Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
43,6881
Dolar
Arrow
38,3463
İngiliz Sterlini
Arrow
51,1742
Altın
Arrow
4128,0000
BIST
Arrow
9.432

Silahın gölgesinde eğitim mi olur?

Eğitim yuvası dediğimiz okullarda, çocuklarımızı geleceğe hazırlayan öğretmenlerin nasıl bir zihniyete sahip olması gerektiğini tartışmamıza gerek yok sanıyorduk. Ama görünen o ki bazıları bu temel soruyu bile unutur hâle gelmiş.

Son olarak, Ankara’nın en köklü okullarından biri olan Atatürk Lisesi’nde yaşananlar, sadece sosyal medyada değil, eğitim sistemimizin en derin fay hatlarında da büyük bir sarsıntıya yol açtı. Müdür Yardımcısı Hüseyin Çinkaya'nın elinde tüfekle verdiği pozlar, 17 Nisan’da sosyal medyada paylaşıldı ve doğal olarak büyük bir infial yarattı.

Elinde tüfekle poz veren bir yönetici düşünün... Mekân: Bir lise. Arka fonda geleceğimiz olan çocukların öğrenim gördüğü sıralar, tahtalar, koridorlar… Silahın gölgesinde bir eğitim ortamı! Bu mudur bizim hayal ettiğimiz ideal öğretmen profili?

Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü hemen “inceleme başlatıldı” açıklaması yaptı. Evet, klasik bir cümle. İnceleme başlatılır, sonuç “ileride” kamuoyuyla paylaşılır. Ama bu fotoğrafın sembolize ettiği şey, sadece bir kişinin şuursuzluğu değil. Bu tablo, sistemin nasıl bir çürüme yaşadığının da acı bir göstergesi.

Zira bir yandan da şu gerçekliği yaşıyoruz: Proje okullarındaki başarılı, sorgulayan, öğrencilerine sadece müfredat değil, vicdan da öğreten öğretmenler bir bir "sürgün" gibi tayinlere gönderiliyor. Bize benzemeyen, bizim gibi düşünmeyen öğretmene bu düzende ekmek yok! Ama elinde silahla poz verecek kadar pervasız olanlara sınıf veriliyor, makam veriliyor, yetki veriliyor.

Bizim “ekmeğimiz” bilgi, onlar ise başka şeylerle besleniyor anlaşılan…

Çocuklarımızın karşısında silahla değil, kitapla, kalemle, bilimle duran insanlar görmek istiyoruz. Rol model dediğin, bir öğrencinin hayatına yön verecek öğretmendir. Şimdi soruyorum: Hangi veli, hangi öğrenci, hangi eğitimci böyle bir görüntüyü “olağan” karşılayabilir?

Eğitimin içinde böyle karanlık sahnelerin yer almaması için artık birilerinin yüksek sesle “Yeter!” demesi gerekiyor. Öğretmenin cübbesi ilimdir, irfandır; kabza değil, tetik değil!

Milli Eğitim Bakanlığı’na düşen görev, bu olayı sadece bir “inceleme” başlığı altında bırakmak değil; eğitimin rotasını tekrar akla, bilime ve vicdana döndürmektir.

Çünkü biz çocuklarımızı, silahların değil, bilgeliğin gölgesinde büyütmek istiyoruz.