Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
35,8790
Dolar
Arrow
32,9500
İngiliz Sterlini
Arrow
42,5402
Altın
Arrow
2506,0000
BIST
Arrow
10.891

Az kaldı!

Anadolu’da halk arasında yıllardan beri anlatılan bir masal vardır.

Dilden dile, kulaktan kulağa dolaşır.

Masal bu ya, teşbihte hata olmaz!

Geçmiş zamanda ülkenin birinde bir Padişah yaşarmış.

Ülkesini ve kendini pek severmiş ama yaptığı harcamaların,  sarfettiği paraların haddi hesabı yokmuş.

Kendine büyük bir saray yaptırmış, yollara da sıra sıra köprüler, kervansaraylar. 

Zaman zaman tüccarlara, kılıç yapanlara yardım etmiş. 

Bir keresinde, başkalarının kışkırtmasıyla ona sataşan bir komşunun üstüne sürmüş askerlerini, galip gelmiş.

Bunlarla mutlu olduğunu düşünürümüş halkın.

Bu giderler karşısında ülke hazinesi boşalmaya başlayınca Vezirleri onu uyarmış. 

“Vaziyetler kötü!”

Padişah: “Olsun” demiş , “vergileri arttırın. Sonra gidin bakın, halk ne diyor bu duruma”.

Vezirler, tebdili kıyafet,  payitaht sokaklarından dolaşmışlar, halkın durumuna bakmışlar, Saray’a geri dönünce Padişaha; “halk işinde gücünde” demişler, aykırı bir şey yok”.

“Öyleyse”, demiş Padişah, “bana dünyanın en güzel, en pahalı atını satın alın”.

“Ama”, demiş Vezirler, “Hazinede para azaldı”

“Olsun”, demiş Padişah “Vergileri arttırırsınız, siz istediğimi yapın”.

Boz renkli, parlak yeleli bir kısrak alınmış Padişaha.

O da yeni atına binip ülkenin yollarında kurum kurum dolaşmış.

Birçok başka Padişah kıskanmş onu!

Bir süre sonra Vezirler gene çıkmışlar huzura;

“Padişahım hazine boşaldı”, demişler, “ ne yapacağız?”

Padişah; “ o da mı dert”, demiş, “komşu ülkelerden borç alın”.

 “Ama faizler yüksek”, demiş emir kulu Başhaznedar.

Çatmış kaşlarını memleketin efendisi: “Faize maize bakmayın alın borcu, nasıl olsa öderiz. Bunun yanında vergileri biraz daha arttırın”

“Ha, unutmayın, benim sarayın bahçesine büyük bir havuz yaptırın, büyük büyük fıskiyeleri de olsun, fışkıran sular göğe ersin!”.

Bir de, “kahvehanelere, meyhanelere uğrayın”, demiş, “bakın halk ne diyor, huzuru nasıl?”

Emirler yerine getirilmiş!

Sokakları dolaşan Kolcubaşı dönüp gelmiş Saray’a. “Halk yediğinde içtiğinde, asayiş berkemal.”, demiş Padişaha.

Devran dönmeye devam etmiş.

Havuz da yapılmış Saray’a ama hazinede beş para kalmamış. Komşular da artık borç vermiyormuş.

Havuz bitince “paralar bitti”, nasıl ödeyeceğiz amelenin yövmiyelerini” diyen Baş Yavere, “satın” demiş, “ambardaki buğdayları, arpaları satın, iyi para eder”. 

“Ama”, demiş Baş Yaver “sonra ahalimiz aç kalır”.

“Höst” demiş Padişah, “karışmayın işime, benden daha mı iyi bileceksiniz, bizim memleketimiz zengindir”!

Öyle böyle gene de Padişah ısrarlıymış para harcamaya. Bunun ülkenin hayrına olduğuna inanıyormuş.

Günü gelince toplamış avanesini.

“Büyük oğlumu, Veliahtımı evlendiriyorum, öyle şanlı bir düğün yapın ki cümle alem duysun. Gelinime de altından, elmas  işlemeli bir köstek alın”.

“Ama” deyip, topluca itiraz etmiş Vezirler, “paramız yok, sata sata bir şey kalmadı.”.

Buyurmuş  Padişah yüksek sesle: “Arttırın şu vergileri biraz daha, memurların da maaşını kısın, bu düğün ya olacak ya olacak”!

Korkmuş Vezirlerden biri cesaretle söz almış:

“Durumu halka bir sorsak mı, ne diyorlar acaba?

“Padişahın sözü üstüne söz olmaz” demiş Başvezir hiddetle. Her dediğine “evet” dermiş, efendisinin.

 Ancak  Padişah yumuşamış: “Ne olur ne olmaz, halktan korkulur!”

 “Hadi gidin bu kez de yoklayın bakalım kullarımı, nasıllar acep”.

Vezirler , yine  tebdili kıyafet, sokak sokak dolaşarak, şehrin en büyük meydanına gelmişler.

 Bakmışlar halk toplanmış, ellerinde ziller, tefler, oynuyor, davul da çalan var!

“Ne oldu, ne oluyor” diye sormuşlar vatandaşın birine, “düğün mü var?

Üstü başı yırtık pırtık adam, “düğün yapacak halimiz mi var,  ne üstümüzde, ne başımızda, ne cebimizde bir şey kaldı” demiş. “Padişah vergi diye hepsini aldı”.

“Ses çıkarmadık, biz de elimizde ne var ne yoksa verdik. Akıl mı var bizde?” 

Az kaldı delirmeye!

Güleriz ağlanacak halimize.

Şimdi  zil çalıp oynuyoruz. 

Hadi gelin siz de…!

Sefa Taşkın

29.03.2024

Bergama-İzmir