Bugün,
bazı yazar geçinen müfteriler(iftira atan-iftiracı), doğrudan yada dolaylı olarak Atatürk’ün Sina cephesinden kaçtığını, bu kaçıştan sonra da Kudüs’ün düştüğünü söyleyecek kadar ileri gidiyorlar. Bu şekilde vatana ihanet etmekten geri kalmıyorlar.
Söyledikleri tabii ki yalan. Peki, anlatalım doğrusunu:
Alman Mareşal EricVon Falkenhayn Suriye-Arabistan cephesini (Gazze-Kudüs-Filistin dahil) savunmak için Enver Paşa tarafından 24 Haziran 1917 tarihinde kurulan, Yıldırım Orduları GrubunaKomutan olarak atandı.
2’nci Ordu Komutanı Mustafa Kemal Paşa da Yıldırım Ordular Grubu Komutanlığına bağlı 7’nci Ordu Komutanı olarak atandı ve Diyarbakır’dan önce İstanbul’a, ardından Falkenhayn ile birlikte Halep’e geldi..
Ve Halep’te göreve başladı.
Ancak bir sorun vardı. Aslında bir çok sorun vardı. İnsanlar devlete karşı umudunu yitirmiş, idareciler adaletten uzaklaşmış, halk fakirlik, yoksulluk ve hastalığın pençesinde inim inim inlemekteydi. Ordu perişandı. Ayrıca Osmanlı Devletinin Suriye Cephesini savunması için gönderdiği Yıldırım Orduları Grubuna Komutanı Mareşal Falkenhayn ve onun emrindeki 8’nci Ordu Komutanı Alman General VonKressKressenstein,Gazze cephesinde büyük hatalar yapıyordu.
Oturdu, başkente bir rapor çekti. Uyardı. Durumu tüm çıplaklığıyla ortaya koydu. Ama rapor daha çok muhtıraydı.
“Artık her iş bitmiştir ve çare kalmamıştır demiyorum. Bu sorunlardan kurtulma imkanı vardır” dedi ve yapılması gerekenleri tek tek sıraladı.
Ama İstanbul’da kimseye dinletemedi. Muhtırayı çektiğiyle kaldı.
Mustafa Kemal Paşa Sina cephesini değerlendirdikten sonra Filistin cephesinde savaşan orduların başarılı olamayacağını düşünerek cephedeki Orduların tamamının kendisine verilmesiniistedi. Çünkü Alman Komutanlar başarısızdı.Sina cephesinde Türk komutanlar başarılıydı.
Ayrıca Mustafa Kemal Paşa raporunda Filistin topraklarında Emperyalistlerin bir ecnebi (Yahudi-Hristiyan) devleti kurma hazırlığında olduğunu, Kudüs’ün savunmasının Müslüman ve Türk bir komutana verilmesini istedi.
Hatta adını da verdi. Falkenhayn’ın alınmasını, Yıldırım Ordular Grubu Komutanı olarak Cemal Paşa’nın atanmasınıistedi.
Tüm bunları yazdı Genelkurmaya.
Ama yine dinletemedi. Dinletemediği gibi Falkenhayn kendisini, mevkiidaşı 8’nci Ordu Komutanı Alman General Kressvon Kressenstein’in emrine vermeye kalkınca;
“... benim ikinci ve üçüncü derecede komutan seviyesine indirilmem üzüntü verici olsa da, vatanın çıkarları karşısında önemli değildir. Ancak dikkatlerden uzak tutulmaması gereken bir hassas nokta var ki, 7’nci Ordu birlikleri Sina’ya kaydırılırken, biz askerleri göndermeye başladığımız zaman İngilizler Sina Cephesinde saldırıya başlarsa, işte o zaman gönderilen her askerin savaşa parça parça katılması ve General KressvonKressenstein’in komutası altına girmesini zorunlu kılar.Bu durumda .....ben seyirci kalamam. O zaman yapacağım iş, en küçük birliğimin bile savaştığı cepheyi kayıtsız şartsız kendi emrim altına almaktır” diye cevap verdi.
Mustafa Kemal Paşa burada bir askeri stratejiye dikkat çekiyordu. Kendisinin emrindeki askerler Sina Cephesine parça parça gönderilir ve bu esnada İngilizler saldırıya geçerse askerlerinin doğal olarak General Kressenstein’in emrine gireceğini, ancak bu durumun yenilgiye yol açacağını ve dolayısıyla buna izin vermemek için komutayı kendisinin ele alacağını belirtti.Özetle “bu şekilde kaybedersiniz, askerleri ölüme gönderirsiniz” diyordu.
Çünkü Çanakkale’de bunu yaşamıştı. Kendisine askerler parça parça gönderilmiş ve düşmanın denize dökülmesinde başarı sağlanamamıştı.
Sonunda kriz çıktı. Yoğun telgraflar sonucunda Savunma Bakanı Enver Paşa’ya çektiği telgrafta Mustafa Kemal Paşa “Falkenhayn asla Sina Cephesinde görev alamaz. Ya Arabistan Başkomutanlığı emri altında Sina’nın savunması yalnız 7’nci Ordu Komutanına ait olur, ya da ben, 7’nci Ordu Komutanlığından affolunurum” dedi.
Mustafa Kemal Paşa Halep’te
Yani bir Tuğgeneral olarak koskoca Genelkurmay Başkanı ve Savunma Bakanına rest çekiyor, “ya beni tamamıyla görevin başına getirirsiniz, ya da beni görevden alırsınız” demişti.
Özetle; “Ya ben, ya Falkenhayn” diyordu.
Enver Paşa da bu durumda Alman Mareşal Falkenhayn’dan yana olunca Mustafa Kemal Paşada istifa etti.
Sonrasında ne mi oldu dersiniz?
Atatürk’ün öngörüleri ve kaygıları çıktı.
İngilizler,Mareşal EdmundAllenby 31 Ekim 1917 günü Sina Cephesine saldırıya geçtiler. Mustafa Kemal Paşa 1 ay 10 gün önce yazdığı rapordaaskerlerin bu bölgeye acilen kaydırmasını ve bir an önce savunmaya geçilmesini istemişti.
Ama geç kalındı.
Falkenhayn 5 aydır Halep’te oyalanıp durmuştu. Saldırı olduğunda Halep’te 5 Kasımda Kudüs’e geldi. General Kress’in emrine verilen 7’nci Ordu ise Sina cephesinde henüz daha yerini almamadan İngilizler Osmanlı cephesini yardılar. Mustafa Kemal Paşa’nın tahmin ettiği gibi Falkenhayn 7’nci Orduyu parça parça Sina cephesine nakletmiş ama bir işe yaramamıştı.31 Ekim 1917tarihli3.Gazze savaşında İngilizlerin ağır topçu ve piyade saldırıları karşısında Türkler tutunamadılar. Alman Generaller 6 Kasım 1917 günü Osmanlı Orduları geri çekmek zorunda kaldılar.
7 Kasım günü Gazze düştü, 8 Kasımda da Kudüs kuşatıldı.
Hz.İsa’nın da kabri bulunduğuna inanılan Kudüs, Yıldırım Ordular Grubu Komutanı ve Alman General ErichVon Falkenhayn ve Kressvon Kressenstein tarafından savunulmadı.Falkenhayn Hristiyanlarca kutsal sayılan mekanların bombalardan tahrip olmaması için Kudüs’te ciddi bir direniş göstermeden teslimine karar verdi,teslim emri de vali İzzet Bey ile Belediye Başkanı Hüseyin Salim El Hüseyni ile birlikte İngilizlere bir mektupla bildirildi.
FalkenhaynOsmanlı-Alman ittifakına ihanet etmişti.
İşte Mustafa Kemal Paşa’nın bu bölgedeki Osmanlı Ordular Grubunun Hristiyan Komutana değil de, Türk ve Müslüman bir komutana teslim edilmesini istemesi bu yüzdendi.
Vali ve Belediye başkanının teslim mektubundan henüz cevap gelmemişti ki,tam bu esnada bir şey oldu.
9 Aralık sabahı saat 08;00’de Amerikan Hastanesinde hemşire BerthaSpaffortVester koğuşlardan aldığı beyaz çarşafı yırttı, bir sopanın ucuna taktı, Belediye Başkanı Hüseyin Salim El Hüseyni’ye uzattı ve Kudüs Polis Müdürü Hacı Abdülkadir ile birlikte şehri teslim etmek üzere surların dışına gönderdi.
Karşısına çıkan ilk İngiliz askerine teslim bayrağını vermesini söyledi.Ancak Kudüs Belediye Başkanı Hüseyin Salim El Hüseyni ile Polis Müdürü Hacı Abdülkadir’inkarşısına çıka çıka,bölgede yemek vesu kaynağı arayan, konudan haberi bile olmayan James Sedgewick adında bir İngiliz aşçıbaşı çıktı.
Teslim bayrağı altında mektubu ona verdiler. Bir de anısına fotoğraf çektirdiler iyi mi?Yaklaşık sekiz asırdır Osmanlı İmparatorluğununelinde olan Kudüs, Alman Komutanlarca savunulmamış, koca şehir bir İngiliz aşçıbaşısına teslim edilmişti.
Mareşal Allenby de Kudüs’e yürüyerek, elini kolunu sallaya sallaya girdi.
Alman generaller, kendi dindaşları olan İngilizlere karşı tek kurşun bile atmamıştı.Kudüs’ün düşmesi Avrupa kiliselerinde çan çalınarak kutlandı. İşin ilginci, bazı Almanya kiliseleri de çan çalarak bu kutlamaya katıldı.
Mareşal Allenby Kudüs’e girerken
Mustafa Kemal Paşa’nın Sina cephesinin ısrarla bir Müslüman Generalin eline verilmesindeki neden de ortaya çıkmıştı.
Acıdır, Kudüs’ün düşmesinde en büyük destek, bölgedeki Hristiyan ve Yahudilerden çok, İngilizlerle gizli anlaşarak Osmanlıya karşı isyan eden Müslüman Araplardan, ve Mekke Şerifi Hüseyin’den gelmişti.
Eğer Mustafa Kemal’in sözü dinlenip Sina cephesi Alman komutanların eline terk edilmeseydi, ve yine Mustafa Kemal’in ısrarla istediği gibi bölgede saldırı değil, savunma politikası izlenseydi Kudüs düşmeyecekti.
Son olarak Atatürk’ün öngörüsü dikkatinizi çekti mi bu arada?
1917 Eylülünde Genelkurmay’a çektiği raporda, yani muhtırada, “Filistin’de bir ecnebi(Yahudi-Hristiyan) devleti kurulma hazırlığında olunduğunu” söylüyor ve bu noktaya dikkat çekiyor. Ve bu tarihten tam 31 yıl sonra, 1948 yılında, bir Yahudi Devleti, yani İsrail kurularak Atatürk’ün öngörüsü gerçekleşiyor.
Şimdi Atatürk neresinde kaçmış bunun? Neresinde Kudüs’ü vermiş?
Hatta vermemek için uğraşmış, çırpınmış.
Şimdi sıkı durun; Mustafa Kemal Paşa Kudüs’ü kaybetmemek uğruna Genelkurmaya muhtırayı ne zaman çekti biliyor musunuz? 1916 yılında Bitlis-Muş ve Bingöl cephelerindeki üstün başarılarından dolayı Tümgenerallik listesine adı konduktan sonra çekti.
Muhtıradan sonra da adı listeden çıkarıldı. Tümgeneral yapılmadı.
Yani şimdikiler gibi o rütbeyi mevkiiyi makamı düşünmedi.Yalakalık yapmadı. Ülkesini düşündü, ordusunu düşündü.
Atatürk’le ilgili yazarken dikkatli olun, kimseye benzemez o. Sizin reyisinize seyisinize hiç benzemez.
Çok Okunanlar

AKP, CHP'yi geçti, üçüncü sıradaki parti değişti

Bir nükleer savaş çıkarsa, ilk ölenler şanslı olacak!

Savaşın ve 30 Haziranın gölgesinde faiz inmez

Kudüs neden düştü? Ah Atatürk sözü dinlenseydi

Özgür Özel kurultay davasıyla ilgili rest çekti!

Edremit Körfezi'nde zehre direnişin öyküsü

Kars’ın nesi meşhurdu?

Erdoğan 'isimsiz' rakibine bile yenildi! 9 puanlık kayıp

Zeki 'Türk Geni' kayboluyor

Ferdi Zeyrek'in kızından duygu dolu Babalar Günü paylaşımı