Siyasal yozlaşma yabancılaşma olgusunun en üst aşamasıdır. Bu aşamada devlette, toplumda doğada, çok ciddi telafisi zor yıkımlar, çürüyüşler olur.
Siyasi partiler yabancılaşarak çıkar örgütlerine dönüşür. Siyasi partiler yozlaşarak bir ticarete, çıkar alış verişine dönüşür. Siyasetin pazarlamasını reklam şirketleri yapar.
İnsan yabancılaşarak şaşkın, hakkını arayamayan bir yaratığa dönüşür. Emeği sömürülür, giderek zevkinin esiri olur. Yoksulluk artıkça artar. Kapitalizm ezdikçe ezer.
Siyaset ve siyasal partiler toplumumuzda bir saatli bomba gibi duruyor. Aydınlarımız bilim adamlarımız bu konularda düşünceler ve çözümler üretmelidir.
Çok açık olarak ortada, siyasal partiler, bilgi ve üretkenlik temelinde düşünce ve çözüm üretmiyorlar.
Ağzı laf yapan, açıkgöz ama cahil insanlar siyasal kadroları doldurmuşlardır.
Üyelerin partiden programdan hatta dünyadan haberleri yoktur. Parti üyelerin büyük çoğunluğunun hedefi ve amacı bir yakınnı işe koymaktır. Okulu bitirmiş kitabı kapatmış bir sürü sözüm ona yüksek diplomalı da ihale peşindedir.
Siyasal partilerde bol bol müteahhit vardır. Belediyelere iştahla bakarlar. Memleketin sorunları halkın çektiği yoksulluk ve acılar umurlarında bile değildir. Altta kalanın canı çıksın.
Siyasal partilerin hemen hemen hepsi batıcı Amerikancı dinci ve liberal partilerdir. Bu partiler memleketin sorunlarını çözemediler. Bundan sonra da çözmeyecekler.
Mesela şimdi belediye seçimleri var. Hangi parti gelse sizce daha iyi? Herkes bir şey söyleyecek. Bu konuda benim görüşüm şu; hangi parti gelirse gelsin belediyelerde iş üretmeyecek.
Belediyeler memleketin kara deliklerdir. Hele ilçe belediyeleri, ilçe belediyelerini niçin var? İlçe belediyelerine verilen para ile ilçe belediyelerinin ürettiği hizmet karşılaştırıldığında görüyoruz ki ilçe belediyelerinin ürettiği hizmetten çok gideri vardır. Vergi ödeyenlerin sırtında büyük kamburdur.
Partilerin üyeleri aidat ödemez. E nasıl olacak? Hazine onlara yardım edecek. E kamu parası kullanıyorsunuz sizi şöyle bir denetleyen kim derseniz onu da kabul etmiyorlar. Düşünebiliyor musunuz bu yoksul halk siyasi partilere milyarlarca lira ödüyor ama denetlenmiyor.
Türkiye bu siyasal sistemle kalkınamaz. Kurtulamaz.
Siyasal gelişmeler ve olgular siyasal partiler aracılığıyla yürütülmektedir. Bu nedenle siyasal yozlas¸ma olgusunun ve kavramının nedeni ve gelişip kirlenmesinin sorumlusu siyasal partilerdir. Siyasal partiler, özellikle seçim dönemlerinde ve seçim kampanyalarında parasal kaynak elde etme ve bu kaynakları kullanma biçimlerine yogˆunlas¸ırlar. Daha sonra genelde ve yerelde iktidara geldikten sonra kamu kaynaklarını kişisel çıkarlar ve zenginleşme aracı olarak kullanırlar.
I·s¸te bu nedenle siyasetin finansmanı, siyasal yozlas¸manın birinci nedenidir.
Siyasal yozlaşmanın ikinci nedeni de kamu kaynaklarının kişisel çıkarlar ve zenginleşme aracı olarak kullanılmasıdır.
Siyasal yozlaşmanın üçüncü nedeni de parti içi demokrasinin ve denetimin olmamasıdır. Siyasal yozlaşmanın gerek parti içi denetimi gerekse kamu denetimi yok denecek kadar azdır ve etkisizdir.
Finansman ne demektir?
“Bir girişimin işleyebilmesi, gelişebilmesi için gereken para ve krediyi bulmak demektir.”
Herhangi bir harcama konusunda yararlanılabilecek olan para, sermaye, kaynak ya da fon manasına gelmektedir. Finansın kapsamı yalnızca bir harcamanın fonlanması şeklinde olmamaktadır. Aynı zamanda temin edilmiş olan fonun etkin bir biçimde kullanılmasını da kapsamaktadır.
Siyasetin finansmanı konusunun anlaşılması için fon kavramına da açıklık kazandırmak gereklidir. Bir kurumu, bir işletmeyi finanse etmek ya da belirli bir işi yürütmek için, gerektikçe harcanmak üzere ayrılan paradır. Fon, belirli bir iş için daha sonra ayrılan kaynak anlamı taşımaktadır. Fon kavramı, bir kuruluşun mali kaynakların tümünün göstergesi olmaktadır.
Gerçek bir demokraside hükümetler kendi vatandas¸larına hesap verir. Vatandas¸lar kamu görevlilerinin görevlerini kamu yararına uygun, adil ve tarafsız bir biçimde yapmalarını isterler..
Gerçek demokrasinin varlıgˆını sürdürmesi siyasi partiler ve adayların seçimlerde yarışacak, parasal kaynaklara sahip olmasını gerektirmektedir. Bu süreçte siyasetin finansman kaynakları ile siyasi yarıştaki adaleti bozan ve seçilmis¸leri yozlas¸tıran riskler artmaktadır. Açıklanmayan parasal kaynaklar karanlık çıkar ilişkileri devreye girmektedir.
Kamusal kaynakları dagˆıtma yetkisine sahip olan siyasi iktidar, bu kaynakları kendi siyasi giderlerinde de kullanmaktadır. Ekonomik güçlerini siyasi güce dönüs¸türerek, siyasi karar alma süreçlerini etkilemek isteyen birey ve gruplar da (üçüncü kis¸iler) bulunmaktadır.
Demokratik siyasal sistemin sağlıklı şekilde işlemesi için sistemin aktörleri olan siyasi partilerin, hükümetin ve Meclisin itibar ve halkın güvenini kazanmaları kaçınılmaz bir zorunluluktur. Bunun için de, öncelikle siyasi partilerin finans kaynaklarının şeffaf, seçim harcamalarının hem partiler hem de adaylar için kayıtlı hale getirilmesi önem arz etmektedir. Seçim finansmanının demokratik, objektif bir denetim ve gözetim sistemine bağlanması gerekmektedir.
Siyaset ve yolsuzluk, bu ikili uzun bir zamandır kolkola ilerliyor. Siyasiler ve siyasi partiler, sadece sade vatandas¸ın gözünde degˆil, bu konuyu aras¸tıran kurumlar karşısında da olagˆan s¸üpheliler arasında bulunuyor.
Siyaset alanında yolsuzluk, sadece bizi yönetmesi için vekalet verdigˆimiz kis¸i ve kurumlara sagˆlanan usulsüz özel çıkarlar dolayısıyla degˆil, siyasetin yapılıs¸ s¸ekil ve yöntemlerinin ve yanlıs¸ yönlendirmeyle gelecek kararların hayatımızı birebir etkileyecek sonuçlar dogˆurması dolayısıyla da önemlidir. Ayrıca, siyasetin yolsuzlukla iç içe geçtigˆi noktaların sistemde tümüyle kurumsal bir çürümeye neden olduğu da herkesin bildiği bir gerçektir.
Toplumsal sistemimizde sistemin omurgasını siyaset olus¸turuyorsa, sistemi koruyacak mekanizma da s¸effaflıktır. S¸effaflık kavramının dürüstlük ve hesap verebilirligˆi de kapsayıcı bir üst bas¸lık olus¸turdugˆunu dikkate alırsak, yurttaşları koruyacak sistemsel güçlü mekanizmalarımız olup olmadıgˆını incelemek gerekir. Tüm digˆer önlem ve mekanizmalar yanında kalıcı zararlar dogˆurabilecek en önemli kritik sinir uçlarından biri, siyasetin finansmanı olarak kars¸ımıza çıkıyor.
Siyasi partilerin ve adayların kampanyalarının harcama ve giderlerinin s¸effaf ve hesap verebilir olmasının çok önemli sonuçları vardır. Bu sonuçların en önemlisi seçimlerin özgür, adil ve es¸itlikçi bir ortamda gerçekles¸miş olmasıdır.
Seçimlerin bir tür iktidar gaspına dönüşmemesi için ülkemizin güvenliği için aşağıdaki önlemlerin alınması zorunludur ve acildir:
Medya ve kampanya harcamaları kaynaklarıyla birlikte kamuoyuna açıklanmalıdır.
Partilerle medya kurulus¸ları arasında yapılan hizmet sözles¸meleri bütün açıklığı ve gerçekliği ile kamuoyunun bilgisine sunulmalıdır.
Herhangi bir usulsüzlük durumunda uygulanacak denetim ve yaptırım kuralları açık bir biçimde tanımlanmalı ve etkin ve sonuç alıcı bir biçimde uygulanmalıdır.
Türkiye’de siyasetin finansmanında s¸effaflık ve hesap verebilirlik ilkeleri en üst idari ve yargısal düzeyde uygulanmalıdır.
Türkiye’nin mevcut kos¸ullarında siyasi partilerin finansmanı, seçim kampanyalarının finansmanı ve mali denetim bakımından oldukça sorunludur. Siyasetin finansmanıyla ilgili yasal düzenlemeler yetersizdir.
Kurumsal yapıların gelis¸memis¸ olması ve uygulama alanındaki eksiklikler dürüst devlet yönetimini son derece zorlaştırmıştır.
Siyasetçiler yukarıda saydığımız konularla ilgili reformlara olumlu bakmamaktadır. Hatta gizlice ve sinsice engelemeler olmaktadır.
Türkiye’de milletvekillerinin malvarlıgˆı beyanları kamuoyunun eris¸imine açık degˆildir. Ayrıca, adli sorus¸turmalar dıs¸ında bu beyanlar incelenmemektedir. Demokratik ülkelerde, neredeyse tüm Avrupa ve Kuzey Amerika ülkelerinin içinde bulundugˆu ülkede bu beyanlar kamuoyuna açıkken, Türkiye’de kapalı ve denetlenmiyor olması önemli bir çelis¸ki olus¸turmaktadır.
Adayların ve her düzeyde seçilmis¸ kamu görevlilerinin seçimlerden önce mal varlıklarını ve seçim bütçelerini; seçildikten sonra da düzenli olarak kendilerinin ve birinci dereceden yakınlarının mal varlıklarını kamuoyuna açıklamaları s¸effaflık ve hesap verebilirlik yönünden önemli gerekli ve zorunludur.
Siyasetin finansmanında denetim sistemi aslında yoktur. Özensizlik yıllar süren gecikmeler gerçekleri hasır altı etmelerle etkin mücadele ve kurumsal denetimler gerekmektedir. Ayrıca denetim süresi çok uzundur ve raporlar çok geç yayınlanmaktadır. Yapılan aras¸tırma sonucunda, bir yıla ait mali denetim raporunun ortalama 4 yıl sonra yayınlandıgˆı hesaplanmıs¸tır. Bu gecikmede, denetim için yeterli is¸gücünün bulunmaması önemli bir etken olarak tespit edilmis¸tir. Mali denetim kararlarının gecikmesi ve yayınlandıgˆı dönemde güncelligˆini yitirmis¸ olması kamuoyu etkisini azaltan bir bas¸ka etkendir.
Siyasi partilerin mali denetimine ilis¸kin Sayıs¸tay raporlarının kamuoyuna açık olmaması, s¸effaflık ilkesi bakımından önemli bir eksikliktir ve denetim sürecinin is¸leyis¸i konusunda kamuoyunun yeterli bilgiye ulas¸masını engellemektedir. Hazine yardımı almayan siyasi partilerin denetiminde yas¸anan aksaklıklar ve denetçilerin is¸ yükünün kurallara bagˆlı olmaması, iyiles¸tirilmesi gereken digˆer sorunlu alanlardır.
Milletvekili Genel Seçimleri’nde %10 olan ülke barajı degˆis¸tirilmeden, siyasi partilere Hazine yardımı es¸igˆinin %3’e indirilmesi parti gelis¸melerini ve demokrasinin yerles¸mesini desteklemeyecektir. Partilerin denetiminde olan ya da dolaylı bir biçimde birlikte hareket eden kurulus¸ların hesaplarının da parti hesaplarıyla birlikte açıklanması, üçüncü kis¸ilerin katkılarının düzenlenmesinde önem tas¸ımaktadır. Kamu kaynaklarıyla faaliyet veren devlet televizyonlarının, tüm siyasi partilere ve adaylara, es¸it süre ayırması, adil rekabetin sagˆlanması bakımından zorunludur.
Seçim kampanya dönemlerinde siyasi partiler tarafından yapılan harcamalar, partilerin o yılki hesapları içerisinde ele alınıp standart denetim ve raporlama is¸lemine tabi tutulmaktadır. Bu nedenle, partilerin seçim harcamalarına ilis¸kin ayrıntılı bilgiye ulas¸mak olanaksızdır.
Demokrasilerde sadece özgür, adil, düzenli ve rekabetçi bir seçimle iktidarı belirlemek, seçilmis¸lerin hesap verebilir olması için yeterli degˆildir. Vatandas¸ların seçtikleri siyasilerin eylemlerini izleyebilir ve denetleyebilir olması da gereklidir.
Bir bas¸ka deyis¸le, s¸effaflık ve hesap verebilirlik arasında yakın bir ilis¸ki bulunmaktadır. Bu bagˆlamda, siyasette kullanıldıgˆı genel anlamıyla s¸effaflık, “tüm paydas¸ların ulas¸abilecegˆi, zamanında ve güvenilir bir biçimde sunulan ekonomik, toplumsal ve siyasal bilgi akıs¸ıdır”.9 Demokratik yönetimlerde etkin is¸leyen bir siyasi yapının olus¸masının en önemli gereklilikleri açıklık ve hesap verebilirliktir. Böylece, vatandas¸a kars¸ı sorumlu olan siyasilerin siyasi güçlerini kamu yararı yerine kis¸isel çıkarları için kullanmaları da engellenebilir.
Siyasette s¸effaflık ve hesap verebilirligˆi etkileyen bir bas¸ka konu siyaset-medya ilis¸kileridir.1 Siyasette s¸effaflık ve hesap verebilirligˆin sagˆlanmasında öncelikle basının özgür ve tarafsız olması gerekmektedir. Bilgi ve haberin serbest akıs¸ının engellenmesi ve basına uygulanan kısıtlamalar, hükümet, siyasi parti ya da belli çıkar gruplarını destekleyen medya yapılarının olus¸masını kolaylas¸tırır. Bu durum, bireylerin bilgi edinme haklarını sınırlarken siyasette s¸effaflık ilkesine büyük zarar verir. Devlet, elindeki basın-yayın kurulus¸larının yanı sıra, özel radyo ve televizyon kanalları ile gazetelerin ve sosyal medyanın devlet eliyle dogˆrudan ya da dolaylı bir biçimde izlenmesi, sansürlenmesi ve baskı altına alınması; iktidardaki parti ya da partiler lehine yayın yapmayan medya kurulus¸larının ve gazetecilerin tehdit edilmesi, cezalandırılması demokratik ilkelerle bagˆdas¸mamaktadır.
Özellikle, seçim dönemlerinde, siyasi partilerin seçim kampanyalarında kamusal kitle iletis¸im araçlarından es¸it ve adil bir biçimde yararlanabilme hakları önem tas¸ımaktadır. Bununla birlikte, dünyanın birçok ülkesinde siyasi ve ekonomik baskılarla basının tek yanlı propoganda aracı olarak kullanılmaya çalıs¸ıldıgˆı gözlemlenmektedir. Bu kos¸ullarda, siyasetin finansmanında s¸effaflıgˆın ve hesap verebilirligˆin önemi bir kez daha ortaya çıkmaktadır.18Günümüzde, medya sahipligˆinin niteligˆi degˆis¸mektedir. Bu durum, siyaset-medya-is¸ dünyası üçgeninde çes¸itli çıkar ilis¸kilerinin olus¸masını, kamu kaynaklarının ve ihalelerinin kamu yararından ziyade siyasi güç sahipleri ile onları destekleyen özel finans kaynakları arasında paylas¸ılmasına yol açabilmektedir. Gelis¸mis¸ demokratik ülkelerin birçogˆunda, siyasi partilerin ve adayların seçim kampanyalarının finansmanını düzenleyen kanunlar bulunmaktadır.
Bu düzenlemelerin s¸effaflık ve hesap verebilirlik ilkelerine is¸lerlik kazandırmalarını sagˆlamak üzere, öncelikle dikkate alınması gereken hususlar s¸unlardır: Medya ve kampanya harcamalarının kaynaklarıyla birlikte kamuoyuna açıklanması; partilerle medya kurulus¸ları arasında yapılan hizmet sözles¸melerinin kamuoyunun bilgisine sunulması ve herhangi bir usulsüzlük durumunda uygulanacak denetim ve yaptırım mekanizmalarının açık bir biçimde tanımlanması. Denetim sürecinde ortaya çıkan ihlallerin kamuoyuna açıklanması sürecinde medyanın tutumu - kamuoyunu aydınlatıcı ve bilgilendirici s¸ekilde özgür ve tarafsız bir s¸ekilde haber yapıp yapamadıgˆı- siyasette s¸effaflık ve hesap verebilirligˆin sagˆlanmasıyla dogˆrudan ilgilidir.
Siyasal partilerin bugün görevlerini yapmadıkları, yapamadıkları açık bir gerçektir. Bugün siyasal partiler ciddi şekilde yabancılaşarak makam paylaşma ve zenginleşme aracına dönüşmüşlerdir. Bu durum toplumumuzun ve devletimizin geleceği için açık ve yakın bir tehlike oluşturmaktadır.
Parti üyeleri ve parti ilçe yönetimleri aslında işlevsizdir. Onlara hiçbir şey sorulmaz. Onların bir görevleri vardır o da parti liderlerini alkışlamak.
Parti liderleri de aslında bu belediye seçiminde de görüldüğü gibi seçilme telaşındadırlar. Birbirine laf yetiştirmektedirler. Partilerdeki milletvekillerinin parti yöneticilerinin çoğunun ülke sorunları hakkında yeteri kadar bilgisi yoktur. Siyasi kültürümüz cehaletle kuşatılmıştır. Ekonomik cehalet siyasi cehalet ve pek çok cehalet siyasete hakimdir.
Seçimlerde ölümüne çalışmaların ve kazanma hırsının nedeni vatan sevgisi olduğunu mu zannediyorsunuz? Amaç vatanseverlik falan değildir ya da yeterince yoktur. Amaç alkışlanmak makam sahibi olmak ve zenginleşmektir. Siyaset ülkemizi ahtapot gibi sarmıştır. Ne yazık ki basında bu siyasi yozlaşmanın bir parçası halindedir. Gazeteleri belediyeler finanse etmektedir. Ya da partilerden büyük ihaleler alan müteahhitler finanse etmektedir. Medya sahipliği deseniz o da ayrı bir sorundur.
Ey sayın aydınlar ey sayın yurtsever siyasetçiler bu memlekete biraz acıyın. Bu memleket bunca kirlenmeyi hak etmiyor.
Yararlandığım kaynaklar
AKTAN, Cos¸kun Can, (2001), “Siyasal Ahlak ve Siyasal Yozlas¸ma”, Yolsuzlukla Mücadele Stratejileri, Hak-I·s¸ Yayınları, Ankara, s.51-68.
AKYÜZ, Ünal, (2009), “Siyaset ve Ahlak”, Yasama Dergisi, Sayı: 11, s.93-129.
ARSLAN, Ahmet, (1998), Felsefeye Giris¸, Vadi Yayınları, Ankara.
BAYBURTLUGI·L, Terc- i Nureddin, (1982), Nizamülmülk Siyasetname, Dergah
Siyaset”, Yeni Türkiye: Siyasetteki Yozlas¸ma Özel Sayısı II, Sayı:14, s.1384-
GÖZE, Ayferi, (1995), Siyasal Düs¸ünceler ve Yönetimler, Beta Basım Yayım Dagˆıtım A.S¸., I·stanbul.
KAPANI·, Münci, (2002), Politika Bilimine Giris¸, Bilgi Yayınevi, Ankara.
Ayfer DAGˆDELEN
KIRBAS¸, Sadık, (2012), Türkiye’de Kayıt Dıs¸ı Ekonomi, Yolsuzluk Siyasetin Finansmanı, Phoenix Yayınevi, Ankara.
KIS¸LALI, Ahmet Taner, (1998), Siyasal Sistemler, I·mge Kitabevi, Ankara.
KIS¸LALI, Ahmet Taner, (2002), Siyaset Bilimi, I·mge Kitabevi, Ankara. KOCAHANOGˆLU, Osman Selim, (1994), Gerekçeli Siyasal Partiler ve Seçim Mevzuatı,
Temel Yayınları, I·stanbul.
MUMCU, Ahmet, (1985), Osmanlı Devletinde Rüs¸vet, I·nkılap Kitabevi, I·stanbul. YILMAZ, Cos¸kun, (1997), “Siyasetnamelere Göre Siyasetin Yozlas¸ması ve Temiz Siyaset
1383.
ORÇUN, Çagˆatay ve DEMI·RTAS¸, Mehmet Can, (2013), “Milletvekili Adaylarının Seçim
Ege Akademik Bakıs¸, C:13, Sayı: 1, s. 53-62.
ORTAYLI, I·lber, (1997), “Yozlas¸ma Korkusu”, Yeni Türkiye: Siyasette Yozlas¸ma Özel
ÖZKAN, Azzem, (2002), “Ülkemizde Siyasi Partilerin Muhasebe Kayıt Düzeni ve
Denetimi”, Muhasebe ve Denetime Bakıs¸, Yıl: 2, Sayı:7, s. 61-72.
PALTIEL, Khayyam Z., (1980), “Public Funding Abroad, Contrast and Effects”, Michael J. Malbin (ed.), Parties, Interest Groups and Campaign Finance Laws, American
Adalet Yayınevi, Ankara.
UZUN, Cem Duran, (2011), “Anayasa Önerilerinde Siyasi Partilerin Finansmanı ve Yeni
Bir Öneri”, Türkiye Barolar Birligˆi Dergisi, Sayı: 24, s. 235-258.
YÜKSEL, Cüneyt, (2010), Siyasette Etik: Dünya’da ve Türkiye’de Siyasette Etik, Siyasetin Finansmanı, Yasal Altyapı ve Uluslararası Uygulamalar, Bogˆaziçi Üniversitesi
Nigˆde Üniversitesi I·I·BF Dergisi, 2013, Cilt: 6, Sayı: 2, s.291-306
Ayfer DAGˆDELEN
Ömer Faruk Gençkaya
Çok Okunanlar
Ünlü menajer neden vefat etti?
Cinsel ilişki görüntüleri olduğu iddia edilen Elif Karaarslan neden ünlü oldu?
BEDAŞ 7 Kasım'da İstanbul'da elektrik kesintisi yaşanacak mahalleleri açıkladı
Galatasaray-Tottenham maçı ne zaman, saat kaçta? Muhtemel 11'ler belli oldu
Fenerbahçe - AZ Alkmaar muhtemel 11'ler! Maç kaçta, hangi kanalda?
Erdoğan'dan 10 Kasım’da Atatürk’ün geleneğini sürdürme kararı!
Bugün hangi maçlar var? 7 Kasım Perşembe günü hangi takımların maçı var?
Kerimcan Durmaz hakkında şok iddia! Evlilik vaadiyle genç kızı dolandırdı
'AKP İstanbul'da bir görevden almaya daha hazırlanıyor' İşte o ilçeler...
Narin'i kim öldürdü?