Ülkemiz deprem kuşağında yer alıyor. En son 23 Nisan 2025 tarihinde Marmara'da (Silivri açıklarında) yaşadığımız 6.2'lik depremin ardından 10 Ağustos günü de Balıkesir Sındırgı merkezli 6.1 büyüklüğünde bir deprem daha yaşadık. Geçmiş olsun dileklerimizi iletiyorum. Yurttaşlarımızın zarar görmemesi en büyük tememnimiz...
Bu süreçte şiddeti daha küçük olan çok sayıda deprem de yaşandı tabii. Bundan sonra da yaşamaya devam edeceğiz... Bilim insanları, uzmanlar hemen her dönem açıklamalarda bulunuyorlar, uyarıyorlar. Peki, onları dinliyor muyuz ya da dinlemek istiyor muyuz?
Bir gerçek biz onu göz ardı ettiğimizde, unutmaya çalıştığımızda, görmezden geldiğimizde ya da önemsemediğimizde ortadan kaybolmuyor.
Bir doğa olayı olarak meydana gelen deprem neden afete dönüşüyor; ilk olarak bunu düşünmemiz ve sorgulamamız gerekiyor!
Depremin neden olduğu yıkım arkada derin acılar bırakıyor. Yapılan eksik, yanlış, niteliksiz, bilimden uzak işlerin sebep olduğu felaketlerin acıları hepimizi yaralıyor. Çünkü, insanız. Nasıl kayıtsız kalabiliriz ki! Latin şair Terentius'un da dediği gibi; "İnsanım, insana dair olan hiçbir şey bana yabancı değildir." Her depremde gerçekleri bir kez daha hatırlıyoruz, değremin değil, ihmallerin, yapılmayanların felaketleri büyüttüğünü...
NEDEN AFETE DÖNÜŞÜYOR?
Afete dönüşen depremin ana sebeplerinden birisi sağlıklı binalar inşa etmememiz... Bilimsel temelden uzak jeoloji, jeo-fizik, yapı statiği ve mukavemete dayanmadan oluşturulan yapılanmanın acılarını çekiyoruz.
Öte yandan, yer tercihi, imar planlamaları, ruhsatlandırma, projelerin yapılması, imalat aşaması, denetleme aşaması, binalarda yapılan değişiklikler başta olmak üzere tüm süreçlerin ayrı ayrı incelenmesi gerekiyor...
Zaman zaman eleştiride bulunduğumuz pek çok hatanın bileşkesi deprem gerçeğinde ortaya çıkıyor...
Önceki depremlerde de yaşadık; can kayıplarının olmaması için gereken 72 saatlik müdahale sürecinde alınan önlemler, hazırlıklar ve müdahaleler yeterli midir?
17 Ağustos 1999, 6 Şubat 2023...
Ne kadar sorguladık ve iyileştirmeye çalıştık?
GELECEĞİN İNŞASI İÇİN...
Gerçek ortada duruyor. Aklın ve bilimin ışığında, tüm canlılarla, yeşille, doğanın kanunlarına ve bilimin ilkelerine göre düşünüp hareket etmeliyiz.
Günlük değil uzun vadeli düşünmeli, programlı bir gelecek inşası için çalışmalıyız.
Sistemin yarattığı sadece çıkarını ve kârını düşünen, bencil, gözü doymayan insanın verdiği yıkımlar ve acılar gün gibi aşikâr...
Önceliği doğa ve insan olan, yaşanabilir bir gelecek olan bireylerin, belki de en önemlisi vicdan sahibi, sorgulayan, empati kurabilen bireylerin yetişmesi için çok emek vermemiz gerekiyor.
Hem de çok...
Çok Okunanlar

Jandarmada taht kavgası mı?

Diploması olmayan komutan korgeneral yapılmış!

Menzil'in 'üniversitesi' yarıda kaldı!

Yandaş gazeteci açılım gözlemlerini paylaştı

Şamil Tayyar, Saray'daki o ismi işaret etti!

Marmara’daki tekne faciasında çarpma izi ortaya çıktı

Resmî Gazete / 4-10 Ağustos 2025

Bahçeli ve Öcalan ayrıntısı sonrası kanalına erişim engeli getirilmişti

Son ankette Ekrem İmamoğlu'na büyük destek

Türk öğrenciler Tıp ve Hukuk Fakültelerine kaçak yoldan girmiş