Türkiye’de tam 90 bin cami var…
Ve her hafta bu camilerde Diyanet’in hazırladığı hutbeler okunuyor. Hep aynı telkin: “Şükredin, sabredin, kanaat edin…” Tabii bu nasihatler hep gariban vatandaşa… Çünkü Diyanet, kendi kendine şükretmiyor, sabretmiyor, kanaat etmiyor.
Bakın, son olay artık zurnanın zırt dediği yer!
Geçtiğimiz hafta Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın eşi Seher Erbaş’ın VIP kontenjandan hacca gittiği haberleri çıktı. Ne hikmetse her olayda olduğu gibi jet hızında yalanlama geldi.
Denildi ki:
“Sayın Başkanımız ve eşi, hacı kontenjanından değil, Suudi Arabistan Hac ve Umre Bakanlığı’nın davetiyle, özel hac vizesiyle gitmişlerdir.”
Tamam, buraya kadar neyse… Davet olmuş olabilir, ihtimal dahilinde.
Ama asıl mesele sonradan ortaya saçıldı:
Erbaş çifti hac görevi için Ankara’dan Mekke’ye ütücü götürmüş! Yanlış duymadınız, ütücü…
Ütücü personel, hac süresince Erbaş ve eşinin kıyafetlerini ütülemiş. Üst düzey Diyanet görevlileri ve Erbaş’ın yakın ekibinin kıyafetleri de cabası… Tabii ki o ütü de Türkiye’den taşınan Diyanet personeli tarafından yapılmış.
Yine klasik yalanlama geldi, alıştık artık. Dediler ki:
“Ütücüler tüm hacılara hizmet ediyor.”
Buradan sesleniyorum: Hacca giden vatandaşlarımıza sormak isterim; sizin kıyafetlerinizi kim ütüledi? Size de ütücü hizmeti verildi mi?
Yoksa o hizmet sadece “üst kademe hacısı” için mi geçerli?
Zaten mesele tam da burada. Bu ülkenin kronik hastalığı…
Atalarımız boşuna dememiş:
“Ele verir talkını, kendi yutar salkımı.”
Hoca ne derse yap, ama hocanın yaptığını sakın sorgulama!
Ama eminim ki, bu ütücü personel bu haberlerden sonra bir daha Hac’a götürülmez. Yani oradaki emekçi kardeşlerimiz “Hac’daki son ütücüler”…
Diyanet, Türkiye’de en çok bütçe alan kurumlardan biri.
Ancak araştırmalara göre halkın en az güvendiği kurumlardan biri de yine Diyanet!
Şaşırıyor muyuz?
Şaşırmıyoruz. Çünkü toplumun ne düşündüğünün, halkın ne hissettiğinin bir önemi yok.
Siyasi otoriteye yaranıyorsan mesele bitmiştir.
Ama unutulan bir gerçek var:
Balık baştan kokar!
Üstte bu düzen böyle devam edince, alttaki çark da bozuluyor.
İşte geçtiğimiz günlerde Konya’da ortaya çıkan skandal…
Diplomaları sahte olduğu tespit edilen 4 imam tutuklandı. Üstelik iddiaya göre bu imamlar yıllardır sahte diplomayla görev yapıyor, cemaat üyeleriyle koca koca camilerde vaaz veriyordu.
Ne tesadüf ki, hepsi İsmailağa Cemaati üyesiymiş.
Bunlar yaşanırken Diyanet ne yapıyor?
Ütü peşinde, lüks sofralarda, özel VIP hac organizasyonlarında…
Vatandaş ise hala aynı telkini dinliyor:
“Şükredin, sabredin, kanaat edin…”
NOT: Gazetecilik sadece haberi bulup yazmak yada yorumlamak değildir. Her haber için attığınız başlık bir reklamcının ürün için bulduğu reklam sloganı gibidir. Bu yazının başlığı “Ütüyle gidilen Hac, sahte diplomayla namaz”dı…
Yıllarca çeşitli kurumlarda birlikte çalıştığım sevgili editör arkadaşım Erdinç Yapan’a yazıyı yayınlamak üzere attığımda “Hac’daki son ütücü yani” dedi… Yazının başlığı böylece değişti. Ekip olmak iyi gazetecilerle çalışmak böyle bir şey işte… Başta Erdinç’e sonra canla başla özgür ve doğru gazetecilik yapmaya çalışan tüm ekip arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.
Çok Okunanlar

Temmuz ayının ilk seçim anketinde şaşırtan sonuç

'Lütfü Savaş gibi olacak diyerek' açıkladı: Çarpıcı iddiayı gündeme getirdi!

Özgür Özel'den Kılıçdaroğlu'na dair samimi açıklamalar

İzmir yangınla boğuşurken skandal gerçek ortaya çıktı!

Tunç Soyer'in emniyet ifadesi ortaya çıktı

Hac’daki son ütücü…

FETÖ elebaşı Gülen'in özel kalem müdüründen Melih Gökçek iddiası

5 Temmuz Cumartesi gazete manşetleri

CHP'li belediye başkanları gözaltına alındı!

Süper Lig 2025-2026 sezonu fikstürü çekildi: İşte derbi haftaları