Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
44,6686
Dolar
Arrow
39,2195
İngiliz Sterlini
Arrow
53,0487
Altın
Arrow
4173,0000
BIST
Arrow
9.486

Kentsel dönüşümde devrim vakti

İstanbullular olarak Ulusal Egemenlik Bayramımızda 6.2’lik üzücü bir deneyim yaşadık. Deprem biliminde büyüklük ortaya çıkan enerji, şiddet ise depremin meydana getirdiği hasar ölçütü olarak kullanılıyor.

Depremin gücü (şiddeti) arabalarda beygir(at) gücü üzerinden yaptığımız gibi ortaya çıkan patlayıcı gücü baz alınarak Richter ölçeği ile hesaplanıyor.

Minimum 7.2 olarak beklenen İstanbul Depremi ile 6.2’lik deprem arasında yalnızca şiddet olarak bile 10 kattan fazla fark var. Kaldı ki depremin süresi de meydana gelen hasarda çok etkili. 23 Nisan depremi sadece 13 saniye sürdü. Buna karşın 7.8’lik Pazarcık depremi 65 saniye, 7.6’lık Elbistan depremi ise 45 saniye sürmüştü. Yani fragmanın fragmanını yaşadık.

İnşaat maliyetleri herkesi köşeye sıkıştırmış durumda. Kimse imkânı varken depreme dayanıksız evde oturmayı tercih etmez. Depremde can kaybı çoğunlukla ekonomik yani sınıfsal bir durum. İnşaat maliyetleri halkın çok büyük bir kısmı tarafından karşılanamaz boyutta. Müteahhitte kat karşılığı verilen evler artık yalnızca yarı yarıya küçülmüyor, aynı zamanda müteahhitler milyonlarca lira nakit ödeme de talep ediyor. 

8 Kasım 2024’te yürürlüğe giren kentsel dönüşüm mevzuatındaki değişiklikle birlikte artık 2/3 çoğunlukla değil, %51 çoğunlukla karar alınabiliyor. Kentsel dönüşümü güya hızlandırmak için yapılan bu değişiklik vatandaşın tapulu malına hukuken el konulmasına yol açıyor. Keza mevzuat gereği %51’lik çoğunluk sağlandığında bu çoğunluğa katılmayanların malları idarenin belirlediği bedel üzerinden öncelikle komşulara, komşulardan alan çıkmazsa da 3. kişilere satışa çıkıyor. Kentsel dönüşüm sözleşmelerinin çoğunda yüklü miktarda ön ödemeler oluyor. Bu sebeple insanlar ödeyemeyecekleri ön ödeme bedelleri yüzünden taşınmazlarını idarenin belirlediği bedel üzerinden komşularına veya müteahhitte yok pahasına kaptırıyor. 

Depreme dayanıklı binalar yapmanın maliyetini vatandaş karşılayamıyor. Yani mevcut düzenle devam edersek öleceğiz. Park, bahçe, spor alanı gibi kamusal alanlarımız neredeyse yok. Kentimizin altyapısı çok yetersiz. Sokak ve caddeler yani şehir planlamamız ise korkunç. Bu halde hem canımızı hem de şehrimizi kurtarmak için geriye tek ekonomik çözüm kalıyor; beklenen deprem yaşanmış ve şehir yerle bir olmuş gibi şehri tekrar yapmak. Beklenen depremi ve ekonomik darboğazı mücbir sebep kabul ederek imar mevzuatında devrim gerçekleştirmek. Kentsel dönüşümü apartman bazında değil, olabilecek en geniş çap ve planlama ile gerçekleştirmek.

Parsel veya ada bazında değil, mahalle temelli olarak şehri planlamak tek uygulanabilir çaremiz. Yapıları, sokak ve caddeleri, alt yapıyı baştan çizerek, yeşil alan ve futbol/basketbol sahalarından tenis kortuna kadar her şeyi içeren mahalle kentler yapabiliriz. Mahalledeki yapı konut stoğunun üzerine maliyeti karşılayacak kadar konut ve işyeri ekleyerek dev toplu konutlar inşa edebiliriz.

Toplu konut ismi çoğunlukla Sovyet mimarisini çağrıştırıyor ancak bu projeyi Barselona’daki gibi kare şeklinde ve ortasında kamusal alan bırakarak gerçekleştirebiliriz.

Depremden bağımsız olarak İstanbul’un konut stoğunu zaten arttırmak zorundayız. Bu projenin maliyetini karşılamak için fazladan inşa edilen konutları kullanabiliriz. Örneğin 5 katlı binaların olduğu bir mahalleyi 8-10 katlı kare bloklarla çağdaş şekilde planlarsak oluşacak finansman ile binaları ve altyapıyı yenilemiş, insanın ihtiyaç duyacağı tüm kamusal alanları yaratmış oluruz.  

23 Nisan depreminde gördüğümüz üzere kentte yeşil alan yok. Kamusal alan kalmadı. Böyle bir devrime bir bakıma mecburuz.

Metrekare maliyeti sebebiyle spor yapılabilecek futbol/basketbol sahası, tenis kortu, spor salonu gibi alanların üyelik/kullanım maliyetleri artık karşılayamaz boyutlara geldi. Ölmeyeceğimiz evleri, eğlenebileceğimiz park ve bahçeleri, özetle yaşayabileceğimiz çağdaş bir kenti baştan yaratmak ve bunları finanse edecek ekstra nüfusa katlanmak zorundayız.

Ayrıca madem ev alan yabancıya vatandaşlık veriyoruz, bari kentin yeniden imarını finanse ettirerek verelim.