Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
34,9385
Dolar
Arrow
32,5064
İngiliz Sterlini
Arrow
40,8451
Altın
Arrow
2441,0000
BIST
Arrow
10.087

Türkiye'nin İsveç kararı: Asıl hedef Rusya ve Çin'i çevrelemek

TBMM Dışilişkiler Komisyonu'ndan çıkan kararla İsveç'in NATO'ya katılması ve NATO'nun genişlemesinin önü açıldı. NATO'nun genişlemesini ve dünyanın geleceğine etkilerini Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz ve Eski Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Başkan Yardımcısı Yazar Uluç Gürkan ile konuştuk.

Türkiye'nin İsveç kararı: Asıl hedef Rusya ve Çin'i çevrelemek

Melik ÇELİK - 12punto.com.tr

İsveç’in NATO’ya katılım protokolünün uygun bulunduğuna ilişkin yasa teklifi TBMM Dışişleri Komisyonu’nda kabul edildi. Genel Kurul oylamasında da isveç’in NATO üyeliğine evet kararının çıkması bekleniyor. Bölücü terör örgütüne verdiği desteklerle bilinen İsveç’in NATO üyeliği uluslararası politikada gözükenden daha büyük anlamlar taşıyor. İsveç’in üye olmasının uluslararası etkilerini Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz ve Eski Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Başkan Yardımcısı Yazar Uluç Gürkan, 12punto’ya değerlendirdi.

'RUSYA’YA VERİLEN SÖZLERE UYULMADI'

Türkiye her fırsatta İsveç’in terör örgütlerine verdiği destekten dolayı şikayet ediyordu. Ancak bu şikayetler Dış ilişkiler Komisyonu’na yansımadı. İsveç’in NATO’ya katılım oylaması TBMM Genel Kurulu’na gelecek. Bu da hem Türkiye’nin kararından neden vazgeçtiğini hem de uluslararası etkilerini tartışmaya açtı.

12punto’ya konuşan Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz, NATO’nun Rusya’ya verdiği sözleri tutmadığını, hedefin Rusya ve Çin’i çevrelemek olduğunu vurguladı. Gürdeniz şunları söyledi:

“İsveç’in NATO üyeliği şüphesiz Arktik Okyanusu, Kuzey Denizi  ve Baltık Denizi Jeopolitiği için Rusya aleyhinde çok önemli bir hamle olacaktır. Rusya ile NATO ilişkilerine baktığımız zaman 1999 sonrası ABD ve AB etkisinin sürekli doğuya genişlemesini görmekteyiz. Halbuki iki Almanya’nın birleşmesi konusunda hatırlanacağı üzere Rusya’ya NATO’nun bir santim bile doğuya genişlemeyeceği sözü verilmişti. Buna uyulmadı. Son iki yüzyıldır küresel jeopolitik mücadele kıta güçleri ile deniz güçleri arasındadır.. Dolayısıyla Rusya Federasyonu’nun okyanuslara çıkması istenmez. ABD ve AB’nin liderliğini yaptığı jeopolitik sistemin temel teorisi budur. İsveç ile Finlandiya’nın NATO üyeliğinin, Çin’in yükselişine yani okyanusa çıkan bir kıta devletinin ve ona destek olan Rusya’nın çevrelenmesi içindir. Her iki İskandinav devletinin NATO üyeliklerinin aceleye getirilmesinin asıl motivasyonu Rusya’nın Arktik bölgedeki Anglosakson deniz hegemonyasına meydan okumasıdır. Artık Rusya kontrolündeki NSR Kuzey Deniz Rotası açılmıştır. Bu alan tamamen Rusya’nın askeri, siyasi ve ekonomik kontrolündedir. Anglosakson denizci irade buna tahammül edemez. 

Baktığımızda İsveç Finlandiya ile Baltık Denizi’ni kontrol ediyor. Norveç de Kuzeyde Barents Denizi’ni kontrol ediyor. Diğer yandan Finlandiya’nın Rusya ile 1500 km kara sınırı vardır. Bu sınır boyunca Finlandiya’nın NATO güçlerini konuşlandırması Rusya için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Zaten Norveç Barents Denizi’nde ve Kuzey Denizi’nde Rusya için ciddi bir engelken şimdi İsveç ve Finlandiya ile Baltık’tan tam olarak kuşatılarak Atlantik Okyanusu’na çıkışı önlenmek istenmektedir.”

Gürdeniz, NATO tarafından çevrelenen Rusya'nın donanma yapılanmasında artış yapmak gibi birçok reaksiyon göstereceğini vurguladı. Rusya’nın kırmızı çizgilerini daha önce 3 kez işaret ettiğini hatırlatan Gürdeniz şunları söyledi:

'ABD JEOPOLİTİK ZAFER ELDE ETTİ'

"Rusya’nın gerek Saint Petersburg gerek de Kaliningrad Oblast üzerinden hareketle Danimarka boğazlarından Atlantik çıkışı ciddi bir şekilde engellenecektir. Bu gelişmeler üzerine Rusya’nın en büyük reaksiyonu donanma yapılanmasında olacaktır. Norveç, İsveç ve Finlandiya Deniz gücüne karşı Rusya'nın kuzey donanmasında bulunduracağı gemi sayısı; kullanacağı silahlı insansız hava aracı sayısı, kullanacağı denizaltı sayısı değişecektir. Finlandiya’nın NATO üyeliği ile açılan 1500 km.lik kara cephesi boyunca büyük bir alanda Rusya buraya mutlak suretle yeni hava üsleri, kara birlikleri, özel kuvvetler, yerleştirmek durumunda kalacaktır. Bu durum 2. Dünya Savaşından bu yana Rusya ile tarafsız konumda olan refah devleti Finlandiya için ciddi savunma harcamaları getirecek ve ABD’nin NATO Anlaşması paralelinde bölgede üslenme durumunu ortaya çıkaracaktır. Bu durum Rusya’nın Finlandiya sınırında nükleer silahlar yerleştirmesi sonucunu dahi doğuracaktır.”

"İsveç ve Finlandiya’yı NATO’ya almakla ABD jeopolitik bir zafer elde etmiştir. Rusya’nın batıda NATO ile meşgul edilmesi dolayısı ile Çin’e Pasifik cephesinde yardım etmesine engel teşkil edecektir. Eğer Ukrayna ve Gürcistan da NATO’ya dahil edilirse kuşatma tamamlanacaktır. Ancak Rusya bunun kırmızı çizgisi olduğunu 2008 Gürcistan, 2014 Kırım ve 2022 Ukrayna müdahaleleri ile ispat etmiştir.”

ABD POLİTİKASINDA YENİ DÖNEM

Gürdeniz, ABD’nin dış politikada yeni bir döneme geçtiğini de şu sözlerle belirtti:

"ABD’nin 2018 yılında Terörle Küresel Savaş dönemini kapayıp Büyük Güçler Rekabet Dönemini başlatmasının temel nedenlerinden birisi Rusya’nın Avrupa’da, Çin’in Pasifik’teki yükselişi ve ABD’ye meydan okumasıdır.  

Rusya ve NATO Ukrayna Savaşı ile sıcak savaşın içinde denilebilir. Çünkü daha dün Kırım'da Feodasia limanında Rus çıkarma gemisi Ukrayna saldırısı ile ağır hasar aldı. Bu hava yeteneği Ukrayna’ya NATO tarafından verildi. Zaten Rusya'da insanlar yavaş yavaş bu savaşın Ukrayna Rusya savaşından NATO Rusya savaşına evirilebileceğini yazmaya başladılar. Diğer yandan Gazze'deki olayların başlaması ABD'nin Akdeniz ve Ortadoğu’da çok hazırlıksız yakalanmasına neden oldu. Şu an ABD, belki de siyasi ve askeri gücünün en zayıf düşük itibarının ise yerlerde süründüğü bir dönemi yaşıyor."

'NATO KKTC’DEN NEFRET EDER'

Gürdeniz, TBMM Dışişleri Komisyonu’nda teröre destek veren İsveç’in NATO üyeliğini kabul etmesini Stockholm sendromu olarak yorumladı. NATO jeopolitiğinin Türk jeopolitiğinin rakibi olduğunu vurgulayan Gürdeniz şu şekilde devam etti:

“Bu koşullar altında TBMM Dışişleri Komisyonu İsveç’in NATO üyeliğini kabul etti. Eminim Washington, Stockholm ve Brüksel’de bayram vardır. Biraz gerçekçi olalım. NATO jeopolitiği Türk jeopolitiğinin rakibidir. Zira kurucusu ve kuklacısı ABD’dir. NATO denize çıkışı olan Kürdistan’ı ister. KKTC ‘den nefret eder. Karadeniz’de Montrö karşısında ABD ve AB deniz güçleri ile sürekli varlık göstermek ister. Ege ve Doğu Akdeniz’de her zaman Yunanistan’ın yanındadır. Üyelerinin yüzde 90’ı Gazze’de katliam yapan İsrail’in en büyük destekçilerindendir.

Daha yeni toprağa verdiğimiz 12 şehidimize neden olan PKK sürecinin tüm silah ve finans destekçileri NATO üyesidir. Türkiye’ye mülteci akınında en büyük nedenler olan Irak, Suriye, Libya ve Afganistan’daki vahşi parçalama ve müdahalelerde NATO’nun başat rolü ve desteği vardır. Ergenekon ve Balyoz kumpaslarında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kafası kopartılırken NATO’dan tek bir açıklama gelmemiştir. Aksine Türk ordusunun Atatürk damarı yok edilirken mutlu ve gelecekten umutlu olmuşlardır. NATO’daki veto gücümüzü milli çıkarımız için bugüne dek bir kez dahi kullanmadık. Gazze mitinginde hilafet çağrısı, Meclis’te güneydoğu Anadolu’da Kürtlere özerklik ve Abdullah Öcalan’a af çağrıları yapıldığı bir ortamda iktidar ve muhalefet ile komisyonun ortak İsveç kararı hiç de şaşırtmadı. Hem iktidar hem de muhalefetin ortak noktası herhalde Stockholm sendromuna sahip olmalarıdır."

‘2024 ÇOK AMA ÇOK ZOR GEÇECEK’

"Özetle NATO'nun ve Türkiye'nin jeopolitik teorilerinde birbirini destekleyecek hiçbir ortak çıkar alanı yoktur. Aksine NATO Türkiye'nin İran ve Rusya ile çatışmasını teşvik eder ve İsrail'in her koşulda desteklenmesini ister. Dolayısıyla bu koşullarda Türkiye'nin ‘NATO bizim her şeyimizdir, bu ittifaka tamamıyla bağlıyız’ demesi Türkiye'nin kendini bile bile yaralamasına izin vermesidir. PKK destekçisi bir devlete hiç bir şey almadan destek vermesi demektir. Kaldı ki F16 veya Eurofighter uçakları  karşılığında bu pazarlığın yapılması da anlaşılmazdır. Yarın Türkiye eğer kendi jeopolitik çıkarlarını savunacaksa bu savunmayı batıya karşı yapacaktır. Diyelim ki Ege'de karasuları yüzünden Yunanistan ile bir çatışma çıktı, ABD veya Eurofighter sahibi AB ülkelerinin bu uçakların yedek parça ve mühimmatlarını bize göndereceklerini beklemek boş bir hayal  olacaktır. Türkiye 2020 yılında Doğu Akdeniz'de kıta sahanlığı içinde sismik araştırma yapıyor diye MTA ve TPAO’nun genel müdürlerine  yaptırım kararı veren bir batı ile karşı karşıyayız. O yüzden Türkiye İsveç’in NATO üyeliğine onay vererek kısa dönemde F16 veya Eurofighter alabilir. Ancak yarın en küçük milli bir davada karşımıza 1964 Johnson mektubundan daha ağır yaptırımlar çıkacaktır. Dolayısı ile 2024 çok ama çok zor geçecektir.”

EKONOMİK BİR SOĞUK SAVAŞ

Eski Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Başkan Yardımcısı Yazar Uluç Gürkan, ABD’nin İsveç ve Finlandiya’nın bin katı teröre destek verdiğini vurguladı. NATO’nun genişlemesinin yaratacağı etkiyle gelecekte ekonomik temele oturan bir soğuk savaş beklediğini belirten Gürkan şunları söyledi:

“NATO’nun Rusya ile olan sınırları uzadı. Rusya hiç kuşkusuz bu konuda olayın Ukrayna’yı da kapsamaması için savaşı Donbass bölgesinde bitirecek orayı almış olarak. Onun ötesinde çok fazla önlem almasına gerek yok. Çünkü Rusya’nın güney sınırında Türkiye savunma riski artmış olması ABD tarafından özellikle hava gücü F35 ve F16 verilmiyor. 

Bu açıdan NATO’nun Türkiye ile bağlantılı kanadı son derece zayıf bir durumda. Türkiye zaten temelde onların teröre destek ve sahiplenmesi gibi gerekçelere bağladı. Bu son derece yanlış ve eksik bir olguydu. Çünkü onların desteğinin bin katını ABD yapıyor. Bunu ortaya koyması lazımdı. İkincisi İsveç ve Finlandiya için kabul koşulu Türkiye’nin artan savunma riskinin karşılanması olmalıydı. Bunu karşılığı olmadan yapmak gerçekten göbek bağı ile ABD’ye bağlıysa böyle sıkıntılarla karşı karşıya kalacağız.

Benim beklentim ekonomik temele oturan soğuk savaş. Nihai olarak neoliberal küresel kapitalizm can çekişiyor. Kaderini popülist liderlerin yükselişine bağlamış durumda. Uzun vadede neoliberal küresel kapitalist dışında kalan yapıların kazanacağı kanısındayım.”





Haber Kaynağı : Melik Çelik

Cem gürdeniz Finlandiya NATO Stockholm Sendromu TBMM Genel Kurulu İsveç