Baş tacı edilmesi gereken teğmenlerimizin FETÖ artıklarının diline düşürülmesi, gün yüzü görmemesi gereken kara paracıların tahliyesi, 51 depremzedenin can verdiği 21 kolonun kesildiği Furkan Apartmanı davasında verilen beraat kararları… Giriş bu kadar. Gelişmeyi çeyrek yüzyıldır yaşıyoruz. Bir an önce sonuca geçmek istiyorum.
Türklük şuurundan nasibini almamış cumhuriyet düşmanlarının salyalarına mahkûm muyuz?
Milyonlarca genç işsizlikten ve parasızlıktan intihar ederken torpille/referansla devlet memuriyetini işgal eden, kimisi iş yerine gitme zahmetinde bile bulunmayanların maaşlarını sonsuza kadar ödemek, yeşil pasaport ile dünyayı gezmelerini finanse etmek zorunda mıyız?
Aldığımız nefes haricinde insanca yaşamaya dair her şey için korkunç vergiler altında ezilirken ne servetlerinden ne de servetlerine servet katmalarından tek kuruş vergi vermeyenlerin hayatlarına sosyal medyadan ekmek banmaya devam mı edeceğiz?
Onlarca senelik emeklerinin karşılığında insanca çalışma ve yaşama olanağı sağlayamadığımız doktorlarımızı diğer ülkelere kaptırmaya seyirci mi kalacağız?
Adliyede, karakolda ve her türlü devlet dairesinde çalışanların maaşlarını zenginler değil aldıkları ekmekten içtikleri suya kadar her şeyden kesilen vergilerle biz yoksullar ödüyorken buralarda gördüğümüz insanlık dışı muameleyi kabullenecek miyiz?
Savaşarak kazandığımız topraklarımızda ve madenlerimizde karın tokluğuna çalışmaya, ulusal servetimizin sömürülmesine ses çıkarmayacak mıyız?
Ata yurdumuzda bizi savaşta asker, barışta ırgat olarak kullanan, köyünden ayrılmasına dahi izin vermeyen büyük devletin en başından beri sömürgesi olduğumuzu ne zaman itiraf edeceğiz?
Anadolu insanının cumhuriyet ile insan yerine konulduğunu, köy enstitüleriyle ilimle tanıştığını, yani diğer toplumlardan bin yıl geride Afganistan seviyesinde başladığımız çağdaşlaşma serüveninde son çeyrek yüzyıla rağmen ivmesi en yüksek toplum olduğumuzu ne zaman kabulleneceğiz?
Balkan savaşlarında kökü kurutulan 600 senelik Balkan Türkleri ve yok edilen Osmanlı eserleri ortadayken bu cürümleri işleyen demokrasi simsarlarının kapısında 30 Ağustos'ta vize kuyruğunda mı bekleyeceğiz?
Tanpınar’ın dediği gibi kendimizi tanımadan, ne olduğumuzu kim olduğumuzu öğrenmeden mi öleceğiz?
Hayır!
Hileye, ahlaksızlığa, fukaralığa, vasatlığa, insanlık dışı muameleye, hor görülmeye, mutsuzluğa, umutsuzluğa mecbur veya mahkûm değilim, değiliz, değilsiniz.
Yurdun her bir köşesinde içtiği anda bağlı kalacak, varlığını armağan ettiği ülkesinin tek bir yanlışını düzeltmek için varlığını feda edecek milyonlarca Hasan Tahsin’iz.
Bunlar yalnızca çatlayan barajın duvarlarından sızanlar. O duvar yıkıldığında aç bırakıp hor gördükleri milyonlar cumhuriyet ve millet düşmanlarını çiğ çiğ yiyecek ve geriye tohumunu bile bırakmayacak.
Çok Okunanlar

Yıllar öncesinde yapılan plan gerçek oluyor: Suriye 5'e bölünecek

Operasyonlarda neden polis yerine jandarma yer aldı?

Saray'dan alınan kararlar partide rahatsızlık yaratıyor

BEDAŞ İstanbul'da bugün elektrik kesintisi yaşanacak ilçeleri sıraladı

7 ilde AKP geriliyor, CHP yükselişte

İBB'ye 3. dalga operasyonunda gözaltı kararı verilen isimler belli oldu!

Minguzzi davasında skandal gelişme

Reyting sonuçları belli oldu! 19 Mayıs'ta en çok ne izlendi?

Öğrencilerine 'şort giymeyin' diyerek büyük tepki toplamıştı

Yılmaz Tunç, cezası artırılacak suçları sıraladı