Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
37,8932
Dolar
Arrow
34,0808
İngiliz Sterlini
Arrow
44,9689
Altın
Arrow
2816,0000
BIST
Arrow
9.758

İstibdattan Sonra

Zihinsel engeli bulunmayan, belli bir yaşa gelmiş her bireyin kategorik tercihler yoluyla devlet yöneticisini belirleme etkinlikleri son birkaç yüzyılın yeni gerçekliği. Vardığımız son aşamada bize sunulan pusula içerisinden bir seçim yapıyoruz. İnsanlık henüz seçeneklerden hiçbirinin uygun olmadığını seçebilmenin de bir hak olduğunu algılayacak seviyeye gelmediği için pusulada hiçbiri seçeneği bulunmuyor. Yaşam ortalamasını çok yeni yarım yüzyılın üzerine çıkarabilmiş bir tür olarak sabredecek pek vaktimiz yok. Bu halde az zamanda en doğruyu seçmek ve bütün yanlışları dışlamak en akılcı olasılık. Ülkemizde yalnızca 15 başarılı hukukçu Anayasa Mahkemesi üyesi ve 208 üst düzey akademisyen üniversite rektörü olabiliyorken bu kişileri seçen kişiyi yani cumhurbaşkanını herkes seçebiliyor. Üniversitedeki rektör, dekan ve hocaların öğrenciler, mahkemedeki yargıçların ise davalı ve davacılar tarafından seçilmesine benzeyen bu sistemin geliştirilmeye ihtiyacı olduğu açık. 

18. yüzyıl Hindistan’ı gibi sömürüldüğümüz bu dönem elbet bir gün bitecek. Ancak somut gerçeklere dayanan faydacı ve çoğunlukçu kararların bugünden mutabakatına varmazsak; istibdat sonrasının belirsizliği istibdadın bugünkü acısına üstün gelir ve bir anda kendimizi fırtınanın ortasında buluruz. Kötülüğün cezalandırıldığını ve iyiliğin ödüllendirildiğini göstermek, toplumu iyi olmaya ikna etmek zorundayız. Suçu, suçluyu, suçu ve/veya suçluyu öveni ve/veya özendireni El Salvador’u örnek alarak kesin ve kati şekilde toplumdan uzaklaştırmak zorundayız. İyilerin Afganistan seviyesinde yaşadığı ülkemizde suçluları Finlandiya masumiyetiyle yargılamak iyiyi kaçırır ve kötüleri mıknatıs gibi çeker. Bu sebeple iyiye iyi, kötüye kötü davranmayı öğrenmeli, Ortadoğu’da ve 2013’ten beri de 15 milyona yakın Ortadoğulu ile yaşadığımız gerçeğini kabullenerek eşitliği değil, adaleti öncelemeliyiz. 

Milyonlarca örnek vatandaş kolluk güçlerinin önünde korku ile esas duruşta beklerken sayısız suç kaydı olanların toplumumuzdan kazınmasının bir beka sorunu olduğunu, toplumu terörize eden ve aşağıya çeken 2-3 milyon ehlileştirilemez insanı sistemden dışlamamız gerektiğini kabullenmeli ve aksiyona geçmeliyiz. İnsandan doğana değil, insan olana insan muamelesi göstermenin bir erdem olacağını, aksinin ise aptallık olduğunu artık fark etmeliyiz. Bu gemide herkese yer yok ve olmamalı. Toplumun nitelikli çoğunluğu ile insancıl bir mutabakat sağlanarak toplumun ve kamunun kendisini aşağıya çeken suç makinelerinden, kan emicilerden ve kanserli hücrelerimizden kurtulmalıyız. Ekilenin er ya da geç biçildiğini göstermeden kimseyi ikna edemeyiz. 

Eski dünyanın üç kıtasının tam birleşim noktasında, sınırlarında yedi farklı alfabe kullanılan, her yanı birbirinden sıra dışı beşerî, kültürel, ekonomik, coğrafi, tarihi ve politik özellikler barındıran bir DNA botaniğiyiz. Ülkemizde 90, dünyada ise 50 milyon yurttaşımız yaşıyor. Neredeyse başımıza gelmeyen kalmadı derken geçtiğimiz sene şubat ayında 500 yıldır olmayan bir deprem yaşandı ve 11 kentimiz kırıma uğradı, aynı yıl mayıs ayında ise milyonlar tarihi bir hezeyan yaşadı. Yaşayanın toparlanması, yanlış yönlendirilerek istemeden hezeyana sebep olanların ise durumun farkına varması bir yıl bile sürmedi. An itibariyle Z ve Y kuşakları henüz hiç sahneye çıkamadı, çeyrek yüzyıllık uyurgezer hal devam ediyor. Yani kırılmadık kemik kalmamasına rağmen ümit hala kırılamadı. 

Yaşadığı her haksızlıkla ümidi inada dönenler, inancı haricinde tutunacak dalı olmayanlar bu ülkede azınlığa asla düşmedi. Z ve Y kuşaklarının verimli, üretken, imkana ve motivasyona sahip haliyle ülkemiz hiç tanışmadı. Ülkeyi kıvılcım olarak terke mecbur edilenlerin alev olarak döneceğini kimse hesaba katmadı. Ülkenin değerleri hakarete uğradı, inancı yozlaştırıldı, varlıkları çalındı, halkı kandırıldı ancak bu suçları işleyenler koca bir gerçeği atladı. 

Atatürk; halkını gayet iyi tanıyan, insan kaynağını en verimli şekilde kullanabilen, halkın ve cumhuriyetin yumuşak karnının ve özgürlüğün düşmanlarının farkında olan bir kurucu ve kurtarıcı olarak en büyük eseri olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni dedeleri Sivas’ın ve Kars’ın köylerinden gelen bendeniz gibilerle yani ülkenin %90’ından fazlasıyla sigortaladı. Büyük Devletin saygısına asla mazhar olamamış, verimsiz ve değersiz bir sömürge olarak kullanılmış Anadolu Halkı ve Türk Milleti, Atatürk Cumhuriyeti ile özgür yurttaşlık ile tanıştı, insan yerine konuldu ve çağdaş dünyada mesleğe, mala ve saygıya sahip oldu. Onlarca yıldır nasıl ki başka seçeneğimiz olmadığı için bu istibdata katlanıyorsak, yine başka seçeneğimiz olmadığı için istibdatın bizden aldıklarını geri yerine koyacak, bu toprakların ve denizlerin altının ve üstünün verdikleri ile kendimiz ve sonraki nesillerimiz için elimizden gelenin en iyisini inatla ve seve seve yapacağız. Ne kimsesizlerin kimsesinin bizden başka kurtarıcısı, ne de bizim kurtulmak için kurtarmaktan başka çaremiz var. Bu sefer geçen yüzyılın başındakinden daha zor olacak ancak yine başaracağız; çünkü başarmak zorundayız!