Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.549

Filistin-İsrail çatışması üzerine...

Filistin ve İsrail arasında 70 yılı aşkın bir süredir devam eden mesele, farklı dönemlerde, farklı tonlarda savaş ve çatışma ortamıyla süre geliyor. Tarih ileriye doğru yaşanıp geriye doğru anlaşılırmış… Filistin-İsrail savaşı, bir anda ortaya çıkmış, bugünden yarına bir mesele değil.
 
Hamas’ın “Aksa Tufanı” adını verdiği saldırıyla yeni bir boyuta taşınan savaş ortamına, ilk kez yaşanmış ve tarihsel süreçten bağımsızmış gibi anlık tepki vermek yanlış olur.
 
Filistin halkının bağımsızlık ve özgürlük mücadelesi 1960’larda ve 70’lerde dünyada ve Türkiye’de yükselen devrimci dalgayla birlikte gündemde yerini almıştı.
 
Yaser Arafat liderliğindeki direnişin örgütü FKÖ (Filistin Kurtuluş Örgütü) ve en büyük bileşeni El Fetih, George Habaş’ın lideri olduğu FHKC, Nayef Havatme’nin liderliğindeki FDKC gibi ilerici ve laik hareketler müslüman, hristiyan demeden bir arada Filistin mücadelesinin dinamosuydu.
 
ABD emperyalizmi ve bölgedeki uydusu işgalci İsrail’e karşı verilen direnişe geniş tabanlı toplumsal bir destek vardı. Filistin’e, Filistin’in bağımsızlık ve özgürlük mücadelesine mazlum bir millet olduğu için sahip çıkılıyordu.
 
Direniş son derece meşru ve kitleseldi. Öyle ki Türkiye’den de çok sayıda devrimci Filistin safında savaşmak için gitti ve hayatını kaybetti. Etnik, dinsel, mezhepsel, alt kimlik vb. hiçbir aidiyet olmadan, yalnızca emperyalizme ve onun uydusuna karşı Filistin halkının ve ezilen tüm ulusların direnişini desteklemek için gittiler.
 
O yıllarda Türk sağı ve siyasal İslamcı cenah Filistin davasıyla siyasal ve düşünsel bir bağ kuramadığından şimdiki gibi yakından ilgilenmiyordu.
 
1980’lerde ABD'nin yeni dünya düzeni ve yeşil kuşak projeleriyle birlikte dünyada ve özellikle de Ortadoğu coğrafyasında, ulusal temelli, laik ve anti-emperyalist hareketlerin karşısında inanç ve mezhep temelli, radikal hareketler desteklendi.
 
Bu örgütler, 1980’lerin sonundan itibaren büyümeye, 90’larda daha da aktif olmaya başladılar. Sivilleri de hedef alan eylemler yaptılar. FKÖ lideri Arafat’ın yıllardır mücadelesini verdiği ve uluslararası alanda da diplomasiyle masada sürdürdüğü Filistin’in bağımsızlık savaşı, rövanş alma ve nefret temelli yürüyen radikal gruplar tarafından sekteye uğruyordu.
 
İsrail tarafında da aşırı radikal ve sağ hareketler karşıtlık temelinde büyüyordu. İsrail’in barış yanlısı, uzlaşmadan yana ilerici ve laik unsurları da giderek zayıflıyordu.bRadikal grupların sivilleri de hedef alan bombalı eylemleriyle Filistin direnişinin meşruluğu azalıyor, dünya kamuoyunda desteğini kaybediyor, Filistin halkı daha büyük abluka, can kaybı ve yıkımla karşı karşıya kalıyordu...
 
İsrail’de ise sağcı radikal iktidarlar git gide daha da acımasızlaşıyordu…Gelinen noktayı çok çok özetle böyle aktarmak mümkün.
 
Filistin mücadelesi bugün iki parça. Batı Şeria’da El Fetih liderliğindeki bir Filistin yönetimi, Gazze’de İhvan’ın kolu Hamas liderliğinde bir yönetim var.
 
Son yaşanan çatışma ortamını Hamas ateşledi. Vicdanların kabul etmeyeceği, insanlık dışı olaylar ve görüntüleri eleştirmekle birlikte, İsrail’i masum bir figür gibi bu savaşın “mazlum” tarafı görmek de kabul edilmesi güç bir durum…
 
İnsan var ise elbette vicdan da olmalı adalet de!
 
Unutulmamalı! 
 
Emperyalizmin desteğiyle uzun yıllardır Filistin halkı çoluk çocuk demeden katlediliyor, evinden sürülüyor, zindanlara atılıyor, yaşamı zehir ediliyor. Ablukayla, ambargoyla kuşatılan Filistinliler kamplarda yokluk içinde güç koşullarda yaşamaya çalışıyor.
 
Üstelik Ortadoğu’nun kalbinde, tüm Arap coğrafyasının ortasında bir halk var olma kavgası veriyor.
 
“Ama onlar da…”, “lakin burada…” diye başlayan cümlelerin ardından ne kadar iyi niyetli de olunsa da, devamında Filistin’e daha fazla kan ve gözyaşının gelebileceği tehlikesine bir çare olmuyor.
 
BM, Türkiye başta olmak üzere bölge ülkeleri acilen Filistin ve İsrail tarafını masada buluşturmalıdır. Barış görüşmeleri başlamalı, bağımsız bir Filistin devleti tanınmalı ve Filistin halkına yönelik ambargo ve abluka son bulmalıdır.
 
Bütün bunlara ek olarak da İsrail işgal ettiği topraklardan çıkmalıdır! Kalıcı bir barış için İsrail’in şiddet yanlısı politikaları son bulmalıdır. İsrail’in Filistin’e halkına yıllardır çektirdiği zulüm artık bitmelidir!
 
 
 
Şenol Çarık