Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
34,9385
Dolar
Arrow
32,5064
İngiliz Sterlini
Arrow
40,8451
Altın
Arrow
2441,0000
BIST
Arrow
10.087

Venezuela’da buğday üretme hayali de boşa çıktı

Son 10 yılda Sudan, Nijer ve Venezuela’da tarımsal üretim yapmak için çalışmalar yapan Türkiye hiçbirinde başarılı olamadı. İktisatçı ve Maliyeci Prof. Dr. Duran Bülbül konuya ilişkin görüşlerini 12punto.com.tr için değerlendirdi.

Venezuela’da buğday üretme hayali de boşa çıktı

Türkiye’nin yurtdışında tarımsal üretim yapmak istediği ülkelerden biri de Venezuela oldu. Türkiye ile Venezuela arasında tarihte görülmemiş yakın ilişkilerin yaşandığı son yıllarda bu yakınlık tarım alanına da taşınmak istendi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2018 yılında bu ülkeyi ziyareti, pandemi döneminde yapılan sağlık yardımları, Haziran 2022’de Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro’nun Türkiye ziyareti ile çok sayıda anlaşma imzalandı. Venezuela’da tarımsal üretim fikri de bu görüşmelerde gündeme geldi. Daha önce bu ülkeden peynir ithalatı da gündeme getirilmiş ancak ithal edilecek peynir olmadığı görülmüştü.

Dönemin Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kirişci 2022 Temmuz ayında resmi ziyaret için Venezuela’ya gitti. Bu gezide buğday üretiminden hiç söz edilmedi. Buğday yerine soya başta olmak üzere yem hammaddeleri üretimi konusunda yatırım yapılabileceği ifade edildi. Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro tarafından da kabul edilen Kirişci, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Devlet Başkanı Maduro’nun ortaya koyduğu iradenin, bakanlar tarafından da desteklenmesi sonrası, özel sektörün devrede olmasının iki ülke ilişkilerinin geleceği açısından hayati önem taşıdığını bildirdi. Çok güzel müjdeler vereceklerini söyledi. Fakat, bu müjdeler verilemeden Venezuela’da tarımsal üretim hayali de sona erdi.

İktisatçı ve Maliyeci Prof. Dr. Duran Bülbül konuya ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:

Türk tarımına Venezuela'da çözüm aramak; başta ülkemize olmak üzere bu milletin efendisi ve babası olan Türk çiftçisine, tarımına ihanet oldu. 2002 yılında tarım arazileri 41 milyon hektardı, şu anda 35 milyon hektar.

Türkiye 2002 yılında  ihracat fazlası verirken bugün her ürünü ithal eden ülke håline gelmiştir ve bir hayvancılık ve tarım ülkesi olan bu ülke artık buğday ve hatta fındık bile ithal ediyor. Pirincinden, buğdayından, ayçiçeğinden hatta ilginçtir ki mandalina ve portakal bile ithal eder hale gelmiş bir ülke ile karşı karşıyayız ki, çok sık konuşulan artık samanı söyleme bile gereği duymuyorum. Buradaki en temel sorunlardan birisi Türk tarımının nereden nereye geldiği. Türk tarımı bilinçli olarak batırılmıştır. Batırılmasının en büyük nedeni siyasi bir tercihtir. Türkiye'nin bir tarım ülkesi olmasına rağmen  her türlü konuda olduğu gibi tarımda da dışa bağımlı hale getirilmiştir.  Buradaki en temel soru şudur, Türkiye'nin yaklaşık olarak tarım arazilerine bakacak olursak türkiye'deki tarım arazisi yaklaşık olarak 2002 yılında 41 milyon hektardı, şu an ise 35 milyon hektara düşmüş durumda. Yaklaşık olarak 41 milyon hektardan 6 milyon hektar arazinin artık ekilmediği ve tarım dışı bırakıldığı bir gerçek. Aslında buradaki an temel sorun 20 yılda Hollanda'nın 7 kat büyüklüğündeki tarım arazileri siyasi iktidar tarafından yok edildi. Tarım dışı bırakıldı ve çoğunluğu da bir kısmı da özelleştirildi.

Konuta açılan arazilerin yıkılması sonucu nasıl bir bedelle karşılaştığımızı bir yıl önce zaten son yaşanan depremde görmüştük. Aslında temel sorun şu, siyasi iktidar tarımı dışa bağımlı hale getirerek sömürgeleştirmek istiyor.

Artık bağımsız karar veremeyen bir ülke haline geldik ki bugün biliyorsunuz ki şeker fabrikaları kapanmış durumda, özelleştirilmiş durumda. Bu da bilinçli bir tercih idi. Burda da dikkat edilmesi gereken en temel nokta şu, Türk tarımında derhal yeniden  Mustafa Kemal Atatürk'ün tarım politikalarına dönülmesi gerekiyor. Atatürk, sadece 15 yılda Türkiye'yi dünyada tarım ürünleri ihraç ederek sanayi tesisleri kuran örnek bir ülke  ve tarımda dünyayla rekabet eden bir ülke haline getirmişti. Maalesef özellikle 1950 Demokrat Parti iktidarı, daha sonra 12 Eylül faşist diktatörlüğü ve daha sonra 1983'te iktidara gelen Anavatan Partisi ve 2002 yılında iktidara gene AKP bilinçli bir şekilde türk tarımını dışa bağımlı hale getirdiler ve tarım ülkesi olmaktan ülkemizi çıkarttılar.

Siyasi iktidar üretimin yerine daha çok kiralamaları seviyor. Devlet hastaneleri kiralık, taşıtlar kiralık, yollar kiralık, köprüler kiralık, denizler kiralık, kıyılar kiralık, plajlar kiralık, kamu arazileri kiralık kamunun kullandığı binalar kiralık, işte bunun temel mantığı şudur; Nerede kiralama varsa orada rant var ve siyasi iktidar var.

İktisatçı ve Maliyeci Prof. Dr. Duran Bülbül bu durumu kendi sosyal medyası üzerinden eleştirdi.

Bülbül'ün sözleri şu şekilde:

Türk tarımına Venezuella’da çözüm arayan iktidarın Venezuella macerası 15 ay sonra  hüsranla sonuçlandı. Venezuella'da kurulan şirket için ne kadar harcama yapıldı. Bu kamu zararında kimler sorumlu? “5018 Sayılı KMYKK’nun  Mali Saydamlık” maddesi gereği halka hesap hesap verilmeli.

 


Haber Kaynağı : 12punto

Türkiye Türkiye Cumhuriyeti Venezuela