Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.367

Küçük hanımlar, küçük beyler

Boşuna değildi.

Çocuklara sürekli “Küçük Hanımlar, küçük Beyler!” demesi.

“Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız! Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli ve değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şey bekliyoruz.”

Bunu söyleyen elbette ki Mustafa Kemal Atatürk’tü.

Yer Bursa idi.

Bursa yeni kurtulmuştu henüz. Büyük Millet Meclisi kürsüsünden kara örtü kalkmıştı.

Atatürk 17.10.1922 günü Belediye Binasına geldi. Kendisini burada elinde buketle bir çocuk karşıladı. Buketi aldı, çocuğu bağrına bastı.

İşte o an bir alkış tufanı patladı.

Kolay değildi. Bursa iki yıl işgal altında kalmış, düşman, Bursa topraklarını iki yıl boyunca kirli ayaları ile çiğnemişti.

Atatürk’ün çocuklara bakışı başkaydı.

Bambaşkaydı.

O hep küçük bir insan gibi değil, büyük bir insan gibi davranırdı.

Mustafa Kemal Mart 1922 ayında Afyon cephesini denetlemek üzere Konya’da bir dizi denetlemelerde bulundu. Çanakkale Savaşı ve özellikle Sakarya Savaşı'ndan sonra artık her gittiği yerde büyük bir kahraman ve kurtarıcı olarak karşılanıyordu. 1 Nisan 1922 günü Konya Ilgın’a gitti. Ilgınlılar da Mustafa Kemal’i ilçenin girişinde karşıladılar. Aralarında çocuklar da vardı. Mustafa Kemal çocukları görünce onlara özel ilgi gösterdi.

 “Nasılsınız küçük hanımlar? Küçük Beyler” diye hitap etti.

Ama bugün gel gör ki çocuklar kaderine terk edilmiş vaziyette.

Cumhurbaşkanı Arap çocuklarının elini öpüyor, Türk çocuklarını hor görüyor, kafasına vuruyor, geçmişin başbakanı Ahmet Davutoğlu da çocuğu kafasından tutup karpuz gibi havaya kaldırıyor.

Bakan kalkıyor tecavüze uğrayan çocuklar için sırıtarak “Bir kereden bir şey olmaz” diye açıklamada bulunuyor, Başbakan Yardımcısı ise tecavüze uğrayan çocuk için “Küçüğün rızası vardı” diyebiliyor.

Bu cesareti kendinde bulabiliyor.

Bu gibi açıklamalarla topluma cesaret veren, çocukları savunmasız bırakan bu kişilerin hiç mi kabahati yok? 

Nasıl bir ülke olduk böyle?

Hiç kimse çocuklardan, çocukların güvenliğinden korunmasından yana tek laf etmiyor.

Ve bu açıklamaların sonucu ise ortada.

Daha demincek 8 yaşındaki Narin Güran vahşice katledildi.

Ülkede gün geçmiyor ki tecavüze, tacize uğramış ve hayatını kaybetmiş çocuk haberleri duymayalım.

Oysa Atatürk bu konuya özen göstermiş, dikkat çekmişti.

"Çocuklar her türlü ihmal ve istismardan korunmalı, Onlar her koşulda yetişkinlerden daha özel ele alınmalıdır" demiş ve "Bugünün küçükleri, yarının büyükleridir" diye de eklemişti.

Çocuklara gelecekteki ülkenin yöneticileri gibi hitap etmişti.

O yüzden “Küçük Hanımlar, küçük Beyler!” der ve sevgiden de öte ayrıca onlara saygı gösterirdi.

Bir Cumhurbaşkanı olarak bu davranışıyla herkese örnek olur, çocukların kapı gibi arkasında olduğunu gösterirdi.

Yahu Atatürk’ü örnek alın diye boşuna söylemiyoruz.

Bir Cumhurbaşkanı çocuklara özel ilgi göstersin de, sıkıysa biri çıkıp yan baksın onlara.

Hatırlayınız,

Erdoğan bir tünel açılışında kurdeleyi erken kesen çocuğun kafasına vurmuştu.

Bütün Türkiye’nin gözü önünde küçük bir çocuğun kafasına vurursan eğer,

Onu küçümsersin. Hor görmüş olursun. Değersiz kılarsın.

Savunmasız kılarsın.

Suç elbette Narin Güran’ı vahşice katledenlerde.

Onlara her türlü laneti müstahak görmeliyiz ama,

Çocukları hor görüp, değersiz kılarak istismara açık hale getirenlere ne demeliyiz?