Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
34,9385
Dolar
Arrow
32,5064
İngiliz Sterlini
Arrow
40,8451
Altın
Arrow
2441,0000
BIST
Arrow
10.087

TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Alpay Azap: Bakan Koca’yı maalesef o para sayan hareketiyle hatırlayacağız

Sağlık Bakanı değişti değişmesine ama gelen ayrı, giden ayrı konuşulmaya devam ediyor. 

Türkiye’nin en büyük tabip odaları görevden ayrılan eski bakan için “Fahrettin Koca dönemi” değerlendirmelerini madde madde sıralıyor, hatta karnesini açıklıyorlar. 

Doktorlar ve meslek örgütleri, eski sağlık bakanı Fahrettin Koca’nın ardından sağlık çalışanları açısından aslında nasıl bir dönem geçirildiğini açıkça ortaya koyuyorlar. Öte yandan var olan sorunların bu değişiklikle giderilemeyeceği de aşikar. Meslek örgütleri, sadece bakanın değişmesinin yeterli olmayacağını, sağlık sisteminin de değişmesi gerektiğini vurguluyor. 

Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) geçtiğimiz günlerde yapılan seçimleri sonrasında yeni göreve başlayan Merkez Konseyin başındaki isim Prof. Dr. Alpay Azap’ın sağlık bakanlığındaki değişikliğe yönelik değerlendirmesini merak ediyorum. En önemli cümlelerinden biri, “Bakan Koca’yı maalesef o para sayan hareketiyle hatırlayacağız” oldu. 

Fahrettin Koca, devir teslim törenindeki veda konuşmasında 6 yıllık dönemini anlatırken şehir hastanelerinden sağlık çalışanlarına yönelik şiddete kadar birçok başlıktaki icraatlarını sıralayıp yaptıkları iyileştirmelerden bahsetmiş, hatta “Sağlıkta şiddet sorununu önemli oranda çözdük” demişti. Oysa hekimlerin cephesinden görünenler pek de Koca’nın beyan ettiği gibi değil. 

Eski bakan Fahrettin Koca’nın konuşmasında en çok neye itiraz ettiğini sorduğum Prof. Dr. Alpay Azap, “Kendisi sağlıkta şiddetin azaldığını söyledi. İçimden en çok ona itiraz etmek geldi. Daha iki gün önce Erzurum’da son sınıf öğrencisi bir arkadaşımıza ve güvenlik görevlisine bıçaklı saldırı oldu. Bakanın döneminde hayat kaybıyla sonuçlanan saldırılar yaşandı” dedi. 

Şiddet bildiriminin azalmasının şiddetin azaldığı anlamına gelmediğini söyleyen Prof. Dr. Alpay Azap’a göre sağlık çalışanları artık “beyaz kod verilse de verilmese de bir şey değişmiyor” noktasına geldi. Şiddetin azaldığına dair bir gözlem ve bilgiye sahip olmadıkları gibi aksine her gün bu sorunla yüzleştiklerini belirten Prof. Dr. Azap şunları söyledi: 

“Sahada çalışan hekimler olarak görüyoruz ve çok sayıda hekim arkadaşımızla da iletişim içindeyiz. Maalesef böyle bir durum var ve her gün bir yenisi ekleniyor. Şiddet olaylarının azaldığını ve buna yönelik yeterli önlem alındığını düşünmüyorum. Aslında alınacak pek çok önlem var. Bununla ilgili TTB de meslek sendikaları çok sayıda öneri getirdi. Ne yazık ki bunlar uygulanmadığı için hastalar ve hekimler karşı karşıya geliyor. Aslında ikisi de sağlık sisteminden zarar gören, muzdarip olan gruplar. Ama asıl sorumlu aradan çekiliyor ve bu sağlık sistemini dayatan iktidar nedeniyle hastalar hekimleri suçluyor. En çok itiraz ettiğim noktalardan biri de bu.” 

ŞEHİR HASTANELERİ PROJESİNİ DURDURABİLİRDİ!

Fahrettin Koca’nın şehir hastanelerinin bütçeye yük olmasını önlediğine dair verdiği bilgiye de karşı çıkan Prof. Dr. Alpay Azap, en baştan beri itiraz ettikleri şehir hastanelerinde yaşanan sorunları şöyle anlattı:  

“Bakan Koca sağlıkta dönüşüm programını devam ettirdi ama istese şehir hastaneleri projesini durdurabilirdi. Yeni hastaneleri açmayabilirdi. Şehirlerin içinde son derece verimli olan hastanelerin altyapı eksiklikleri giderilip, yenileme çalışmaları yapılarak bu iş çözülürdü. Ama şu an şehir hastaneleri hem ekonominin sırtına büyük bir kambur oldu, hem de sağlık sisteminin altından kalkamayacağı kadar büyük bir sorun haline geldi. 

Şehir hastaneleri o kadar devasa merkezler ki yönetilmeleri çok zor. Bir hastanenin ideali 300 - 600 yataklı, maksimum 900 yataklı olması gerekir. 4 bin yataklı hastane kulağa hoş geliyor, göze de kocaman etkili görünüyor belki ama o hastanelerde her şey ayrı bir sorun. Hastayı bir yerden bir yere götürmek, konsültasyon yapacak hekimin bir başka bölüme gitmesi, temizliği, ısıtması vb hepsi sorun. Zamanı bu kadar kıymetli olan doktor hastane içinde 10-15 dakika yürüyorsa hastaya ne kadar zaman ayıracak? Günde kaç hastayı konsülte edecek? 

Bunların olacağı çok belliydi ve o yüzden baştan beri itiraz edildi. Maalesef bilimsel itirazlar dinlenmedi. Sonuçta da bu problemlerle karşı karşıya kaldık. Bu problem nasıl aşılır? O da zor bir soru…”

HASTALAR DA DOKTORLAR DA MUTSUZ 

Verilen sağlık hizmetinden hastaların da doktorların da memnun olmadığını ifade eden Prof. Dr. Alpay Azap, bunun nedenleri hakkında şu bilgileri paylaştı: 

“Başlarda koskoca şehir hastaneleri 5 yıldızlı otel gibi görüldü. Hastalar açısından söylersek; doktora ulaşabiliyor olmak, uzman doktorun sürekli kendilerine bakıyor olması onlara iyi geliyordu. Ama doktora ulaşmak demek iyi bir sağlık hizmeti almak anlamına gelmiyor. Sonuçta hastayı değerlendirmek için doktorlara çok kısıtlı bir zaman veriliyor. O kısıtlı zaman içinde konunun en uzmanı olsanız dahi, yıllarınızı bu alana ayırmış olsanız bile kısa sürede hastanın derdini anlayıp, tanı koyup tedaviyi planlamak çok çok zor. 

Tıpta anamnez dediğimiz hasta öyküsünü doğru ve tam almak, teşhis koyabilmek için çok önemlidir. Önce hasta muayene edilir sonra laboratuvar tetkikleri istenir. Ama şimdi doktorun vakti yetmiyor ve acilen laboratuvar testlerine yönlendiriyoruz. Test sonuçları gelince de hızlıca bakıp tanı koyup tedavi etmeye çalışıyorsunuz ki bu hiç uygun bir yöntem değil. Çünkü laboratuvar testleri şaşabilir. O nedenle asıl olan hastanın anlattıkları ve bizlerin muayene sırasında elde ettiğimiz bulgulardır. Ancak son yıllarda bunu yapmaya fırsat tanımayacak kadar çok hastaya bakılması isteniyor. 

Öyle olunca da hastalar dertlerine çare bulamıyor, doktor doktor geziyor. Doktora başvuru sayısının çok artmasının sebebi budur. Hasta başka bir doktora hatta başka bir branşa başvuruyor. Bu nedenle hem poliklinikte, hem de acil servislerde başvuru sayıları son yıllarda inanılmaz arttı. Bununla övünülüyor ama övünülecek bir şey değil ki... Bir ülke nüfusunun iki katı insan nasıl bir yılda acil servise başvurur? İnanılmaz bir durum. Çok hasta bir toplumuz demektir bu. Ya da bir şeyi yanlış yapıyoruz demektir. 

Kısacası bu durum sağlığın sayılar üzerinden yönetilmeye çalışılmasıdır. Yapılan işin niteliği, kalitesi değil de sayısına bakılması ve bunun ödüllendirilmesi karşılığında kaçınılmaz olarak bunu getirir.”

GEMİYİ KARAYA OTURTTU!

Ankara Tabip Odası’nın önceki gün yaptığı basın açıklamasında da “Sayın Koca dönemini iyi anmak isterdik ancak gerek göreve geliş süreci, gerekse görev süresi boyunca sağlık sistemimizdeki yapısal sorunları çözmekten yana bir anlayış yerine, yeni sorunlara yol açan politikalarda ısrarcı olmuştur. 

Türkiye’nin en büyük zincir hastanelerinden birinin yönetim kurulunda yer alan Sayın Koca, kamusal sağlık sisteminin dümenine geçirilmiştir. Ne yazık ki, gemi karaya oturmuştur!

Sağlık hizmetlerini piyasalaştırıp, sağlık sisteminde enkaz yaratarak görevinden ayrılan Sayın Koca’nın bakanlık dönemini ne yazık ki iyi bilmezdik!” denildi. 

Ankara Tabip Odası’nın açıklamasındaki önemli hatırlatmalar şöyle sıralandı: 

-Sayın Koca, ülkemizi ve hekimlik camiasını sarsan COVID-19 Pandemisinden 6 Şubat depremlerine, sağlık alanında krizlerin yoğunlaştığı günlerde mesleki birikim ve deneyimiyle görev almak isteyen TTB ve Tabip Odalarının uyarılarını dinlememiş, bizlerle görüşmekten kaçınmıştır.

- Hekim, hemşire, ebe, teknisyen, paramedik, hastane işçisi, 522 sağlık çalışanını COVID-19 sebebiyle yitirmişken, TTB ve Tabip Odalarının ısrarla sürdürdüğü “COVID-19 illiyet bağı aranmaksızın meslek hastalığı sayılmalıdır” mücadelesine kayıtsız kalmıştır.

- COVID-19 Pandemisiyle mücadelede doğru ve şeffaf veri akışını gerçekleştir(e)memiştir. Şahsi sosyal medya hesaplarından yaptığı vaka ve vefat sayıları ile aylık değerlendirmeler yaptığı basın açıklamalarında paylaştığı sayılar birbiriyle çelişmiştir. Söz konusu çelişkiler infodemiyi kuvvetlendirerek, aşı ve bilim karşıtı propagandaları kolaylaştırdı.

-Sağlıkta şiddet karşısında pasifist bir performans sergiledi. Şiddetle ilgili Beyaz Kod verilerini ya paylaşmadı ya da gecikmeli ve eksik duyurdu. Beyaz Kod sistemi kurulduğundan bu yana 121 bini geçen fiziksel ve sözlü şiddet bildirimi karşısında etkili politikalar oluşturamadı. İşyerlerimiz güvenliksiz ve korunaksız hale geldi.

-Sayın Koca’nın bakanlık döneminde meslektaşlarımız Dr. Fikret Hacıosman (2018) ve Dr. Ekrem Karakaya’yı (2022) sağlıkta şiddet sonucu kaybettik. On binlerce meslektaşımız ise küfür, hakaret, tehdit, aşağılama, darp ve silahlı saldırıya maruz kaldı.

-Asistan hekimlerin ağır iş yükü, çalışma koşulları, eğitim ve nöbet sorunlarına ilgisiz kaldı. Asistan Rümeysa Berrin Şen (2021) nöbet ertesi izni olmadığı için yoğun mesaiden sonra evine dönerken trafik kazasında hayatını kaybetmişti. Ne yazık ki genç meslektaşımız yaşamını yitirdikten sonra, asistan hekimlerin kararlı mücadelesi sonucu nöbet ertesi izin hakkını elde edebildik. Ancak mobbing, uzun çalışma saatleri ve sağlıkta şiddet gibi hekimleri ve sağlık çalışanlarını ölüme sürükleyen çalışma koşulları devam etmekte.

- Açlık sınırının altında maaşla geçinmek zorunda kalan emekli hekimlerin durumunun iyileştirilmesi hususunda hiçbir yapıcı adım atmamış, kamusal otoritesini kullanmamıştır.

- Şehir Hastaneleri için devlet hastanelerinin kapatılmasına ses çıkarmazken, kurucusu olduğu Medipol Hastanesi’ni destek kapsamına dâhil ederek 4 yılda 5.9 milyon liralık teşvik almasını sağladı. Ayrıca Medipol Hastanesi, 18 Nisan 2023’te toplam 4 milyar 834 milyon 799 bin TL yatırım teşviki aldı. 

- Başka konularda kullanmadığı kamusal nüfuzunu kendi hastanesi için kullandı. 2019’da Ankara Medipol Üniversitesi’ne 50 bin metrekarelik Ankara Tren Garı alanını tahsis ettirdi. 

- İkinci ve üçüncü basamak özel hastanelerin pazar payını ve kar oranlarını artırması amacıyla koruyucu sağlık hizmetlerini ikinci plana itti. 

- Aile hekimleri ve aile sağlığı merkezi çalışanlarının taleplerini uzaktan izlemekle yetindi. Haftalardır vergide adalet talebiyle alanlarda olan aile hekimlerini görmemekte ısrarcı oldu.

- Hem sağlık hizmeti organizasyon yapısında sorunlara yol açan, hem de kamu bütçesinde kara deliğe neden olan Şehir Hastaneleri projelerini durdurmayıp, devam ettirdi. Şehir Hastanelerinin 2024 yılında kamuya toplam maliyeti 83 milyar 697 milyon TL’yi bulacak.

- Hekimlik mesleğinin onurunu ve meslektaşlarının haklarını savunması gerekirken, “Giderlerse Gitsinler” sözü karşısında sessiz kaldı. 2023’te 3 bini aşkın hekimin İyi Hal Belgesi aldığı, genç meslektaşlarımızın açısından geleceksizlik duygusunun yaygınlaştığı bir dönemde, Sayın Koca, para sayma hareketiyle hekimleri paragöz olarak itibarsızlaştırmaya kalktı.

-Dünya Sağlık Örgütü’nün nitelikli bir muayene için öngördüğü 20 dakikalık muayene süresi yerine, 5 dakika ve altında hasta bakmayı dayatan bir sistemin temellerini atarak görevinden ayrıldı.

İSTANBUL TABİP ODASI KOCA’NIN KARNESİNİ HAZIRLADI: ZAYIF

İstanbul Tabip Odası ise dün X adresinden Fahrettin Koca’nın bakanlık karnesini paylaştı. “Sabık Bakan sınıfta kaldı” denilerek karnedeki tüm notlar ZAYIF olarak verildi.  

* Sağlık çalışanlarına yönelik şiddete karşı etkili önlemler: ZAYIF 

* Genç hekimlerin yurt dışına göç etmeyeceği bir ortamı yaratmak: ZAYIF

* Cerrahi branşlar başta olmak üzere bazı uzmanlık branşlarının tercih edilmemesinin nedenlerini ortadan kaldırmak: ZAYIF

* HPV aşısının ücretsiz olmasını sağlamak: ZAYIF 

* Pandemi döneminde şeffaf bir yönetim göstermek: ZAYIF

* Deprem bölgelerinde nitelikli sağlık hizmetleri sunmak ve planlamak: ZAYIF 

* Acil servisleri yalnızca acil hastaların başvurabileceği şekilde düzenlemek: ZAYIF 

* Koruyucu sağlık hizmetlerine önem vermek ve aşı ile önlenebilecek hastalıkları engellemek: ZAYIF

* Muayenehane hekimlerinin özel hastanelerde işlem yapmasını kısıtlayarak, özel hastane patronuna bağlı çalışmak zorunda bırakılmalarını önlemek: ZAYIF

* Hastaların randevularını kabul edilebilir bir zaman diliminde alabilmesi ve muayene sürelerinin önerilen sürelerde olmasını sağlamak: ZAYIF