Dönemin İstanbul Büyükşehir belediye başkanı Refah partili Recep Tayyip Erdoğan, 6 Aralık 1997 tarihinde Siirt’teki bir mitingde okuduğu şiir nedeniyle halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettiği gerekçesiyle mülga Türk Ceza Kanunu’nun 312/2 ve 59. maddeleri uyarınca Diyarbakır 3 numaralı devlet güvenlik mahkemesince 10 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Bu ceza Yargıtay tarafından onaylanınca 4 ay Kırklareli Pınarhisar cezaevinde hapis yattı.
2889 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu’nun 11. maddesinin (f) fıkrasının 3. bendiyle Türk Ceza Kanunu’nun 312. maddesinin 2. fıkrasından mahkum olanların milletvekili seçilemeyecekleri belirtildiğinden 3 Kasım 2002 genel seçimlerinde Yüksek Seçim Kurulu tarafından milletvekili adayı olamayacağına karar verildi.
Bu seçimlerde AKP oyların yüzde 34.3’ünü alarak 363 milletvekiliyle tek başına iktidar oldu.
Seçimden sonra hükûmet kurulunca CHP ve Deniz Baykal’ın desteğiyle 2.1.2003 tarihli 4778 sayılı Kanun’un 15. maddesi, 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu’nun 11/f-3 maddesinde yer alan TCK’nın 312/2 maddesinden mahkûmiyet hâlini, milletvekili seçilmeye engel mahkûmiyetler arasından çıkardı.
Milletvekili seçilmesinin önündeki engel ortadan kalkan Recep Tayyip Erdoğan, Siirt’teki milletvekili ara seçimini kazanarak Meclis'e girdi ve Başbakanlık görevini Abdullah Gül’den devralarak göreve başladı.
Mağdur (haksızlığa uğrayan) ile empati kurulması konusunda hassas olan Türk milleti 3 Kasım 2002 seçimlerinde AKP’nin arkasında toplandı.
AKP’nin seçim zaferinin ardında, Recep Tayyip Erdoğan’ın var olduğu söylenen mağduriyeti bulunuyordu.
Bilindiği üzere mağduru oynayan taraflar genelde sorumluluk almaktan kaçınır ve kendileri soruna dahil olmayıp başkalarını hedef gösterir.
AKP iktidarı ilk seçim deneyiminin ardından mağduriyetin nasıl bir silah olduğunu farkına vardı ve 22 yıllık iktidarında bu silahı sonuna kadar kullandı.
Bu bağlamda mağduriyet edebiyatı ile başta ordu ve yargı olmak üzere tüm devlet kurumları AKP iktidarının istediği şekilde dizayn edildi.
Hatalar hep başkalarına yüklendi; Türkiye’deki bütün olumsuzluklardan iç ve dış düşmanlar sorumlu tutuldu.
Kendisine 'ahmak' diyen Süleyman Soylu’ya cevaben “31 Mart’ta seçimi iptal edenler ahmaktır” diyen CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında Yüksek Seçim Kurulu üyelerine hakaret ettiği gerekçesiyle ceza davası açıldı.
İstanbul Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nce Ekrem İmamoğlu 2 yıl 7 ay hapis cezasına çarptırıldı ve Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddesi uyarınca hapis cezası verilen süre için siyasi yasaklı hale geldi.
Henüz istinafta olan dava sonucu kesinleşmedi.
Böylece tarih tekerrür etmiş ve mağduriyet silahı Ekrem İmamoğlu ve dolayısıyla CHP’nin eline geçmiş oldu.
AKP hükûmetinin başarısızlığı içinde bulunan büyük ekonomik sıkıntı, CHP’li belediyelerin yönetim başarısı yanında Ekrem İmamoğlu’nun mağduriyeti de 31 Mart 2024 seçiminde halkın CHP etrafında kümelenmesine sebep olmuştur.
Bazı AKP’li siyasilerin uyarılarına rağmen AKP mağduriyet silahını rakibine vermekte kararlıdır.
Bunun sonuçlarını önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Dileriz ki CHP bu silahı hoyratça kullanmaz ve hatalarından ve sorumluluklarını yerine getirmede mağduriyet edebiyatının arkasına sığınmaz.
Çok Okunanlar
Gelinim Mutfakta kim elendi? 10 bileziği kim aldı? 22 Kasım 2024 puan durumu
Netenyahu'yu tutuklayacak ülkeler belli oldu!
Lüks araba markası Jaguar logosunu neden değiştirdi? Yeni logosu ne oldu?
21 Kasım 2024 reyting sonuçları: Perşembe günü hangi yapım birinci oldu?
Mauro Icardi’nin Greeicy ile kulis paylaşımı Nara’yı çileden çıkardı
İsmi Fenerbahçe ile anılıyordu: Al Nassr'da flaş Talisca gelişmesi
23 Kasım 2024 günlük burç yorumu
Ağır hasarlı araçlar trafikten çekilecek
BEDAŞ açıkladı... İstanbul'da elektrik kesintisi
Samsun’da intihar eden Kavaklı ile aynı mülakata giren genç 12punto’ya konuştu