'İşte bu yüzden ben hep dargın bakan bir çocuktum'
Türk sinemasının jönü, aktörü, yakışıklısı Cüneyt Arkın aramızdan ayrılalı üç yıl oldu. Saygıyla ve özlemle anıyorum… Kendisini sorgulayan kitabı ‘Fakir Gencin Hikayesi’ni okudum. Bilinen dışında, aslında ‘Fahrettin Cüreklibatır’ın bilinmeyen öykülerini okudum... Bazen çok şaşırarak, üzülerek, hüzünlenerek, çok uzak olmayan gerçekliğin tonuyla... Fahrettin Cüreklibatır da kim demeyin şimdi. Doktor Fahrettin işte. Çoğumuzun filmleriyle büyüdüğü Yeşilçam’ın ünlü oyuncusu Cüneyt Arkın’dan söz ediyoruz. Kitabının adı gibi yaşamı aslında... Büyük zorluklar, yokluklar, yoksunluklar... Ne olursa olsun insanın bir yanı hep eksik değil mi zaten?
Halen televizyonda gösterimde filmleri, ama orta yaş ve üzeri daha iyi bilir onu. Zalimin karşısına dikilip, mazlumdan yana tavır alan filmleri de vardır. Ne hikmetse pek yayınlanmaz! En başta ‘Yıkılmayan Adam’. 141-142 ceza maddeleriyle 15 yıl ağır mahkûmiyetle DGM’de yargılanır. Filmlerinde ezenin karşısında ezilenin, yoksulun yanında yer alır. Emeği, alınterini, gerçeği ve şerefi savunur!
Şöhreti arttıkça çeşitli güç odakları peşine düşer. Hepsi kendisinin propagandasına hizmet eden rollerde yer almasını ister. Ailesinin çok güç koşullarda kalmasına, can tehlikesine karşı direnir. Kendi anlatımıyla; ‘Cömerttir, cesurdur, can aşığıdır’.
BİLİNMEYEN DÜNYANIN İZDÜŞÜMÜ
‘İnsan elbet yaşadığı yere benziyor. O yerin havasına, suyuna, taşına, toprağına...’ Edip Cansever
Kitabında çocukluk ve gençlik yıllarından söz ederken çoğunlukla yaşadığı güç koşullardan ve fakirlikten söz ediyor Cüneyt Arkın. Bilinmeyen dünyasının izdüşümü gibi bu eser.
Çocukluğunun, öğrencilik yıllarının zor koşullarının açtığı ve kabuk bağlayan yaralarının gün geçtikçe kanayışının en yalın haliyle dile gelişi belki de… Bu öyle alelade bir dipten geliş öyküsü ya da daha amiyane bir tabirle ‘biz çok ezildik, çok horlandık’ benzeri bir ‘fakir edebiyatı’ değil. Kendi koşulları ve ezilmişliğinden hareketle bir halkın, Anadolu’nun hali... Edip Cansever’in ‘Gülmek bir halk gülüyorsa gülmektir’ dizelerinde de vücut bulmuyor mu bu sorgular…
Ahmed Arif’in dizeleriyle ‘fukaralıktan utanan, harmanı kesat’ olan Anadolu.
Bir lokma ekmek uğruna can verenlerin olduğu bir memlekette sanatçı duyarlılığıyla, insanın insanlaşmış doğasına yabancılaşmadan sancılarını, ağrılarını, kaygılarını dökmüş satırlara Dr. Fahrettin Cüreklibatır. Anadolu gibi bağrı, yüzünde hüzün çizgileri…
ŞAİR CÜNEYT ARKIN
Çocukluğu, gençliği, aktörlüğü, ailesi, Yeşilçam anıları; kısa bir özet geçiyor kitabında serüvenini Cüneyt Arkın. Anılarının arasını dizelerle süslemiş. Bilmediğimiz o şair yanıyla tanışma fırsatını yakalıyoruz. Anadolu’nun köylerinden birisi oluyor bazen şiirin kahramanı:
“Tam yüreğinden vurdular Alişan’ı
Anadan doğma çıplak, aç
Ve yoksuldu
Üşüyordu
Ama inadına erkek, cesur ve cahil
Kahraman
Uçsuz bucaksız Anadolu’da
Bir karış toprağı bekliyordu...”
Bazen cesarete, şerefe, onura adanmış şiirler…
“Ölümse ölüm
Yaşadığında
Eğer düşmüşse yere
İnsan şerefinden bir parça...”
Eşine olan sevgisini de dökmüş dizelere… Sonra Yeşilçam’ın o unutulmaz aktörlerine, vatan sevdasına, küçük gelinlere, yaşamları kararmış gençlere, gördüklerine insanlığını, duygusallığını da ekleyip ölümsüzleştirmiş Arkın…
‘HAYATA DARGIN DEĞİL, AÇTIM!’
Açlık duygusu içine işlemiş Arkın’ın. Çok ünlü olup, büyük paralar kazanmaya başladığında bile kaldığı otelde başucuna hep ekmek koymuş. Aç kalma korkusunu hep duyumsamış. Çocukluk ve gençlik fotoğraflarında hiç gülmüyor. Nedenini, ‘Hayata dargın değil, açtım’ sözleriyle ifade ediyor: “Çoğu yıllar, engerek yılanının bile zor yaşadığı bozkırda, kara yel esip, toprak üstünde ne varsa kasıp kavurduğunda, hayvanlarımız, iki ablam, anam, babam ve ben korkunç bir açlık yaşardık. Rüyalarımda hep anamın taze tandır ekmeğini görürdüm…”
‘ÇOCUKLARIMI ÖLDÜRECEKLERDİ’
Kitabın her sayfasında Cüneyt Arkın’ın çok bilinmeyen dünyasına daha da yaklaşıyor insan.
Arkın’ın çocuklarının öldürülme tehlikesi, sahneye çıkıp sarhoş eğlendirmek zorunda kalması, işsizlik belası, sette geçirdiği kazayla yatağa bağlı bir yaşam, Türkan Şoray’ın gözlerine ilk kez baktığı an... Bazen insanın yüzünde tebessüm bırakacak anılara da yer veriyor Cüneyt Arkın. Saçını kısaltıp, koyu siyaha boyadığında mutfak penceresinden bakan karısının ‘Delikanlı, Cüneyt Bey evde yok, sonra gel’ deyişiyle kahkaha zamanı geliyor…
Türk sinemasının emektar isimleriyle anılarına da yer vermiş kitabında. Münir Özkul’la birlikte ağlayışı, ‘öz abim gibi sevdim’ dediği Fikret Hakan’la dostluğu, Eşref Kolçak’ın işsiz kalışı, Erol Taş, Orhan Günşiray, son günlerini büyük zorluklar içerisinde geçiren Hüseyin Peyda ve daha niceleri…
Sanatçı duyarlılığıyla öne çıkan toplumsal olaylara ilişkin yorumlarını da eklemiş Cüneyt Arkın kitabına. Tekel işçileri, Gezi, madenciler, Anadolu’nun yoksul köylüleri, çocuk gelinler, yasaklar...
Amerikan emperyalizmi ve daha birçoğunu kaleme almış...
Bazılarını dizelerle tamamlamayı ihmal etmemiş:
“Amerika öl diyor ya
ölelim
Ama öleceksek
Koynumuzda bir mektup olsun
Oğlumuza
Aşk, sevda ve merhamete dair...”
28 Haziran 2022 tarihinde aramızdan ayrılan oyuncu, yapımcı ve yönetmen Cüneyt Arkın’a saygıyla…
Çok Okunanlar

Kılıçdaroğlu hakkında gündeme oturacak kulis

İBB soruşturmasında bir etkin pişmanlık daha...

Cezaevinde duygusal anlar... Vahap Seçer'in elini tutup ağladı

Cüneyt Arkın'ın Amerika'ya karşı yazdığı şiiri bilir misiniz?

CHP'deki Kurultay krizine AKP'li isimden yorum geldi

Eski Bakan Yardımcısına tam 8 maaş!

Mehmet Şimşek'i zora sokan o tarih!

Camide mezuniyet töreni olur mu?

Kıdem Tazminatı, Bedelli Askerlik ücreti, Aile yardımı… Hepsi değişiyor!

Duran için geri sayım, Osimhen için yeni formül