Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
41,0398
Dolar
Arrow
37,9477
İngiliz Sterlini
Arrow
49,0201
Altın
Arrow
3811,0000
BIST
Arrow
9.659

Atatürkçü bir baba; Hasan İmamoğlu

Mustafa Kemal Paşa Sivas’ta idi.

1919 Eylülünde Kongre çalışmalarını sürdürüyordu.

Her ne kadar bu kongrede işgal altındaki Türk Milletini örgütleyip toparlamaya çalışsa da işi kolay değildi.

Birçok engeller vardı karşısında: Örneğin Osmanlı Hükumeti Sivas'ta Ali Galip’i Atatürk’ü tutuklaması için görevlendirmiş, ancak Ali Galip başarılı olamamıştı. 

Kaçmıştı.

Ancak bu kez kongre toplanmaması için Hükümet bir yalana başvurmuş, Sivas'ta, Padişah güçlerinin kongrenin yapılacağı lise binasına baskın yapacağı dedikodusunu yaymıştı.

Güya Mustafa Kemal Paşa’yı ve arkadaşlarını bu baskınla öldüreceklerdi. Böylelikle Mustafa Kemal'i korkutup, Sivas'tan kaçmasını sağlayacaklardı akıllarınca.

Bunu Osmanlı hükümeti İstanbul’daki yandaş basını aracılığıyla bilerek yayıyor, Anadolu’da Milli Mücadele veren Atatürk’e halkın katılmasını da önlemeye çalışıyordu.

Buna rağmen Türk halkı Atatürk’e destek vermeye çalışıyordu.

O günlerde bir Türk genci Sivas’ta Mustafa Kemal’e katılmış ve hizmetine girmişti. Kongre çalışmalarının yürütüldüğü Sivas Lisesinde çay getiriyor, ortalığı topluyor ve Atatürk’e yardım ediyordu.

Ancak bu söylentileri duyan ve bu durumdan endişe duymaya başlayan bu gencin babası da sık sık lise binasına gelerek oğlunu uyarıyor ve ikna etmeye çalışıyordu.

“Bugün yarın Sivas Lisesinin Padişah güçleri tarafından basılacağını, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının tutuklanacağını, onların her şeyi göze aldığını” söylüyordu.

Ve “kendini ve aileni düşün” diyordu. Mustafa Kemal’den ayrılmasını ve köyüne dönmesini istiyordu.

Atatürk ya bu, elbette etrafında olan bitenden haberi vardı. Genç, bir keresinde çay getirdiğinde Atatürk kendisine sordu;

-“Kimdir bu sık sık gelip giden?”

-“Babam” dedi delikanlı çekinerek…

-“Ne istiyor peki?” diye sorunca delikanlı utana sıkıla anlattı. Bunun üzerine Atatürk delikanlıyı karşısına aldı ve şu unutulmaz sözleri söyledi;

-“Bak çocuk. Senden memnunum ama baba hakkı büyüktür. Madem baban öyle istiyor, git; ama babana şunu söylemeyi unutma. Vatan elden giderse evladın ne hükmü kalır?”

Evet.

Son cümle çok önemliydi. Öyle ya; vatan elden giderse evladın ne hükmü kalırdı?

O söz o gün çok önemliydi.  Aradan neredeyse bir asır geçmiş ama bugün de çok önemli bu söz. 

Çünkü bugün de İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’ tutuklanıyor, “Millet İradesi” “Hak” “Hukuk” “Adalet” mücadelesi veriliyor.

Ve tüm mal varlıklarına el konuluyor. Babası Hasan İmamoğlu da çıkıyor, korkmadan, cesurca ve mağrur bir şekilde şu açıklamayı yapıyor;

-"Hesap veremeyeceğim hiçbir şey yok! Benim için her şeyden önce oğlum değil, Türkiye gelir!” diyor.

Atatürkçü bir baba.  Korkusuz. 

Atatürk gibi düşünüyor. Önce oğlum değil, Türkiye diyor. Yani Vatan elden giderse evladın ne hükmü kalır demek istiyor.