Hablemitoğlu suikastı davasında sona gelindi... Savcı suçlandı ve çekilmesi İstendi...
Karanlık bir suikastla hayattan koparılan Türkiye'nin aydınlarından Necip Hablemitoğlu davasında sona gelindi. Necip Hablemitoğlu suikastı davasında savcı, esas hakkındaki mütalaasını hazırlamak üzere dosyayı aldı. Hablemitoğlu Ailesi'nin avukatı, Migros’ta görülen üç şüpheli hakkında verilen takipsizlik kararına tepki gösterdi. Sanık avukatları da savcının davadan çekilmesini talep etti. Mahkeme, bu talepleri reddederek duruşmayı 20-24 Ekim’e erteledi.

Soruşturma süreciyle birlikte yaklaşık 5 yıldır devam eden Necip Hablemitoğlu suikastı davasında sona gelindi. Mahkemenin aldığı kimi ara kararlar yerine getirilmemişken İddianame ve duruşma savcısı, esas hakkında mütalaasını sunmak için dosyanın kendisine tevdiini istedi.
Mahkeme de bu talebi kabul etti. Savcı’nın, suikast günü Hablemitoğlu’nu Migros’ta takip ettiği düşünülen üç şüpheliyle ilgili araştırma sonucunda kovuşturmaya yer yok kararı (KYOK) vermesine Hablemitoğlu Ailesi’nin avukatı Ersan Barkın, “Bu şüpheli kişiler konusunda sadece kredi kartı üzerinden gidilerek sonuç alamazsınız. Kimse aptal değil. Devletin imkânlarıyla bu kişileri bulamıyorsak, verilecek karar önemli bir eksiklikle sonuçlanacaktır.” sözleriyle tepki gösterirken, sanık avukatları da Savcı Zafer Ergün’ü ağır ifadelerle eleştirip kendisinin davadan çekilmesini istedi. Mahkeme, davanın tek tutuklu sanığı Nuri Gökhan Bozkır’ın tutukluluk halinin devamına karar verdi.
Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın bugünkü celsesinde tutuksuz sanıklar Levent Göktaş, Tarkan Mumcuoğlu, Fikret Emek, Mehmet Narin ve Aydın Köstem duruşma salonunda hazır bulunurken, davanın tek tutukluğu sanığı Nuri Gökhan Bozkır ile başka davadan hükümlü Enver Altaylı Sincan Cezaevi’nden SEGBİS bağlantısıyla katıldı.
Mahkeme Başkanı’nın, dosyaya gelen evrakları okumasından sonra söz alan Hablemitoğlu Ailesi’nin avukatı Ersan Barkın, Migros’taki şüpheli üç kişi hakkında verilen kovuşturmaya yer yok kararını eleştirirken, siyasi suikast davalarında tüm sorumluların nadiren ortaya çıkarıldığını ve devlet aygıtının bazı yetkililerinin sadece dava açılmasından yana olduğunu vurgulayıp şunları söyledi:
“Cumhuriyet Savcısını suçluyor değilim, tahkikat yapmış, ama bu şüpheli kişiler konusunda sadece kredi kartı üzerinden gidilerek sonuç alamazsınız. Kimse aptal değil? Migros güvenlik kameralarını defalarca inceledik. İlgili şüphelilerin market kasasında geçirdiği süreden, kredi kartıyla alışveriş yapmadıkları görülüyor. Çıplak gözle gördüğümüz kişileri istihbarat faaliyetleri veya terörle mücadele imkânları ile bulamıyorsak, verilecek karar önemli bir eksiklikle sonuçlanacaktır. Kararın toplum vicdanında karşılık bulması için bu üç kişinin saptanması gerekiyor. Ama bu KYOK büyük bir belirsizlik yaratacak. Türkiye Cumhuriyeti Devleti buna izin vermemelidir. ‘Tuğlayı çekersek duvarın altında kalırız’ sözü, siyasi suikastların sonuçsuz kalmasının en somut halidir. Salonda hâlâ bir devlet ajanı, bu davayı takip eden birileri varsa bu belirsizliği ortaya koymak için birkaç adım kaldı. Bu belirsizliklerin ortadan kaldırılıp dosyanın tamamlanmasını istiyoruz.”
Av. Barkın’dan sonra Savcı Zafer Ergün, yargılamada gelinen aşama itibarıyla kovuşturmanın genişletilmesi taleplerinin olmadığını bildirerek, esas hakkında mütalaanın hazırlanması için dosyanın Savcılığa tevdii edilmesini, ayrıca Nuri Gökhan Bozkır’ın tutukluluk halinin, diğer sanıkların ise adli kontrol tedbirlerinin devamına karar verilmesini istedi.
Savcı’nın mütalaasına karşı beyanları sorulan sanıklardan Levent Göktaş, Av. Ersan Barkın’ın görüşlerine katıldığını belirterek, “Bir hukukçu olarak söylüyorum; Savcı, KYOK vermemeli, dosya açık bırakılmalı veya tahkikat sürdürülmeli. Bu üç şüpheli bulunmalı.” dedi. Göktaş, Tarkan Mumcuoğlu’nun Kazakistan’da bulunduğu 17 Kasım 2002-19 Mayıs 2003 dönemine ilişkin görev sonuç raporunun Genelkurmay Harekât Başkanlığı Özel Kuvvetler Komutanlığı’ndan istenmesini talep ederken de, bu raporda yer alan ceridelerde günlük ve saatlik ne yapıldığının yazdığını belirtti.
“SAVCININ TUTUKLULUĞUMUN DEVAMINI İSTEMESİ ŞEREFTİR”
Sanıklardan Aydın Köstem, 2 yıldır elektronik kelepçe uygulanan tek sanığın kendisi olduğunu hatırlatıp bu cezalandırmanın sona erdirilmesini isterken, Nuri Gökhan Bozkır şöyle konuştu:
“Merhum Necip Hablemitoğlu’nu takip etmekle suçlanan, en az ceza istenen ama tutuklu olan bir tek benim. Yatarımın bittiği bir davanın tutuklusuyum. Kaldı ki, takip ettiğime dair hiçbir delil yok. Zamansal, mekânsal hiçbir birlikteliğim olmayan bir kişiyi nasıl takip edebilirim? Diyecek çok şey var da dilim varmıyor. FETÖ’de kesin Bylock’u, Bank Asya hesabı olanı soruşturma aşamasında tahliye eden savcının benim tutukluluğumu istemesi şereftir.”
Sanık Tarkan Mumcuoğlu herhangi bir beyanda bulunmazken avukatı Eren Turan, Savcı Zafer Ergün’e şu eleştirileri yöneltti:
“KYOK kararı malumun ilânı ve beklediğimiz bir karardı. Zaten dışarıdaki şüphelilerle ilgili daha önceki suç duyurusunda da bir araştırma yapmaya dahi gerek görmeden alelacele KYOK vermişti. İkincisinde bir zahmet yaptığı araştırmada kredi kartları üzerinden gitmiş ve sonuca varmış. Böyle bir soruşturmada takipsizlik verilemez, faili meçhul veya bir başka büroya gönderilmesi gerekir. İddianamenin en büyük dayanağı Tarkan Mumcuoğlu’nun KKTC’den araması idi. Bunun uluslararası çağrı aktarma sisteminden kaynaklandığını ortaya koyduk. Bunun üzerine Mahkeme, söz konusu çağrı numarasının tespiti için KKTC’ye yazı yazdı. Bunun cevabı henüz gelmemişken, hiçbir gerekçe göstermeden bu kayıtların getirtilmesinden vazgeçemez. Neden vazgeçtiğini izah etmek zorunda. Kendi delilinden vazgeçiyor, bunun gerekçesini de açıklamıyor. Şimdi çağrı aktarmasının esasa etkisi yok mu diyeceksiniz? Öyleyse niye bu delillerle suçladınız, şimdi niye vazgeçiyorsunuz? Netleştirilmiş görüntüler dahil dosyada olduğu halde Savcı, biz görüntüleri ortaya çıkarana kadar bunları yok saydı, şüpheliler hakkında hiçbir araştırma yapmadı. 25 yıl önceki banka kredi kayıtlarının saklandığına inanmamızı mı istiyorsunuz? Bu şüpheliler ÖKK’ya soruluyor da Emniyet’e neden sorulmuyor. Tespit edilen kişileri savcılık araştırmıyorsa, mahkeme araştırsın. Ankara Emniyet’e yazı yazılıp o dönem görevde olan polisler arasında bunların olup olmadığı sorulsun. Bu fotoğrafları tanıklara neden göstermediniz? Teşhis ederler ve buradaki sanıklar suçsuz çıkar diye mi korkuyorsunuz? Savcılık yangından mal kaçırırcasına takipsizlik kararı veriyor. Demek ki, kafasına göre dosya hazırlıyor. Savcı mütalaasını da kamu adına değil, kendi iddianamesini savunmak için verecektir.”
Mumcuoğlu’nun diğer avukatı Enes Taner de şunları kaydetti:
“KYOK kararı şüphelilerin kimlikleri tespit edilemediği için mi, suça karışmadıkları tespit edildiği için mi verildi? Kimlikleri tespit edilemediyse KYOK verilemez. Suça karışmadıkları tespit edildiyse de takip eylemi sabit olduğundan bu kararı nasıl verdiğini merak ediyoruz.”
“SUİKASTIN AYDINLANMASININ ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK ENGEL”
Levent Göktaş’ın avukatı Ali Soykan ise mevzuatımızda savcının reddi veya çekilmesine ilişkin bir düzenleme olmadığını, bunun da “savcının kamu adına görev yaptığının” düşünülmesinden kaynaklandığını anlattıktan sonra Savcı Zafer Ergün’ün, HSK’nın kabul ettiği Budapeşte İlkeleri’nin tamamını çiğnediğini, bu nedenle davadan çekilmesini veya bu taleplerinin HSK’ya bildirilmesini istedi. Av. Soykan, şöyle devam etti:
“Bu suikastın aydınlanmasının önündeki en büyük engel Savcı Zafer Ergün’dür. Yargılamanın başından beri davanın mağduru gibi hareket etti. Delilleri sakladı veya yok etti. Sanıkları tehdit etmekten çekinmedi. Adli emanetten delilleri alıp mührünü kırarak inceledi. Bu, kriminal bir olaydır. Bize değil, mahkemeye karşı gerçek dışı beyanda bulunan Zafer Ergün’dür. Onun yüzünden dava şaka gibi bir hale geldi. Ama hâlâ sizin sağınızda oturuyor. Süre istemesine gerek yok. Nasıl bir mütalaa vereceği belli.”
Sanıklardan Enver Altaylı, Ersan Barkın ve diğer avukatların taleplerine katıldığını belirtmekle yetindi.
Nuri Gökhan Bozkır’ın avukatı Hacer Ural ise; “364 sayfalık iddianame gazeteci Zihni Çakır’ın beyanlarına dayandırıldı. Zihni Çakır kim? Ondan sonra Abdurrahman Şimşek sahneye çıktı. Nuri Gökhan Bozkır’la 2 yıl sakladığı bir röportaj yaptı. İddianame gazeteciler üzerine kuruldu, etkin bir soruşturma yapılmadı. Adli kontrolü ihlalden en uzun süre tutuklu kalan Nuri Gökhan Bozkır’dır. Tutukluluk halinin devamı kararında ‘kuvvetli suç şüphesi’ demeyin, tutuklanmasının maddi gerekçelerin yazın. Mahkeme iki kez failleri dışarıda ararken, herhalde ‘her ihtimale karşı elimde bunlar var’ diye ceza verilmek isteniyor.” dedi.
“SAVCI GÜZ KARARNAMESİYLE GİTMEDEN ÖNCE”
Son olarak Bozkır’ın diğer avukatı Emrah Yücel beyanda bulunup şunları anlattı:
“Kötü bir film bir film senaryosu, kötü bir roman metni gibi olan bu iddianame merhum Hablemitoğlu’na en büyük saygısızlıktır. Cumhuriyet tarihinin en ilginç yargılaması söz konusu. Gazetecilerin adli kolluk olarak kullanıldığını ilk kez gördük. Nuri Gökhan Bozkır Sincan’da, ama hiçbir resmi belgede Türkiye’de gözükmüyor. Tabutla getirildiğini, işkence gördüğünü söyledi. Bunlara yalan denmesi için devletin İnterpol girişini; hangi uçakla, kaçta geldiğini ispatlaması lâzım. Emniyet’e teslim edilmeden önce 25 gün nerede tutuldu? Ukrayna’ya başka davada yargılanmayacağı teminatı verildiği halde Savcı, Urfa’daki soğan TIR’ları davasında ‘Hayır, verilmedi.’ dedi. Savcı’nın yalan beyanda bulunma suçunu işlediği sabittir. Bu iddianameye mahkemenin savcısı 4 gün dayanabildi. Beşinci gün davaya Zafer Ergün girmeye başladı. Savcı’nın acelesi ne? Güz kararnamesi gelmeden iddianamesi doğrultusunda mütalaa mı vermek istiyor? Artık söylenecek bir şey kalmamıştır.”
Beyanların tamamlanmasından sonra verilen aranın ardından Mahkeme Başkanı, Nuri Gökhan Bozkır’ın tutukluluk halinin, diğer sanıkların adli kontrol tedbirlerinin devamına, uluslararası çağrı sistemiyle ilgili KKTC’ye yazılan yazının cevabının sorulmasına, davanın firari sanıkları Mustafa Özcan ve Serhat Ilıcak’ın dosyalarının ayrılmasına, Savcı’nın çekilmesi başta olmak üzere sanıklar ile avukatlarının tüm taleplerinin reddine ve dosyanın esas hakkındaki mütalaasını hazırlamak üzere Savcılığa tevdiine karar verildiğini açıkladı.
Duruşma da 20-24 Ekim tarihlerine ertelendi.
Müyesser YILDIZ 27 Haziran 2025
Haber Kaynağı : 12punto
Çok Okunanlar

Erdoğan’ın masasındaki anketler sızdı

Terör örgütü 'SDG' oldu... Sırada 'General Mazlum' mu var?

İmamoğlu cezaevinden konuştu: Kılıçdaroğlu’na sert tepki!

Kılıçdaroğlu’nun o röportajına tepki büyük!

Emekli maaşına zam var, ama herkese değil!

Mansur Yavaş iddialarını bir kez daha gündeme getirdi

CHP’ye Kurultay baskısı sürerken Özgür Özel anketi ortaya çıktı!

Galatasaray'a Osimhen müjdesi: Uğurcan Çakır'da sıcak saatler!

Sadece Kurultay değil, CHP topyekün hedefte

Servet Raporu’nda Türkiye: En çok milyoner artan, eşitsizlik derinleşen ülke
