Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.367

Eskişehir’i uyandıran adam

Türkiye Cumhuriyeti, 250 yıllık çağdaşlaşma mücadelesini eğitim üzerinden veriliyor.

1773 yılında III.Ahmet döneminde açılan Mühendishane-i Bahri Hümayün, günümüzün İstanbul Teknik Üniversitesi'nin başlangıç tarihi olarak alabiliriz.

Cumhuriyetin ilk yıllarında kurulan Enstitülerin ardından açılan Devlet Mühendislik ve Ticari İlimler Akademileri'ni, 1950’den sonra kurulan üniversitelerimizi sayabiliriz.

1955 Karadeniz Teknik Üniversitesi 

1955 Ege Üniversitesi

1957 Atatürk Üniversitesi 

1959 Ortadoğu Teknik Üniversitesi kuruldu.

1958 yılında kurulan Eskişehir Ticari İlimler ve Eskişehir Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisine ancak 1982 yılında Anadolu Üniversitesi'ne dönüştü.

Hadi Ankara’da kurulan ODTÜ’yü anladık da, neden Trabzon’dan 27, Erzurum’dan 24 yıl sonra kurulmuş Anadolu Üniversitesi?

Halbuki Adnan Menderes ve Demokrat Parti'nin en büyük destekçisiydi Eskişehir.

Dönemin Maliye Bakanı Hasan Polatkan Eskişehirli idi.

Eğitim Bakanı, Marmara Üniversitesi Rektörü Orhan Oğuz’da Eskişehirli idi. 

Neden bu kadar gecikildi pek anlamadım doğrusu.

Bu arada şunu not etmez isek Allah bizi çarpar.

Diğerlerinden yıllar sonra kurulan Anadolu Üniversitesi, yarattığı katma değer açısından aradaki farkı çok hızlı kapatmış ve hepsinin önüne geçmeyi başarmıştır.

Sınırlı sayıda üniversitesi olması hasebiyle, üniversiteye ulaşma olanağı olmayan vatandaşların derdine, Açık Öğretim Fakültesi'ni kurarak cevap vermiştir.

1980’lerin Ankara’sına ve kabız YÖK'na “Açıköğretim Projesini” onaylatma mahirliği gösteren Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’e ne kadar teşekkür edilse azdır.

Açıköğretim sayesinden Avrupa’daki gurbetçilerimizin ayağına kadar üniversite eğitimi götüren Büyükerşen’e ülkece ne yapsak borcumuzu ödeyemeyiz.

Sadece Açıköğretim değil, o dönemde bir çok üniversitenin haberi dahi olmadığı İletişim Fakültesi, Animasyon Bölümü, Çizgi Film Bölümü, İşitme ve Konuşma Engelli Gençler için Yüksekokul, Sivil Havacılık Fakültesi ve Üniversiteye özel havalimanını kurdu.

Bugün için çok önemli görülen bu bölümleri Büyükerşen daha 1980’lerde kavramıştır.

Üzerime düşmez ama, hiç bir şey olmasa bile sadece engelli çocukları eğiterek tıpkı engelsizmiş gibi çalışma hayatına kazandırdığı için cenneti hak etmiştir.

Bu okulun Eskişehir’de olması sayesinde, engelli çocuğu olan vatandaşlar Eskişehirli'nin misafiri olmuştur.

Her uçağa bindiğimde acaba Pilot Anadolu Üniversitesi mezunu mudur diye düşünmem de Anadolu Üniversitesi sayesindedir.

Büyükerşen Hoca’nın ardından gelen benim de Anadolu Üniversitesi’ne başladığım dönemde Rektör olan Prof. Dr. Engin Ataç’ın, 2000’lerde üzerine yoğunlaştığı “Akademik Araştırma Fonu Desteği” ve “Sınavsız İkinci Üniversite” ile de Büyükerşen Hoca’nın geleneği devam ettirildi. 

Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi'nden elde ettiği gelirden akademisyenine “Akademik Araştırma Fonu” aracılığı ile elinden geldiğince araştırma kaynağı aktarmıştır ki bunun neticesinde 60 yaşında olan TÜBİTAK’a Ankara ve İstanbul dışından ilk kez bir başkan atanmıştır.

“Uzaktan Eğitim” projesine de önceleri burun kıvıranlara, pandemi iyi bir ders oldu.

Uzaktan eğitime ve sınavsız ikinci üniversiteye çok soğuk olan birçok üniversite de artık direnç gösteremiyor. 

Birçoğunun kıblesi Amerika olduğu için ancak oradan gelecek rüzgarla uzaktan eğitime ancak iman edecekler.

Gelen haberlerde Amerikan Üniversitelerinin de uzaktan eğitime çok hızlı geçtiği gösteriyor. 

Eh bizimkilerin de direnci kırılır yakında.

Üniversitede halen çalışmaya devam edenler, Akademik Araştırma Fonu gibi fonların ve diğer gelirlerin artık olmadığını söylüyor.

Her güzel günün bir sonu vardır diyelim, başka ne diyelim.

Neyse esas konuya gelelim.

Anadolu Üniversitesi'nden doğan Bilecik, Afyon, Kütahya, Eskişehir Teknik, Eskişehir Osman Gazi’nin yanından bir de vakıf üniversitesi beklentisi var.

Türkiye’de 50’ye yakını İstanbul’da olmak üzere 80’e yakın vakıf üniversitesi var.

Bazılarının merdiven altı üniversite olduğu dedikodusu dolanıyor.

YÖK konuya el atmış da, artık her aklına gelenin vakıf üniversitesi açmasının önü kesilmiş.

Nümerik bazı kurallar getirmiş.

Öğrencilerin mağduriyeti önlenmiş.

Ülkede 80’e yakın Vakıf Üniversitesi varken, Türkiye’nin 30-40 yılına damgasını vurmuş Anadolu Üniversitesi’nin şehrinde henüz bir vakıf üniversitesi yok.

İhtiyaç mı yok derseniz bence var.

  1. Dünyanın en güvenli şehri

  2. İstanbul artık çok pahalı bir şehir

  3. İstanbul öğrenciliği aileleri tedirgin ediyor.

  4. Beklenen İstanbul Depremi talebi İstanbul dışına baskılıyor.

  5. İstanbul trafiği artık çekilmez halde.

  6. Üniversitelerin genel giderleri İstanbul’da nispeten daha yüksek. 

Bağrından 5 üniversite doğuran Anadolu Üniversitesi'nden emekli olan akademisyenler emekli olur olmaz soluğu ya İstanbul’da ya da Ankara’da alıyor.

Eskişehir’in imkanları ile yarattığı tüm katma değeri diğer şehirlere taşıyor.

Ben de Eskişehir’in ve Anadolu Üniversitesi’nin 25 yıl ekmeğini yedim, inşaat sektöründe ve akademide şöhret sahibi oldum, kitaplar yazdım, TÜBİTAK ve Avrupa Birliği Fonlarını Anadolu Üniversitesi'ne taşıdım.

Ancak sayıları çok az olan Pensilvanyalı arkadaşlarla ve onlara destek olan bizim arkadaşların sistemi dağıtması ile terk etmek zorunda kaldık güzelim kurumu. 

Kurduğum “Mühendislik Yönetimi İkmal Enstitüsü” nü de maalesef Eskişehir dışına taşımak zorunda kaldım.

İktisaden bir karşılığı var mı bilmem ama;

“Eskişehir’in darısını yemiş ama İstanbul’un folluğuna yumurtluyor” cümlesi tam da durumu anlatıyor.

Burada görev kime düşer bilmem,

Bana sorarlarsa ki sormazlar 

Ama 25 yıllık Eskişehirliliğimde, bu işin çok zor olmayacağı biliyorum.

Geçenlerde İstanbul’da kurulacak olan bir üniversite için arayıp  davet ettiler.

Bir avanta öğlen yemeğine anlattığımız metodu kullanarak üniversitenin kuruluş öz sermayesini toplamışlar.

Arayıp teşekkür ettiler.

Aradıklarında İBAN mı istiyorlar diye düşünmedim değil ama güçlü bir teşekkürden başka bir şey gelmedi.

Mütevelli heyetindeki yetkili, üniversiteden ev arkadaşım olunca, teşekkür olmasa da olurdu zaten

Artık bu yazıyı okuduktan sonra belki isterler İBAN’ı.