Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
37,1473
Dolar
Arrow
35,6217
İngiliz Sterlini
Arrow
43,9924
Altın
Arrow
3140,0000
BIST
Arrow
10.105

Devlet tam da budur

Başlıkta yer alan sözcükleri yaklaşık bir hafta önce televizyonda canlı yayında konuşmacılardan biri dile getirdi. Açılım konusu tartışılırken bir diğer konuşmacı son derece yerinde örnekler paylaşarak iktidarın yakın zamanda birbiri ile karşıt, çelişen uygulamalarını dile getirdi.

Ardından da yukarıda yer alan ifadenin sahibine şu soruyu yöneltti, bu çelişkinin sebebi nedir? Kendinden emin bir şekilde verilen yanıt “devlet tam da budur” oldu.

Türk tipi başkanlık olarak da tanımlanan mevcut yönetim şeklinde cumhurbaşkanı yürütmenin başında olduğu gibi, sahip olduğu yetkilerle kısmen yasama görevi de yürütüyor.

Yasama ve yürütme faaliyetinin yanında devlet kurumlarına atama yetkileri de birleşince bir bakıma parti-devlet yönetimi ortaya çıkmış oluyor. Cumhurbaşkanının aynı zamanda bir siyasi parti üyesi ve başkanı olması da bu sistemin en önemli hususlarından bir tanesi. 

Bu yeni anayasal düzenin temelinde yatan anlayış halk tarafından seçilen partili devlet başkanının yasama ve yürütme yetkisini en geniş biçimde ve özellikle yargı denetiminden olabildiğince ayrık tutarak kullanabilmesiydi. 

Bu durumun kuvvetler ayrılığı ve hukukun üstünlüğü ilkelerine ne kadar uygun veya aykırı olduğu tartışıladursun, bu kadar güçlü ve tek kişiye bağlı yürütmenin iktidar partisi mensuplarının yanı sıra büyük sermaye sahipleri tarafından aslında arzulanan bir düzen olduğunu düşünüyorum.

Arada sırada kısık sesle dile getirilen “demokrasi ve bağımsız yargı yoksa yabancı yatırım gelmez” ifadelerine rağmen bu iddiayı dile getirilenlerin son 20 senede servetlerinin hangi oranda arttığına bakmak bu serzenişlerinin samimiyetini ortaya koyacaktır. (Demokrasi ve bağımsız yargı olmayan ülkeye yabancı yatırım gelmediği argümanı da ayrıca doğru değil.)

Geride bıraktığımız seneler içerisinde anayasa değişiklikleri ile, bence rejim değişikliği yaşanmıştır, iktidardaki siyasi parti ve onun politikalarından bağımsız bir devlet aygıtından söz etmek mümkün değildir.  

Örnek üzerinden düşünelim, Ege Denizi’nde komşu devlet ile yaşanan bir sorunda konunun doğal muhatabı Dış İşleri Bakanlığı ile Genelkurmay Başkanlığı’nın kendi alanında uzman bürokratlarının görüş ve önerilerinin acaba iktidar üzerinde ne kadar etkisi oluyor?

Benzer şekilde ekonomi politikalarında bakanlık veya Merkez Bankası yetkililerinin herhangi bir ağrılıkları oluyor mu yoksa ilk ve son sözü hep seçilmiş siyasi iktidar mı söylüyor? 

Ülkemizde hükümet-devlet ayrımı, kuvvetler ayrılığı, bağımsız yargı zedelenmiş olmakla birlikte seçilmiş siyasi iktidarın politikalarından ayrı bir devlet politikasından söz etmek mümkün değil. 

Lümpen dizilerde kullanılan “kadim devlet aklı, ak sakallılar” gibi uydurma kavramlarla siyasi öngörüsüzlükleri, kısa vadeli menfaat uğruna yapılan siyasi savrulma ve ilkesizlikleri meşrulaştırmaya çalışmamak lazım.

Televizyon yayınında kullanılan “devlet tam da budur” sözleri aslında iktidarın birbiriyle çelişen eylem ve ifadelerini aklama ve gerekçe bulma çabasını gösteriyor. Gerçekten uzak, gizem dolu, hayali slogan ve basmakalıp sözlerin amacı siyasi tutarsızlıkları örtme çabasından başka bir şey değil.

Kısa bir süre önce muhalefeti teröristlerle iş birliği yapmakla itham edip hüküm giymiş terör örgütü liderini Gazi Meclis’e davet etmenin şayet bahsedilen bu derin ve bilge devlet aklıyla bir ilgisi varsa ve büyük ulvi bir planın aşaması ise bunu topluma izah etmek gerekir. 

Devlet yönetmek öncelikle şeffaflık ve halka doğruları söylemekle başlar. Çok kısa sürede birbirinin aksi yönünde politikalar izlemenin nedenleri çok açık bir biçimde anlatılmalıdır.

Elbette uygulanan politikalar zaman ve koşullar nedeniyle değişebilir. Önemli olan bunun nedenin izah edilebilmesidir.