Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,3594
Dolar
Arrow
34,4660
İngiliz Sterlini
Arrow
43,6304
Altın
Arrow
2935,0000
BIST
Arrow
9.367

Türkiye ekonomisi nereye gidiyor?

Türkiye ekonomisi hem ulusal hem uluslararası normlarda genel kabul görmüş bilimsel kriterlerin yerine, hiçbir şekilde ekonomi biliminde yeri olmayan, ekonomik ve yatay bir mali kriz yaşamaktadır. Bu krizleri de iktidar spekülatif olaylarla bastırmaya çalışmaktadır. Bir müddet sonra kısa vadeli ve anlık çözümler ekonomideki yapısal sorunları daha da kronik hale getirecektir. Krizin tüm faturası bir kez daha yoksul halka, emeklilere ve dar gelirli çalışanlara yüklenecektir.

Sonuç olarak ekonomi artık yoksulun sırtından çözülemeyecek kadar kötü durumdadır. İMF tipi Ortodoks yaklaşımlar çözüm değildir. Yolsuzluğun, israfın önlenmediği, katma değeri yüksek üretim yapılmadığı müddetçe ekonomi düzelmeyecektir.

Ekonomimizin başlıca sorunları neler diye özetlemek gerekirse:

-Enflasyon

-İşsizlik

-Dış göç ve işgal sorunu

-Yoksulluk ve mülksüzleşme

-Hukuk güvenliği

-Sosyal ve ahlaki çürüme

-Gelir dağılımındaki adaletsizlik

-Büyük borç batağı

-Düşük tasarruf, sıfır yatırım

-Paralı, pahalı yetersiz ve niteliksiz sağlık hizmetleri

-Düşük düzeyli eğitim ve eğitimde yabancılaşma

-Üniversitelerin bilimden uzaklaşması ve bilimle sorunlu hale gelmesi

-Bozulan sosyal yapı ve çarpık şehirleşme

-İktidarın yarattığı köşe dönmeci parazitler

-Giderek derinleşen ayrımcılık ve kayırmacılık

-Toplumsal ümitsizlik

-Siyasi partilere olan güvensizlik ve partilerin umut olmaktan çıkması

-Mafya vari yaygın suç, şiddet ve uyuşturucu kültürünün yaygınlaşması

-Siyasi çürüme

-Yurttaşlık bilincinde gerileme

-Giderek tüm toplumu saran ruhsal boşluk duygusu

-Adalet ve devlete olan güvensizlik

-Milli sermayenin el değiştirmesi ve milli burjuvazinin tasfiyesi

-Kamuda israf ve yolsuzluğun önlenmemesi

-2002’den günümüze israf hariç tespit edilebilen yolsuzluk tutarı 400 milyar dolardır.

-Gelirin adaletsiz dağılımı. Milli gelirin yaklaşık %90’ını %10’luk kesim alırken, milli gelirin %10’luk kısmını %90’lık kesim paylaşmaktadır.

-Toplumun %80’lik kesimi servet edinemez hale gelmesi

-Toplumun %80’lik kesimi yoksulluk sınırında, bunun yarısı da açlık sınırının altında yaşıyor olması

-1925 yılında Atatürk’le başlatılan mülk sahibi olma ilkesinin yerini mülksüzleştirme ve kent rantları almıştır

-Yaşanan yoksulluk ve açlık yüzünden toplumun demokratik hak ve kalkınma talebinde bulunamaması

-Toplumun entelektüel ve kültürel düzeyi gittikçe azalıyor. Bu yüzden demokratik hak ve demokrasi talebinde bulunamaması.

-Tek kişinin atadığı yargının meclise talimat vermesi. Rejimin totaliter ve otoriter rejime evrilmesi.

-Uzun süredir yaşanan ekonomik çöküş, kronik bir şekilde sosyal ve ahlaki çürümeyi getirmiştir.

Bozulma ve çürümeyi değişim olarak algılıyoruz bu da soysuzlaşmayı topluma dayatmıştır.