Eylül ayına devrildik. Yazı bitirdik. Sonbaharın ilk cumartesi gününü yaşıyoruz. Sabahın erken saatlerinde bahçemdeki yaseminlerin kokuları eşliğinde doğayı dinliyorum. Kuraklığa, susuzluğa, hatta yangınlara karşı var gücüyle direniyorlar. Direnmek yaşamaktır.
Ankara da hatta Türkiye genelinde de direnişin ayak seslerini duyuyorum. CHP'nin İstanbul ve Türkiye'deki yükselişini durdurabilmek için iktidar var gücüyle engellemeye çalışıyor. Yüksek Seçim Kurulunun gözetiminde yapılan seçimlere itiraz edilemeyeceği, kurulunun kararı kesin olmasına karşın iptal ettiriyorlar. Sipariş üzerine görevlendirilen, bulunan savcı ve hukukçular İstanbul İl kongresini ve dolayısıyla İstanbul İl Başkanını, yönetimini ve disiplin kurullarını görevden alıp yerine kayyum atadılar. Bunu neden söylüyorum? Davalar Ankara’da görülmesi gerektiğini göz ardı ettiler. Hatta Ankara’da dokuza yakın sulh mahkemesinin davayı almak istemediği söyleniyor.
Halkın sık sık sorguladığı "bundan sonra ne olacak?" "ülke nereye gidiyor" gibi haklı endişeleri karşısında Özgür Özel "direneceğiz ve biz kazanacağız" söylemleri milletin , toplumun yüreğine su serpiyor.
Türkiye ekonomik zorlukları yoksullukları ve enflasyonu konuşacak iken varsa yoksa CHP yi konuşuyor. Yaklaşık iki yıl önce 8 Ekim 2023 tarihli İstanbul il kongresini asliye hukuk mahkemesi tarafından iptal etti. Doğal olarak ortalık karıştı.
Kitleleri arkasına almış Genel Başkanın partiye kurulmak istenen kumpasların üstesinden geleceğine yürekten inanıyorum.
Halkın ayağına gidip o cuşkulu mitingler yada eylemler biraz daha zenginleştirilmelidir. Yeni ek formatlara ihtiyaç var. Otobüs üstünde halk kesimlerinden temsilciler de olmalıdır. Hatta onlar da konuşmalıdır. Geçim sıkıntıları, yoksulluk başta olmak üzere bir çok konuda onların da söyleyeceği birşeyler vardır.
Öncelikle yüz yaşını aşmış Cumhuriyetimizden daha önce kurulmuş olan CHP'nin genel merkez eski yeni tüm üyeleri ve seçilmişler bir araya gelerek genel merkezi ve ilkelerini şiddetle savunmalıdır. Entirikalar ve tüm hukuksal olmayan oyunları püskürtecek önlemler alınmalıdır. Parti içinde eski yeni demeden üyelerden, seçilmişlerden, tüm yönetimlere dek seferberlik ilan edilmelidir. Parti içi tüm kesimler, özellikle muhalif gruplarla sık sık görüşülmeli ve parti içi dayanışma güçlendirilmelidir.
İkincisi ülke genelinde demokratik cephe oluşturulmalıdır. Tüm siyasi partiler, STK, sendikalar, barolar, basın kuruluşları, odalar hatta demokrasi gönüllülerinden oluşan direniş gurupları oluşturulmalıdır. Ne diyorduk "Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz".
Direnmek yaşamın iksiridir. Mücadelenin ana damarıdır. Yüz yıllık Cumhuriyetimizi geleceğe taşımak demokrasimizi yeniden taçlandırmak için çağdaş yaşamdan yana olan herkes direnme hattına katmalıyız.
Bugün oynanan Dünya Voleybol Kadınlar Milli maçında, takımımız direndiler, inandılar ve büyük bir mücadele ile Kore'yi yarı finalde 3-1 yenerek adlarını finale yazdırdılar. Tarih yazdılar. İçten kutluyorum. Başarıların devamını diliyorum.
Ne demiştik "direnmek hayattır, gelecektir"
Çok Okunanlar

Kemal Kılıçdaroğlu'ndan adaylık kararı

Cumhurbaşkanlığı anketinde görülmemiş fark!

Özgür Özel, Kılıçdaroğlu'nun Gürsel Tekin kararını açıkladı!

Mesajında işaret ettiği iş insanının AKP'li isimlerle fotoğrafları çıktı

'Kurtuluş yok tek başına' bir şarkı mı bir eylem birliği mi?

Kayıp 'Matara' madara olmuş: Ne hakla!

CHP’de kayyum anketi: Şaşırtan sonuçlar ortaya çıktı!

İmamoğlu 'İstanbullulara müjde' notuyla duyurdu

Uzman estetisyen evinde ölü bulundu

Kaybedersek beni hemen asarsınız...