Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.549

Büyüymüş

Merhabalar, 

Fikri hür, vicdanı hür, güzel insanlar.

Sanatın aynasından bir bakalım ki;

Ne göreceğiz?

John Berger, “Görme Biçimleri” isimli kitabında; “İmgeniz görme biçiminizdir”. Demiş.

Gördüğünüz şey, gözleriniz mi, elleriniz mi, yaratıcı bilinciniz mi?

 Kavramlarınız mı, arzularınız mı, korkularınız mı?....

Yoksa Berger’in yazdığı gibi imgeniz mi?

Hangisi?

Biri, ikisi, 

Yoksa hepsi mi?

Ya da koca bir boşluk mu?

Veyahut tarihin başlangıç zamanlarında büyücü olarak kabul edilen sanatçılar ve onların büyülerini mi?

On binlerce yıl öncesinden başlayarak günümüze uzanan, sanat düşünme, sanat tasarlama ve sanat yaratma serüveninde yaratıcı özne olduğu düşünülenler, ilkel kabile büyücüleri miydi?

 Bize, kendi gerçek üstü kurgu hakikat algılarını,  bir elbise gibi, imgelemlerimize giydiren büyücüler miydi?

Şimdi diyebilirsiniz ki nereden çıktı bu büyücülük ve büyü meselesi ve ne ilgisi var sanatla,

Çok ilgisi var,

Birazcık sabır.

Büyü bir kurgudur tıpkı sanat gibi.

Tarihin gelmiş geçmiş en büyük sanatçısı olarak kabul edilen Picasso, bakın ne diyor; “Sanat gerçeği anlamamıza yardımcı olan bir yalandır”. Yani sanat kurgu bir gerçekliktir demek istiyor.

Şöyle birkaç dakikalığına gözlerinizi kapayın bakalım,

Yaratıcı dehaya sahip imgelemlerden çıkmış tablolar, heykeller, seramikler, romanlar, şiirler, tiyatro oyunları, filmler hiç mi büyülemedi sizi? 


Büyülenmiş gibi olan ruhlarınız yer çekiminden kurtulmadı mı? Ayaklarınız yerden kesilmedi mi? Sizi zamandan ve mekândan özgürleştirmedi mi?

Tarihsel çağların tümü boyunca, yeryüzünün tüm coğrafyalarında primitif olarak ortaya çıkan ve bugünün dünyasında bakılınca tüm sanatsal etkinliklerin ilk örnekleri kabul edilen uygulama örnekleri, aslında insanların doğayla etkileşimlerine ve yaşanan etkileşimlere kendi lehine müdahale edebilme isteğine dayanmaktadır.

 İlkel topluluklar içine doğdukları, yaşayıp, öldükleri doğayı, evreni,  alımlayıcı özne olarak kendilerini ve toplamda ise hepsini, sınırlı deneyimsel bilgileri ile anlamlı bir birlik ve bütünlüğe getirmek istemişler ve bunun çaresini imgelemlerinde bulmuşlardır.

İmgelemlerine sıkı sıkıya sarılan bu primitif insan toplulukları, olaylar arasındaki olgusal gerçekliği, mesela, yağmur yağması gibi kendi nesnel yasalarıyla gerçekleşen doğa olaylarını fail bir nedene (doğaüstü bir nedene) bağlamış ve gerçekliği kendi inanç ve kültür havzalarının görme biçimlerinde (yorumlama ve anlama) yani imgelemlerinde tanımlamışlardır.

İlkel olarak kabul edilen insan topluluklarının olan biten her şeyi primitif olarak yorumlama, anlama ve onunla etkileşime geçerek süreci kendi lehlerine kontrol altına alma (yani büyüleme) çabalarının en güzel örneklerinden biri aşağıdaki mağara duvar resmidir.

Fransa’nın güneybatı bölgesinde bulunan Lascaux mağarasının duvarlarından birine görselleştirilmiş olan bu av sahnesi günümüzden 17.000 yıl öncesine tarihlenmektedir.  

Binlerce yıl öncesine dayanan basit şematik bir görselleştirme becerisinin bir ürünü olan bu av sahnesinin, başlangıçta büyücü olarak kabul edilen yetenekli eller tarafından üretildiği konusunda genel bir uzlaşı vardır. Şayet bu mağara duvar resimlerini yapanlar büyücü sanatçılar ise imgelemlerinde onları bu şekilde görselleştirmeler yapmaya motive eden inanç imgeleri var demektir. Çünkü yukarıdaki duvar resminden de görüleceği üzere ne insan figürlerinde ne de hayvan figürlerinde detaylı betimlemeler ve üç boyut etkisi yaratacak ton modleleri yani fotografik gerçekliği yansıtma gibi bir amaçları yoktur. 

Mağara duvar sahnesinde gerçekleşen bu av sahnesinin, gerçek hayatta da realize olmasının arzulandığı ritüelik bir büyü etkisi yaratmaya dönük olduğu düşünülmektedir. Yani duvar resminde gerçekleşen avın yaratacağı büyünün gerçek hayatta da karşılık bulacağına ve avcıların avlarını kolaylıkla gerçekleştirilebileceğine inandıklarına dair ortak bir kanaat vardır.

Tıpkı, büyü yoluyla zarar verilmek istenen bir insan için, onu temsil ettiği var sayılan basit bir bez bebeğe iğneler sokulması gibi.

Sanatın kökeni büyü müymüş? 

Atalarımız büyücü müymüş?

Şimdi ne görüyorsunuz sanatın aynasında?

Büyücü atalarımızın gözlerini mi?

O zaman,

Sanat Aşkına,

 Büyüye ve büyülenmeye devam….

Bir dahaki buluşmamıza kadar, şimdilik hoşça kalın, şu an ve her zaman, sanatla nefes alın, sanatla kalın.