İspiyonculuk, her devirde ve her ortamda oluşan insan ve toplumdaki bozulmadır.
2. Abdülhamid döneminde kurumsallaşan ispiyonculuk, komünizm ile mücadele dernekleri aracılığıyla 1950'lerden sonra yükselişe geçmiş, 12 eylül döneminde şiddetlenmiştir.
Özellikle darbe zamanlarında veya olağanüstü hal dönemlerinde insanlarda depreşen ispiyonculuk hastalığı sonucu 12 eylül döneminde binlerce insan tutuklanmış, işkence örmüş ve 1402 sayılı sıkıyönetim kanunu uyarınca görevine son verilmiştir.
Sıkıyönetim kalktıktan sonra Danıştay, hakkında memuriyete engel bir ceza hükmü bulunmayan binlerce sıkıyönetim mağdurunun göreve iade edilmesine karar vermiş ve böylece bozulan toplumsal barış kısmen de olsa sağlanmıştır.
AKP iktidara gelince sırtını iktidara dayayan FETÖ'cüler ispiyon silahının gücünü keşfetmiş ve müthiş bir ispiyon ağı oluşturulmuştur. Bunun sonucunda açılan yersiz ve asılsız davalarla başta ordu ve yargı mensupları olmak üzere Atatürkçü kadrolar hızla tasfiye edilmiştir.
Paralel devlet yapılanması sonucu mülakat veya soru çalınması yoluyla devlet kadroları FETÖ mensupları ile doldurulmuş ve kendilerinden olmayan kesim sistem dışına atılmaya çalışılmıştır. 15 Temmuz darbe girişimi sonucu FETÖ/PDY örgütünün maskesi düşmüş ve bu defa ispiyon silahı FETÖ'cülere yönelmiştir.
Bu bağlamda "ispiyonculuk" iktidar için kullanışlı bir hale gelmiş ve "itirafçılık" ispiyonculuğa dönüştürülmeye başlanmıştır. Daha az bir ceza ile kurtulmak isteyen itirafçılar, ilgili ilgisiz pek çok kişinin FETÖ'cü olarak ismini vermekten çekinmemişlerdir. Öte yandan pek çok kişi, kişisel nedenlerle örneğin mesleki rakibini, kiraya zam yapmayan kiracısını veya anlaşamadığı komşusunu FETÖ'cü diye ispiyonlamaya başlamıştır. Ayrıca Kanun Hükmünde Kararnameler ile sağlıklı bir değerlendirmeye dayanılmadan pek çok kişinin görevine son verilmiştir.
Bu durumda titiz bir incelemeye dayanmayan veya ispiyonlama sonucu elde edilen bilgileri hızla ayıklaması ve gerçeği ortaya çıkarması gereken yargı, bunun yerine iş çokluğu veya sorumluluktan çekinme nedenleriyle tartışılan kararlar vermeye başlamıştır. Tutuklama sonrası cumhuriyet savcılarının iddianameyi makul sürede hazırlamamaları sonucu, binlerce kişi ilk duruşmaya çıkıp suçsuzluğu anlaşılıncaya kadar hapiste kalmıştır.
Kurulan Olağanüstü Hal İşlemlerini İnceleme Komisyonu yetersiz kalmış ve ağır bir iş yükü altında kalan idare mahkemelerinde davalar çok geç sonuçlanmaya başlamıştır. Kamuoyuna yansıyan haberlerden, bu durumdan yararlanmak isteyenlerin "FETÖ borsası" oluşturduğu ve ispiyonculuğun çıkar sağlamak için kullanıldığı ortaya çıkmıştır. Açılan ceza davaları ve göreve iade davalarının yıllarca sürmesi sonucu bir kesimi ispiyonlama mağduru binlerce kişi haksız yere zarar görmekte ve toplumsal barış onarılmaz ölçüde zedelenmektedir.
Bu nedenle tutuklanan kişilerin cumhuriyet savcılarınca iddianame en kısa sürede hazırlanarak ceza mahkemeleri önüne çıkarılması ve göreve iade davalarının ivedi yargılama usulüne tabi tutulması zorunluluk arz etmektedir.
Darbe girişiminden beri geçen süre gözetildiğinde, artık FETÖ/PDY terör örgütü mensubu olup olmayanların ayıklanması, toplumda oluşan korku ikliminin giderilmesi ve ispiypnculuk hastalığının asgari düzeye indirilmesi gerekmektedir.
Çok Okunanlar
Rojin Kabaiş'in kesin ölüm nedeni belli oldu
Arda Güler ilk 11'de olacak mı? Atalanta - Real Madrid maçı bu akşam saat kaçta?
Bitcoin neden düşüyor?
Türkiye'nin en lezzetli yemeği belli oldu
Prof. Dr. Cihan Çetinkaya kimdir? Neden tutuklandı?
Kızıl Goncalar'daki gerçek ortaya çıktı: Dizinin senaristi ailesini anlatmış
Diyanet'in garajındaki lüks makam araçlarının listesi ortaya çıktı
2024 yılında Türkiye’de en çok arananlar belli oldu!
9 Aralık Pazartesi günü reyting sonuçları açıklandı! Birinci kim oldu?
Dar alanda kısa paslaşmalarla post modern fetih harekâtı!