Suriye ile ilgili kurduğumuz tatlı hayaller, kabusumuz(!) olmaya dönüşmek üzere

Yüzyıl önce, bölgedeki emperyalist güçlerin ihtiyaçlarına uygun olarak sınırları cetvelle çizilen bölge, Rusya gibi yeni aktörlerin de sahaya inmesiyle, yeniden yapılandırılmaya dönüştü…

Rafa kalktığını söylense de Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), dönem dönem bölgesel güç odaklarının çabasıyla sekteye uğratılsa da güncelliğini korumaya devam ediyor…

Ortadoğu’da yeni bir bölüşüm savaşı veriliyor. Meseleleri emperyalizmden bağımsız olarak anlamaya çalışmak, yeni aktörleri ve yeniden söz sahibi olmak isteyen aktörleri, vekalet savaşlarının güçlerini es geçerek mevcut durumu anlamak çok zor.

ABD emperyalizmi eliyle Irak bölündü. Suriye de bölünmek isteniyor. Nihai hedef Türkiye! Sınırlarında uzaktan kumandalı devletçiklerin kurulmak istendiği bir Türkiye bu tablodan muaf tutulabilir mi?

Ama tabloyu 'yeni Osmanlıcılık hayalleriyle okumak isteyenler de var. Bu filmi daha önce de izledik! Romantizmi, hayal görmeyi bırakmak gerekir. Meselelere mezhepçi pencereden bakmaktan vazgeçmek gerekir. Suriye’nin, Irak’ın, İran’ın, Lübnan’ın bütünlüğü Türkiye’nin bütünlüğüdür! 

Büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bölge merkezli dış politikasınıuygulamaktan başka yolumuz yok!

Prof. Dr. Barış Doster hocanın yazılarında ve derslerinde sık sık belirttiği, Atatürk’ün genç hariciyecilere, genç Mülkiyelilere vermiş olduğu şu üç öğüdü bir kez daha hatırlamakta yarar var:

1) Emperyalist devletlerle aranıza mesafe koyun. Onlarla fazla yakınlaşmayın.

2) Moskova ile ilişkileri mutlaka önemseyin.

3) Arap ülkeleri arasındaki sorunlara, Arap devletlerinin içişlerine karışmayın.

Bölge merkezli dış politika, komşularıyla dost ve ortak bir Türkiye, ABD emperyalizminin ve onun uydusu İsrail’in tüm planlarını boşa çıkaracaktır. Böylece kendi güvenliğimizi ve bütünlüğümüzü de korumuş olacağız. Büyük önderimizin sözleri rehberliğini korumaktadır: “Yurtta barış, dünyada barış”.

5 ARALIK DÜNYA KADIN HAKLARI GÜNÜ 

Atatürk önderliğinde Cumhuriyet, hepimiz için en çok da kadınların özgürleşmesi için büyük atılımlar gerçekleştirmiştir. Aynı zamanda bir kadın devrimidir Cumhuriyet. Cumhuriyetimizin ilk yıllarında, 1930 yılından itibaren çıkarılan bir dizi yasayla önce belediye seçimlerine katılma, sonra milletvekili seçme ve seçilme hakları 5 Aralık 1934 tarihinde Anayasa ve SeçimKanunu’nda yapılan yasa değişikliğiyle tanınmıştır. Aynı zamanda Dünya Kadın Hakları Günü olan 5 Aralık 1934 tarihinde Türkiye’de kadınların, seçme ve seçilme hakkını elde etmesinin ardından 8 Şubat 1935’de yapılan ilk seçimde 17 kadın milletvekili TBMM’ye girmiştir. Kadınların katledilmediği, şiddete, zulme uğramadığı, ayrımcılık ve baskı görmediği, eşit ve özgür yaşadığı yarınlar; Cumhuriyete, laikliğe, emeğe ve temel haklara kadın-erkek hep birlikte sahip çıkarak kurulacaktır.

Unutmadan…

Sağlık sistemimizin özelleştirmeler sonucunda geldiği noktanın bir göstergesi olan ve tarihimizde vicdanları en çok yaralayan olaylardan Yenidoğan Çetesi Davası sürüyor. Emir verenden en alttakine dek tüm suçluların en ağır cezalara çarptırılması en büyük dileğim.