Yerli malı yurdun malı herkes onu kullanmalı!” felsefesini benimsemek!
Çok Okunanlar
Estetik ameliyatı ardından hayatını kaybeden Neşe Özkan'ın eşinden ilk açıklama
Sergen Yalçın'dan Beşiktaşlıları kızdıracak Semih Kılıçsoy sözleri
Mourinho gitti, Skriniar koptu geliyor: 22 Aralık Pazar spor manşetleri
Fred'den gündeme oturan 'İsmail Kartal' beğenisi
21 Aralık Cumartesi reyting sonuçları
Noel katliamcısının kimliği belli oldu
İstanbul'da elektrik kesintisi
Saray'dan Ortadoğu önerisi: Yeni isim önerisi dikkat çekti
Asgari ücret yüzde 35 artmalı, faiz yüzde 31’e düşmeli!
Adaletsizliğin acıları burada birleşti