Geçtiğimiz aylarda Anayasa çalıştayının birinin bitiminde Sütlücede bir restorana oturmuş aslan sütü eşliğinde gündüz vakti memleketi kurtarıyorduk. 31 Mart 2024 yerel seçimindeki adayların belirlendiği Maltepe önseçiminde 1946 seçimindeki gibi açık oy gizli tasnif usulüyle yapılan hilenin acısı henüz geçmemişti. İstanbul’da hukuk işlerinden sorumlu yönetici “sen çalamadığın için böyle kızgınsın” lafından sonra kalktık, yiyip içtiğimizi İstanbullu vergi mükelleflerine bırakmadan ödeyip mekânı terk ettik. Öbür yanımızda bugünün baro başkan vekili de oturuyordu. Kimsenin gıkı çıkmadı.
İmamoğlu’nun avukatı olarak nam salan meslektaşımız, iddia edilen suç örgütünün hukuk ayağına dahil olarak örgüt üyelerinin itirafçı olmalarını engellemek için avukat organizasyonu alt şemasının lideri olma iddialarıyla tutuklandı. Ortada henüz iddianame olmadığı için hukuken ayakları yere basan bir şey söylemek zor. İlk günlerde savcılık gizli tanık ve duydum gibi bilgileri dolaşıma sokarak tahminen herkesi yemledi. Yani devlet neyi ne kadar biliyor henüz bilmiyoruz. Aynı suç ithamları DHKP-C liderini savunan ve örgütün dağılmaması/itirafçı olmaması için çabalayan bir avukattan bahsediyor olsaydık kamuoyunun bu denli sert tepki vereceğini sanmıyorum. Bu sebeple kartlar açılana kadar susup beklemeyi öneriyorum. Belli ki savcılık her koyunu kendi bacağından asmak istiyor. Esasında ceza hukukunun temeli de bu.
Bu yolsuzluk dosyasından özgürlüğüne kavuşan ilk kişi olan Murat Abbas eski bir müvekkilim. İşimiz bittikten sonra yıllardır görüşmedim. Ama onun gibi hayatını sanata adamış, çok başarılı ve iyi yürekli birinin itiraf niteliğindeki beyanlarını kendisine atanan avukatından koçarak verebildiğini TV’lerden hepimiz duyduk.
İmamoğlu veya herhangi bir siyasi duruşma sonrası aslan sütü içmeye gitmek, lafa gelince savaş meydanlarında kurulmuş 100 yıllık çınarın yazılı olmayan bir kuralı haline geldi. Meslektaşımız da tutuklandığına göre toplaşıp memleketi kurtarmak için ekstra bir bahane daha çıktı. Ben çok şükür İstanbullu vergi mükelleflerine hiç yük olmadım. Ama hayatlarında sömürmekten başka bir şey bilmeyenleri artık kim besleyecek çok merak ediyorum. Keza hazıra dağ dayanmaz.
Çocukluktan tanıdığım değerli bir gazeteci Ağabey yıllar önce alkolün, özellikle rakının partide tutunmanın, kaynaşmanın ve yükselmenin en temel yolu haline geldiğini, dillendirilmeyen bu sorunun partinin başına çok iş açabileceğini söylemişti. Ne yazık ki zaman kendisini haklı çıkardı. Bu iş zıvanadan çıktı ve tüm düzenin gerçek anlamda bir resetleme ihtiyacı olduğu açık.
Elbette kimsenin özelinde karışacak hak ve haddim yok. Ancak belediye meclisleri ve TBMM oturumları kamusal alanlar olması nedeniyle kapılarında alkolmetre kontrolü ile giriş yapılmasını istemenin bir vatandaş olarak en doğal hakkım olduğunu düşünüyorum. Maaşını benim ödediğim premium vatandaş milletvekilleri tivit atarken, arpalığa çevirdikleri TV’lere çıkarken ve hatta canlı yayında dilediklerini yiyip içebilirler. Ancak yurdumuz, coğrafyamız ve tüm dünya için cehennemin kapılarını aralandığı bu günlerde halk ve devlet adına karar verirken Yaradan’ın kendilerine bahşettiği zekanın %100’ünü kullanmak zorunda olduklarını kendilerine bildirmek istiyorum.
Yalnız küçük bir ricam olacak; şu işi lütfen habersiz yapmayın. Zaten Yetiş Ya Starmer meselesinden dolayı boynumuz bükük, onun şokunu daha atlatamamışken hemen arkasından üfleme testinin sonuçlarını kaldırabileceğimizi pek sanmıyorum.
Çok Okunanlar

'15 Temmuz’da Binali Yıldırım ve Hulusi Akar da öldürülecekti'

Merkeze alınan Tunceli Valisi'nden dikkat çeken paylaşım

Anketlerde iktidara darbe üstüne darbe

Hizbullah'tan Trump'ın Hamaney’e yönelik suikast tehdidine kınama

BEDAŞ 20 Haziran Cuma elektrik kesintisi yaşanacak ilçeleri sıraladı

20 Haziran 2025 gazete manşetleri

Yandaş medyada Mehmet Şimşek krizi

Ortadoğu ateş çemberinde Türkiye ekonomisi

Özgür Özel'den net kurultay mesajı

Turizmin çöküşü, istismar görüntüleri ve Bakan Ersoy...