Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
46,7699
Dolar
Arrow
40,2548
İngiliz Sterlini
Arrow
54,0492
Altın
Arrow
4327,0000
BIST
Arrow
10.364

Ulus devlet üzerine

J.J.R. Tolkien’in eserinden uyarlanan Yüzüklerin Efendisi: İki Kule filminde “Miğfer Dibi Savaşı” sahnesi vardır. Saruman’ın ordusu Rohan ülkesini yok etmek için Miğfer Dibi isimli kalenin önünde toplanmıştır. Uruk-Hai’lerden oluşan Isengard ordusu, kalabalık ve ürkütücüdür. Surların gerisinde korku içerisinde kaderlerini bekleyen kadınlar ve çocuklar gece karanlığında korkunç sesler çıkaran bu kalabalık ordunun sesini duymaktadırlar. 

Uruk-Hai’ler saldırıya geçtiklerinde surların üzerinde düşmanı bekleyen Rohan kralı Theoden İngilizce şöyle der; so it begins..

12 Temmuz 2025 günü Cumhurbaşkanı tarafından yapılan konuşma sonrası aklıma bu söz geldi; İşte başlıyor..

İnternette arama motorlarında araştırma yaptığınızda konuşmanın görüntüleri yer alıyor ancak metnin tamamına ulaşmak kolay değil. 

Konuşmada sık sık Türk-Kürt-Arap birlikteliğine değiniliyor. Terörün sona ereceği ve güçlü Türkiye’nin şafağının söktüğü dile getiriliyor.  Cumhuriyet Halk Partisi’nin dışarıda bırakılacağını, Cumhur İttifakına eklenen Dem Parti ile bu yolda ilerleneceğini öğreniyoruz. 

Terörün sona ermesi, silahların susması, barış ve kardeşlik. Bunlar kulağa hoş gelen sözler. Bununla birlikte salim kafa ile düşünmemiz gerekiyor. Konuyu en yalın şekliye anlamak ve tartışmak gerekiyor. 

Somut ve açık konuşmak gerek. Ekranlardaki gibi saatlerce derin tahliller ve tekrarlar yapmadan tam bir berraklık içerisinde olan biteni anlamalıyız.

İçinde bulunduğumuz süreç aslında çok önemli bir anayasa değişikliğinin, bence yeni bir anayasanın, temellendirilmesi ve gerekçelendirilmesi için yapılıyor. 

Yürürlükteki 1982 Anayasası defalarca değiştirildi. “Darbe anayasasından kurtulalım, sivil bir anayasa yapalım.” söyleminin bir dayanağı yok. Hükümet sistemi dahil olmak üzere neredeyse tüm esaslı konularda anayasa maddeleri yeniden yazıldı. Türkiye’nin bugün hangi güncel sorununun çözümünde anayasanın engel olduğu somut örneklerle dile getirilmiyor, getirilemiyor. Çünkü böyle bir sorun yok. Yaşadıklarımız üzerinde biraz tefekkür ettiğinizde amaçlanan esas hedefi idrak edebiliyorsunuz. 

Hedefte Türklük ve ulus devlet var.

Anayasamıza ve Cumhuriyetimizin kurucu ideolojisi açısından kavramlara bir bakalım.

Büyük Atatürk’ün yaptığı tanım son derece açık. “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir”.  

Türkiye Cumhuriyeti bir ulus devlettir. Etnik köken, din, mezhep veya herhangi bir ayrım olmaksızın Anayasa’nın 66. maddesinde yer aldığı üzere “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür.”

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın başlangıç kısmında Türk Vatanı ve Türk Milleti yer almaktadır. Yine Anayasamızın 3. maddesi “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür.” der. 

Cumhuriyetimiz bu esaslar üzerine inşa edilmiştir. Etnik köken veya dini aidiyetten bağımsız olarak yurttaşlık temelinde ulus olduk. “Cumhuriyet baştan yanlış kuruldu” gibi zırvaların tam aksine bugün Irak veya Suriye durumuna düşmediysek bu ulus olmamızdan kaynaklıdır. 

Türk Milleti bir ayrışmayı değil, tam tersine birliğimizi simgelemektedir. Her etnik kökenden insanımızla biz Türk Milletiyiz. Birbiriyle kaynaşmış milyonlarca insanımız var. 

Laiklik ve ulus devlet. Bu ikisinden taviz verdiğimiz anda çok acı sonuçlarla karşılaşmamız kaçınılmaz olacaktır.

Kardeşlik, barış gibi kavramları kullanarak mütemadiyen Türk-Kürt-Arap vurgusu yapmak mevcut ulus devletimizden farklı olarak çok uluslu bir yapının inşa edilmeye çalışıldığını göstermektedir. Anayasa’da Türk Milleti ifadesini kullanmaz veya başka unsurların isimlerine de yer verirseniz artık farklı bir devletten söz edilecektir. Egemenlik hakkının bölüştürülmesi önce ayrışmaya ardından çatışmaya neden olacaktır. 

Osmanlı yıkılırken milletler sistemi de ümmet sistemi de tartışılmıştı. Ancak olmadı. Tarih ve olaylar bize gösterdi ki Anadolu’da kurduğumuz devletin yaşaması ancak ulus devlet ile mümkün. 

19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başında Balkanlar, Kafkasya ve Anadolu’da korkunç boğazlaşmalar yaşandı. Milyonlarca insan, başta Türkler olmak üzere yerlerinden edildiler.  Anadolu Türkler için artık yegâne vatandır. Başka gidecek yerimiz yok. Genişleme, büyüme hayallerine kapılmak elimizdekini de kaybetmek gibi bir felakete neden olabilecektir. 102 sene sonra Cumhuriyetin kuruluş ayarları ile oynamak ateşle oynamak demektir. 

Anayasalar günlük siyasi gereksinimler, yabancıların tavsiyesi ve başkalarının ihtiyaçları için yapılmazlar. Kanla yazılmış, arkasında tarihin birikimi olan toplumsal uzlaşı metinleridir. Ulus devleti savunmak Türk Milleti için ölüm kalım meselesidir. Ulus devleti tartışmaya açmak geri dönülmez sonuçlar doğurur.