Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
48,1615
Dolar
Arrow
41,1780
İngiliz Sterlini
Arrow
55,6235
Altın
Arrow
4755,0000
BIST
Arrow
11.288

Türkçe katında yaşamak...

Hep şiir yazdı, üretti. Ta ki aramızdan ayrıldığı 15 Ekim 2008’e dek… Bir dönem savaş zamanı sınırlarda subaylık, bir dönem kamuda müfettişlikle geçen; ama mayası edebiyat olan 94 yıllık bir yaşam... Toplumcu ve bu toplumculuğunun temelinde insana ve insan hayatına saygı yatan bir şair Fazıl Hüsnü Dağlarca…

Bir röportajında, “Ayrılığın acı veren, acı verecek başka bir büyüklüğü var. Ki bunu saydıklarımın üstünde tutarım: Türkçeden ayrılmak” diyordu. ‘Türk olmak, önce Türkçe olmak değil midir?’ sözleriyle dilimize olan sevdasını vurguluyordu...

MAYASI EDEBİYAT OLAN YAŞAM

‘İstanbul Dergisi’nde 1933’te çıkan “Yavaşlayan Ömür” şiiriyle adını duyurmaya başlayan Dağlarca’nın ilk kitabı “Havaya Çizilen Dünya” Harbiye’den subay çıktığı 30 Ağustos 1935’te yayımlandı. Son nefesine kadar hep üreten ve 60’tan fazlası şiir kitabı olmak üzere toplam 140’ı aşkın kitaba imza atan Dağlarca, Türkiye’de ve uluslararası çapta pek çok sayıda ödüle layık görüldü, kitapları yabancı dile çevrildi.

Edebiyatımızda destan şiirinin temsilcisi olan usta şair, tarihimizdeki büyük savaşları destan biçiminde irdelemiştir. “Çakırın Destanı”, “Üç Şehitler Destanı”, “İstiklal Savaşı”, “Samsun’dan Ankara’ya”, “İstiklal Savaşı-İnönüler”, “İstanbul Fetih Destanı”, “Malazgirt Ululaması”, “Yedi Memetler, Çanakkale Destanı” şiirleri örnek olarak sayılabilir.

‘ŞİİRSİZ ÜŞÜRÜM’

Dağlarca, ömrü boyunca hep ‘Türkçe’ demiş, Türkçe duymak istemiştir. Röportajlarında, konuşmalarında bunu vurgulamıştır: "Türkçem bana şiir söyler. Türkçeyi dinliyorum o kadar, ben bir şey katmıyorum, bana yalnızca Türkçemin söylediğini yazmak kalıyor. Şiir en ulusal yapıdır. Uluslar, öz dillerine dayanan bu yapıyı korudukça ölümsüzleşir."

75 yıl boyunca yazmış, şiir demiştir: “…Şiir benim yakamı bırakmaz. Geceleri uyutmaz. Şiirsiz üşürüm. Ne giysem üzerime şiirsiz ısınamam...”

“…Her şiirden sonra sana 100 sopa deseler varım. Öylesine severim şiir yazmayı…”

Çocuklar için de şiirler yazmış, onlara olan sevgisini, “Beni ne kadar çok çocuk okursa o kadar çok yaşarım” sözleri ile dile getirmiştir…

Bütün insanlar gibi o da sevmiş, sevdalanmıştır; “Üç dört kez o iş geçti başımdan. Hep çok yıprandım. Bütün şarkıları dinlerken ağlamaklı oldum. En adi şarkıları bile gerçek bulmaya başladım.”

Konu tercihi söz konusu olduğunda sınır tanımayan Fazıl Hüsnü Dağlarca, aynı özeni dilde de göstermiş ve şiirlerini farklı dil özellikleriyle kaleme almıştır.
1960’lı yıllardan sonra şiirlerinde yer verdiği güncel meselelere ilişkin duyarlı tutumu zamanla daha da artmıştır: “Cezayir Türküsü” (Song of Algeria), “Hiroşima”, “Vietnam Körü”, “Nötron Bombası” kitapları ile geniş bir coğrafyanın ezgisini söylemiştir.

“Ben cihanın altın terazisine
Ağırlığımca sevgi vermişim
Ses edin uzak milletlerin gençleri
Bütün antenlerimi germişim.”

'Çanakkale Destanı'nda da Batılıların Çanakkale Harbi’ne sürüklediği uzak milletlere dostça kızdığı 'Türkü'sünde sitem etmiştir:

"Sen ne gelirsin yiğit Senegal’im
Malını verdiğin yetmez mi yıllar yılı
Onca canını da mı vereceksin
Sen ne gelirsin yiğit Avustralyalı’m
Senin dağların ne ister
Benim dağlarımdan?
Sen ne gelirsin yiğit Hint’lim
Sevinecek misin seni yiyen beni de yese?
O kutsal sularında Ganj’ın?"

"TÜRKÇE'M BENİM, SES BAYRAĞIM"

‘Türkçe’m, benim ses bayrağım’ dizesiyle dilimize gösterdiği değeri ve önemi gösteren usta şair, “Bu bitmez tükenmez bir konudur. Türk olmak, önce Türkçe olmak değil midir?” diyordu. Dille ilgili bir bakanlık kurulmasını öneriyordu aynı zamanda.

Kimi çevrelerin ‘dili aşırı derecede sadeleştirdiği’ şeklindeki eleştirilerine aldırmamış ve yolunda ilerlemeyi sürdürmüştür. Etkileyici dili ve simgesel ifadesiyle 75 yıl devam eden şiir seferinde kendi tabiriyle ‘Tek başına bir okul’ olmuştur.

17 yıl önce bugün 94 yaşında aramızdan ayrıldı... Yaşamı boyunca dalgalandırdığı ‘ses bayrağı’na, ‘Türkçemize’,  daha fazla sahip çıkacağımıza olan inançla bir kez daha Fazıl Hüsnü Dağlarca’yı saygıyla anıyorum.