Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
38,2634
Dolar
Arrow
34,1520
İngiliz Sterlini
Arrow
45,9557
Altın
Arrow
2934,0000
BIST
Arrow
9.777

"Allah’la aram yok"

Bektaşi’nin biri,

Evinin bahçesinde oturuyordu.

Önünde de bir dilim beyaz peynir.

Bir de ceviz ağacından oyma

Küçük bir çanak vardı.

Çanak şarap dolu.

Kendi halinde şarap içiyordu.

Çanağı ceviz ağacından 

Bektaşi’nin kendi oymuştu.

İçini dışını tertemiz cilalalmıştı.

Çok güzel bir şarap çanağı olmuştu.

Bektaşi şarabını yudumlarken 

Bir de baktı,

Önde imam arkada cemaat,

Tekbir getirerek telaşla yürüyorlar.

Bektaşi onların bu halini görünce

Sordu:

-“Hayrola ağalar.

Bu ne telaş böyle?

Yolunuz nereye?

İmam:

-Sen anlamazsın.

Bilemezsin.

Ama gene de ben söyleyeyim.

Biz yağmur duasına gidiyoruz.

Bektaşi:

-Burada etseniz olmuyor mu?

İmam:

-Olmaz.

Taaaa karşı dağların tepesine çıkacağız.

Orada dua edeceğiz.

Bektaşi:

-Yahu siz kime dua edeceksiniz?

Kimden yağmur isteyeceksiniz?

Kim size verecek yağmuru?

İmam:

-Allaha dua edeceğiz.

Bize Allah verecek yağmuru.

Bektaşi:

-Allah karşıki dağın tepesinde mı?

İmam fena halde kızmış köpürmüş.

-Bre zındık kafir! 

Aklımızı imanımızı karıştırma.

Daha sonra arkasındaki cemaate seselenmş.

-Hadi yürüyün gidiyoruz.

Bektaşi:

-Yahu etmeyin gitmeyin.

Karlı dağların başında ne işiniz var.

Bari aranızdaki ihtiyarlara acıyın.

Çoğunuz tırmanamazsınız 

O sarp kayalıklara.

Yahu gitmeyin.

Ben size

Yağmur yağdırırım.

İmam:

-Nasıl yağdıracaksın bre zındık.

Hadi, yağdır da görelim.

Bektaşi karısına seslenmiş:

-Hatun çamaşırları getir.

Çamaşır ipine asalım da kurusun.

Karısı:

-Efendi demiş,

Bilmiyormusun bizim dost,

Bize inat çamaşırları vurup ıslatıyor.

Bektaşi:

-Sen hele getir.

Dost belki inadından vazgeçmiştir.

Neyse,

Kadıncağız,

Bir sepet çamaşırla dışarı çıkmış.

Bektaşi karısı ile birlikte

Çamaşırları asmaya başlamışlar.

Çamaşırları asıp bitirmişler.

Biraz sonra inceden bir yağmur başlamış.

İmam şaşkın.

Cemaat şaşkın.

Ama herkes de

Yağmur yağıyor diye

Memnun sevinçli.

Sonra imam da 

Cemaat de bu sevinç ve şaşkınlıkla

Evlerine gitmişler.

Bir gün beş gün

Tam on gündür

Devamlı yağmur yağıyor.

Köylü imama gidiyor diyor ki:

-Yahu İmam Efendi, yağmur durmuyor. 

Ortalığı sel götürüyor. 

Tam on gündür durmadan yağıyor.

İmam:

-Haklısınız diyor.

Hadi, toplanın.

Bektaşi’nin evine gidiyoruz.

Bu adam yağmuru nasıl yağdırdıysa,

Öyle de durdursun.

Önde imam arkada cemaat,

Bektaşinin evine gelmişler.

Neyse Bektaşi kapının önüne çıkmış.

-Hayrola ağalar. Bu ne hal bu ne telaş, demiş.

İmam:

-Daha ne olacak?

Ortalığı sel götürüyor.

Bu yağmur nasıl yağdırdıysan,

Öyle de durdur.

Bektaşi:

-Tamam, kolay, demiş.

Karısına seslenmiş.

Hanııım, demiş.

Çamaşır sepetini al gel.

Dost bizimle alay etmeye dvem ediyor.

Gel de çamaşırları toplayalım.

Çamaşırları toplamışlar.

İçeri götürüp içerde kurutmaya başlamışlar.

Yağmur da durmuş.

İmam cemaat hepsi şaşkın.

İmam merakla sormuş:

Bu nasıl oldu?

Bu sır nedir?

Bektaşi cevaplamış:

-Valla, İmam Efendi, demiş. 

Benim Allahla aram yok.

Birbirimize küsük.

Çamaşır asınca bizimle 

Dalga geçiyor.

Bizi kızdırmak istiyor.

Yağmur yağdırıyor.

Vurup çamaşırlarımızı ıslatıyor.