Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,3462
Dolar
Arrow
35,3307
İngiliz Sterlini
Arrow
43,8495
Altın
Arrow
3021,0000
BIST
Arrow
10.075

Atatürk’ün Berlin anısı doğru mu?

Bilirsiniz bir anı anlatılır Adalet ile ilgili.“Berlin'de hâkimler var!” adıyla.

''1700’lü yıllarda Prusya Kralı II. Friedrich'in, Berlin yakınlarındaki Potsdam bölgesinde bir arazide saray yaptırmak için oradaki değirmencinin arazisini zorla satın almak istediği ve buna da Berlin’deki hakimlerin adil bir karar vererek izin vermediği” anlatılır.

Kral değirmenciyi ayağına çağırmıştır, “sen benim kim olduğumu biliyor musun” demiş, iş büyümüş, inatlaşmalar artmış, mahkemeye kadar gidilmiş olay ve sonuçta  Kral Fredrich ile Graveniz isimli değirmenci mahkemeleşmişler ve değirmenci krala “Berlin’de Hakimler var” şeklinde cevap vererek hikaye edilmiş filan.

Rivayet böyledir.

Ve bu olayın sonu da Türkiye’de Atatürk’ün 1917 yılındaki Almanya ziyaretine bağlanır.

İşin aslı şudur;

1917 yılı Aralık ayında Osmanlı İmparatorluğu Almanya İmparatoru II.Wilhwlm’e bir iade-i ziyaret düzenlemiş ve Padişah V.Mehmet Reşat hasta olduğu için yerine Veliaht Vahdettin gönderilmiş ve Tuğgeneral Mustafa Kemal de Askeri Ateşe olarak bu geziye katılmıştır.

Almanya’nın Fransa cephesi dahil bölgede bir dizi ziyaretlerde bulunmuşlar, sonra Berlin’e gitmişler ve 31 Aralık 1917 günü saat 10;00’da, Hotel Adlon’da ziyaret bittiği için geniş bir basın toplantısı yapmışlardır.

Bu basın toplantısında Atatürk Vahdettin’in bizzat yanı başındadır. Hatta basın toplantısı bittikten sonra Atatürk Vahdettin ile baş başa kalmış, Atatürk Osmanlı Devletinin kötü gidişatına karşı Vahdettin’e ne yapması gerektiği konusunda akıl da vermiştir. Bu ziyarete Mehmet Önder’in ”Atatürk’ün Almanya ve Avusturya Gezileri” adlı kitabında geniş bir şekilde yer verilmiştir.

O gün öğleden sonra Osmanlı heyeti Berlin’in 20 km kuzeybatısındaki Hovel Irmağı kıyısında, Alman İmparatorunun yaptırdığı Postdam şatosunda oturan Alman Prensi Waldemar’ın eşine nezaketen veda ziyaretinde bulunmuştur. Ve orada bir kahve içildikten sonra akşama doğru sözü edilen Alman Kralı Fredrik’in yaptırdığı SansSoucie adlı şatoya gidilip gezilmiştir.

Bu gezi heyet gezisi şeklinde olmuştur.

Ancak Sunay Akın’ın  ''Geyikli Park'' isimli kitabında, bu şatodan sonra Mustafa Kemal’in SansSoucie değirmenine gittiğine, hatta tek başına gittiğine dair iddia vardır.

Bu iddia; “Yıllar sonra bir Osmanlı heyeti Berlin'e gidiyor; bir otelde kalıyorlar. Yalnızca aralarından biri bu öyküyü biliyor. Çünkü o bir entelektüel; kitap okuyor. Yılbaşı gecesi heyettekilere 'Potsdam çok yakın; adaletin simgesi olan şu değirmeni bir görelim.' diyor; fakat kimse ilgilenmiyor. Ama o kalkıp tek başına gidiyor ve Berlin'deki adaletin simgesi olan bu değirmene uzun uzun bakıyor. O güzel insan Mustafa Kemal'den başkası değildir” ifadeleri ile kaleme alınmıştır.

Ancak bu gezi ile ilgili elimizde üç kaynak vardır.

Birincisi, Mehmet Önder’in ”Atatürk’ün Almanya ve Avusturya Gezileri” adlı kitabıdır ve bu kitapta Atatürk’ün değirmene tek başına gittiğine dair bir bilgi yoktur.

İkinci kaynak olan Enver Behnan Şapolyo’nun “Atatürk’ün Hayatı” Zafer Gazetesi-1954 Sayfa;153’tür ve bu yayında bu geziden bahsedilir ama Atatürk’ün tek başına gittiğine dair burada da bir bilgi yoktur,

Üçüncü kitap olan ve bu geziyi detaylı olarak anlatan Başmabeyn Lütfi Simavi’nin Hürriyet Yayınlarından çıkan “Osmanlı Sarayının son günleri” adlı kitabında da Atatürk’ün bu anılan değirmene tek başına gittiğine dair bir bilgi yoktur. Başmabeyn Lütfi Bey’in bu konu ile ilgili sözü “SansSoucie şatosunu gezdiler” şeklindedir. 

Tek başına gittiği bilgisi yazmamaktadır.

Bundan mütevellid ”Adalet mülkün temelidir” sözünün bu olaydan çıktığı söylenir. Uzatılır da uzatılır. Ama o da doğru değildir.

Ayrıca bu Kral-Değirmenci anekdotunun doğruluğu da şüphelidir ve değirmenci burada kahramanlaştırılmıştır. 

Öncelikle şunu söyleyelim Atatürk’ün bu tür masal kahramanlarına ihtiyacı yoktur.

O başlı başına bir kahramandır.

Ama Atatürk hikâyelere konu edilecek adam değildir. Atatürk gerçektir. Gerçeklerin adamıdır. Savaşarak emperyalizmi durdurmuştur. Devlet kurarak kuramı gerçeğe dönüştürmüştür. Düşünceleri ve sözleriyle dünya barışına, insanlık tarihine ışık tutmuştur.

Atatürk’ün bu yönü ele alınmalı ve öne çıkarılmalıdır.

Yoksa gerçeğe dayanmayan hikâye ve masallarla Atatürk’ü sevdirmeye çalışmak Atatürk’e haksızlıktır. O’nun örneğin Suriye politikası anlatılmalıdır. Ortadoğu politikası anlatılmalıdır. Balkan Paktı ve Sadabat Paktı anlatılmalıdır. Onlar anlatılmalıdır.

Dış Politika ve iç politika anlatılmalıdır. Özgürlükler, Devlet ve Demokrasi anlayışı ele alınmalıdır.

Ekonomi Politikası ve bu güne dair ışık tutan ekonomik çözümlemeleri örnek alınmalıdır.

Atatürk devrimcidir. Çağımıza ışık tutan bir eylem adamı ve bir filozoftur. 

Bu günkü sorunlara dair bir çıkış yoludur.

Yapmayınız, etmeyiniz.

O büyük insanı batı emperyalizminin masallarına indirgemeyiniz.