Ortadoğu’da son dönemde gözlemlenen askeri ve siyasi hareketlilik, Türkiye–Irak–Suriye hattındaki operasyonlar ve Türkiye’deki gelişmeler Kürt siyasi yapılarının geleceğine ilişkin değerlendirmelerin yeniden ele alınmasına neden olmaktadır. Bu tablo, “bağımsız bir Kürt devleti” ihtimaline dair soruların sınırlı ölçüde de olsa yeniden gündeme gelmesine yol açmaktadır.
Ortadoğu her zaman karmaşık ve çatışmalara açık bir coğrafya olmuştur. Bu coğrafyada yaşayan Kürtler ise bölgesel siyasetin temel değişkenlerinden biri olarak uzun yıllardır kendi siyasi statülerini genişletme arayışında olmuştur. Osmanlı sonrası dönemde farklı ülkelerde ortaya çıkan Kürt siyasal hareketlerinde “devlet kurma” fikri, özellikle Türkiye, Irak ve Suriye’de “ademi-merkeziyetçi” yapılar oluşturma çabalarıyla kendisini göstermiştir. Günümüzde ise bu arayış zaman zaman bağımsız bir Kürdistan hedefiyle ilişkilendirilmektedir. Peki, bu dört ülkede yaşanan gelişmeler, Ortadoğu’da bir Kürt devletinin kurulmasına zemin hazırlayabilir mi?
BÖLGE ÜLKELERİ
2003’te Irak’ın işgali ve 2011’de Arap Baharı ile Suriye’de başlayan iç savaş, Kürt hareketinin dönüşümünde kritik bir kırılma noktası olmuştur. Bu süreçte hem ABD hem de bazı Batılı aktörlerin askeri ve siyasi desteği, Kürt yapılarının alanda güçlenmesini kolaylaştırmıştır. 2005’te resmi statü kazanan Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi, uluslararası alanda tanınan, komşu ülkelerle doğrudan ilişki kurabilen bir aktöre dönüşmüştür. Irak’taki istikrarsızlık, Kürtlerin bölgesel rolünü artırdığı gibi dış güçlerin projeleriyle de örtüşmüş, bu da desteğin sürmesini sağlamıştır.
Suriye’de ise IŞİD’in yükselişi, uluslararası toplumun Kürt güçlerine yönelik desteğini artırmıştır. Ancak bu destek, sahadaki dengelerin değişmesiyle sınırlı ve geçici bir nitelik kazanmıştır. Bu süreçte 2015’te kurulan ve giderek kurumsallaşan Suriye Demokratik Güçleri (SDG), siyasi alanını genişletmek amacıyla girişimlerde bulunmuş özellikle özerkliğinin tanınması için zaman zaman merkezi Şam yönetimiyle anlaşma arayışına girmiştir. Ancak bu girişimlerin geleceği, Şam yönetimiyle sağlanacak olası bir anlaşmaya, ABD’nin bölgedeki varlığına ve Türkiye’nin operasyonlarına bağlı olduğundan, SDG’nin uzun vadeli siyasi hedefleri belirsizliğini korumaktadır.
Türkiye’de Kürtler tarih boyunca bu toprakların ayrılmaz bir parçası olmuşlardır. Devlet kurumlarında Kürt kökenli kişilerin çeşitli kademelerde görev alması ise “dışlanmış Kürt kimliği” algısının zayıflatmaktadır. Bu durum, Türkiye’deki Kürt meselesinin diğer ülkelerdekinden farklı bir toplumsal ve siyasal zemine sahip olduğunu ortaya koymaktadır.
İran’daki Kürt nüfus ise zaman zaman bölgesel projelerde bir baskı unsuru olarak kullanılmak istense de diğer ülkelerdeki kadar örgütlü olamamış, siyasi etki bakımından daha zayıf kalmıştır.
GENEL TABLO
Kürt siyasi yapıları arasında zaman zaman birlik söylemleri dile getirilse de farklı ideolojik yönelimler ve dış bağlantılar nedeniyle ortak hedeflerde buluşmakta zorlandıklarını göstermektedir. Dolayısıyla bölge genelinde bağımsız bir devlet kurma yönündeki en temel sorun, Kürtlerin kendi içindeki ayrışmalardır. Bununla birlikte bu siyasi yapılar da şu anda bir Kürt devleti kurulmasının gerçekleşmesinin zor olduğunu bilmektedirler.
Suriye’deki iktidar boşluğu, Irak’taki modele benzer bir yapılanmanın kısmen ortaya çıkmasına zemin hazırlamış olsa da sahadaki cihatçı örgütlerin yeniden güç kazanma potansiyeli, İran–İsrail geriliminin bölgesel kırılganlıkları canlı tutması ve ABD ile İsrail’in Suriye’deki etkisi, Kürtlerin uzun vadeli siyasi hedeflerini netleştirmesini zorlaştırmaktadır.
Tüm bu gelişmeler Kürt hareketine fırsatlar kadar ciddi riskler de sunmaktadır. Tarih boyunca büyük güçler tarafından zaman zaman desteklenip daha sonra kendi kaderlerine terk edilmeleri bugün hala dikkate alınması gereken bir hatırlatmadır.
SONUÇ
Dağınık bir coğrafyaya yayılmış, farklı siyasi yapılara sahip, zaman zaman çıkarları çatışan Kürt gruplarının ortak bir devlet kurma girişimi hem bölgesel dengeler hem de ulusal güvenlik kaygıları nedeniyle oldukça karmaşık ve zorlu bir süreçtir. Bölge devletlerinin böyle bir oluşuma karşı net tutumu da bu ihtimalin kısa vadede gerçekçi olmadığını ortaya koymaktadır. Irak Kürdistan Bölgesi örneğinden hareketle Suriye’de benzer bir yapılanma girişiminin ortaya çıktığı gözlemlense de bölgesel ve uluslararası güç mücadeleleri, bu tür bir oluşumun sürdürülebilirliğinin zayıf olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla bağımsız bir Kürt devleti fikri zaman zaman bölgesel dönüşümlerin bir sonucu olarak gündeme gelse de kısa vadede gerçekleşme olasılığı oldukça düşüktür.
Çok Okunanlar
Türkiye'nin yeni il adayları belli oldu
Kılıçlı yemin sonrası ihraç edilen teğmen bakkal oldu
Uzman çavuş bacanağını öldürdükten sonra intihar etti: Evlilik sözleşmesi detayı
Memur ve emeklinin alacağı zam büyük ölçüde netleşti
Erdoğan talimatı verdi! O suçlar kapsam dışı
Ali Yerlikaya bu kez Bülent Turan'ı uçağa almadı
Türkiye Google'da en çok bunları aradı!
'Peşmergeye alan açmak vatana ihanet suçudur'
Güllü'nün ölümündeki bilmece sürüyor
Yeni anayasa hazırlığı yapan Erdoğan'a DEM'den kötü haber!