Tarih 30 Ekim 1918’di. Yenilmiştik.
Osmanlı İmparatorluğu yaklaşık 4 yıldan fazla süren I.Dünya Savaşını Almanlarla birlikte kaybetmişti. İngiltere Devleti adına Amiral Calthorpe, Osmanlı Devleti adına Hüseyin Rauf Bey Limni adasının Mondros açıklarında bekleyen Agamemnon zırhlısında buluştular. Mondros Ateşkes Anlaşması imzaladılar.
Osmanlı Devleti fiilen bitmişti.
Çünkü Antlaşmaya göre Çanakkale ve İstanbul Boğazları düşman girişine açılacak, Türkler tüm esirleri serbest bırakacak, Türk Orduları terhis edilerek evlerine gönderilecek, bütün tersaneler zapt edilecek, İngilizler ve Fransızlar, Anadolu’da asayişin bozulduğunu bahane göstererek istedikleri bölgeye asker çıkarabilecekti.
Bu bir teslim antlaşması idi.
Durum kötüydü.
Cebren ve hileyle ülkenin bütün Orduları dağıtılmış, bütün tersaneler ele geçirilmiş, aziz vatanın her yeri işgale gebeydi.
Maalesef Mondros Ateşkes anlaşmasının gereği Türk askerlerinin terhis edilmesine dair iradeyi padişah vahdettin 5 Kasım günü imzaladı.
Çanakkale Boğazı da yine padişah tarafından bir imza ile açıldı. Türkler, kahramanca savunduğu Çanakkale mevzilerini boşaltmak zorunda kaldılar. Çanakkale boğazı açılınca İngiliz, Fransız, İtalyan, Yunan ne kadar savaş gemisi varsa başkent İstanbul’a doğru demir aldılar.
Ve Çanakkale geçildi.
Antlaşma gereği Osmanlı Ordusunun silahları işgal devletlerine teslim edilecekti. Ama bu nasıl olacaktı?
Hemen bir komisyon kuruldu ve Osmanlı Genelkurmay Daire Başkanlığı, Komisyonda Ahmet Tevfik Paşa’yı görevlendirdi. Yanına da askeri müşavir olarak ufak boylu, zeki, çevik ve Mustafa adında bir kurmay yarbay verdi.
İngiltere başta olmak üzere, diğer işgal devletlerinin temsilcileri ile birlikte Komisyon toplantısı başladı. Osmanlı Devletinin genç asker müşaviri kurmay yarbay, görevi gereği “Osmanlı devletinin silahları teslim etme planını” okumaya başladı. Okumaya henüz başlamışken, İngiliz generali sözünü keserek uygulanmasını istedikleri kendi planlarını sert bir şekilde emir vererek açıkladı.
Bunun üzere genç yarbay yerinden kalktı, Osmanlı Heyetinin Temsilcisi Ahmet Tevfik Paşaya dönerek; “Paşam biz buraya görüşmeye ve bir çözüm aramaya geldiğimizi sanıyorduk. Emir almaya değil. Burada işimiz kalmamıştır” dedi ve İşgal kuvvetlerinin temsilcilerinin gözü önünde Ahmet Tevfik Paşaya selam vererek toplantıyı terk etti gitti.
Tevfik Paşa Osmanlı Devletinde Başbakanlık yapmış adamdı. O yarbay başbakanın gözü önünde işgalcilere posta koymuştu.
Toplantı fazla sürmedi. Bitmişti.
Ahmet Tevfik Paşa akşam eve geldiğinde mutluydu. Konuyu ailesine anlattı.
O genç kurmay yarbayı çok beğendiğini söyledi ve “bu gibi subaylar Osmanlı Ordusunda daha fazla bulunsaydı bu hale düşmezdik” dedi.
O genç Yarbay dediği, Mustafa İsmet İnönü idi.
İşgal altında bile düşmana resti çekmişti.
Çok Okunanlar

Yavaş Savaş: Bir ulus 20 yılda nasıl ele geçirilir?

AKP, MHP ve DEM Parti yüzde kaç oy alıyor?

Yıkım günleri...

Türkiye işte böyle bir 'Hukuk Devleti!'..

Başbakanın gözü önünde posta koyan o genç yarbay kimdi?

Cem Küçük'ten askerlik süresi ve affa dair açıklama

Ozan Doğulu dolandırıcılara on milyon TL'den fazla para kaptırdı

Silah bırakan PKK’lıların başına 116 milyon TL ödül konmuş

Mücahit Birinci'den Kemalizm hakkında tartışmalı açıklamalar

Gazeteler Erdoğan'ın 'tarihi nitelikte' denilen konuşmasını nasıl gördü?