Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,0649
Dolar
Arrow
34,5203
İngiliz Sterlini
Arrow
43,3466
Altın
Arrow
3019,0000
BIST
Arrow
9.550

Merkez Bankası nasıl kuruldu?

Savaştan yeni çıkmış yıkık bir ülke,

Para yok, 

İnsan yok, işgücü yok, genç erkeklerinin çoğu 8 yıl süren kanlı savaşta kırılmış.

Sermaye yok.

Elde avuçta hiçbir şey yok.

Mühendis, mimar, doktor yok. Beyin takımı yok. Onlar da Çanakkale Savaşında kırılmış.

Çanakkale’de biz “koca bir Darülfünun, yani üniversiteli” kaybetmişiz.

Ebe yok sağlık ekibi yok, kadınlar çocuklarını ekinler, inekler ve koyunlar arasında, kimi yerde soğuk tarlalarda doğuruyor.

Okul yok öğretmen yok bilgi yok.

11 milyon nüfusun % 96’sında okuma alfabe yok.

Hadi devleti subay ve general kadrolarıyla kurdun da, ekonomi nasıl kurulacak?

Tecrübe yok, uzman yok.

Para yok dedik ya ilk başta. Tedavüldeki para 155 milyon TL, o da Osmanlı'dan kalma paralar.

Borç çok, Osmanlı'dan kalma 84,6 milyon TL ödenecek. Diğer borçlarla beraber toplamda 107,5 milyon TL borçlu bir ülke.

Yani tedavüldeki paranın üçte ikisi kadar borç var. Nasıl ödenecek?

Borç çok ama yılgınlık yok.

Atatürk savaştan çıkar çıkmaz daha 3 ay bile geçmeden 1923 yılında İzmir'de bir iktisat kongresi düzenlemiş, bir "millî devlet bankası" kurulması gerektiği mesajı vermiş. Yani bir “Merkez Bankası” kurmak istiyor ama bunun dünyada örneği de yok.

O dönemde sadece Amerika’da FED var, bir de İngiltere’de Kraliyet Bankası var.

Piyasalar bunlarla kontrol altına alınmaya çalışılıyor. Ama bu sistem Türkiye’ye uyar mı uymaz mı bilinmiyor. Türkiye’de zaten Kraliyet yok. Kaçmış.

Ha bir tek Osmanlı Bankası var ama o da yabancıların elinde. Yok hükmünde yani.

Yok.

Atatürk yılmıyor, dönemin en büyük banka uzmanlarından Alman Dr. Schacht’ı ve onun yardımcısı Karl Müller’i ülkeye getirtiyor. Merkez Bankası kurmak üzere piyasamızı incelettiriyor. Alman uzmanlar da incelemelerini yapıyor ve sonunda karar veriyor. “Merkez Bankasının kurulmasının henüz erken olduğunu” söylüyorlar.

Hâttâ “kurmayın” diyorlar. 

Dışarıda, 1929 Uluslararası “Kara Çarşamba” adı verilen bir Amerikan ekonomik krizi var. Tüm dünyayı kasıp kavurmakta. Türkiye de bu krizden nasibini almakta. Merkez Bankası filan Amerika’da bu kriz karşısında işe yaramıyor. Tırışko. Bu yüzden dünya ekonomistleri kararsız. Merkez Bankası olmalı mı olmamalı mı? Olsa Amerika’da işe yarardı diye düşünenler de var.

Atatürk bir ekonomist değil, ama Cumhuriyetin bir Merkez Bankası olmasını acilen ve ısrarla istemekte. Çünkü “ekonomik dış dalgalara karşı Türk Parasının değeri korunmalı, iç piyasada faiz ve enflasyon kontrol altına alınmalı” diye düşünüyor.

Nice ekonomistlerin düşünemediğini o düşünüyor. Ama bu konuda elle tutulur iyi bir örnek de yok. 1917’de Osmanlı İtibar-ı Millî Bankası bu amaçla kurulmuş ama yürümemiş.

Batmış.

Atatürk nas mas demiyor sonunda 1927 yılında Maliye Bakanı Abdülhalik Renda’ya Merkez Bankası kurulması yönünde direktif veriyor. Çalışmaları başlatıyor. Bu kez ülkeye Hollanda Merkez Bankası İdare Meclisi Üyesi Dr. G. Vissering çağırılıyor. O da incelemelerini bitirdikten sonra bir rapor hazırlıyor ve Hükûmete bağlı olmayan, bağımsız bir Merkez Bankası'nın kurulması gerektiğini söylüyor.

Bağımsız bir Merkez Bankası.

Amerikan FED Bankasından başka dünyada örneği yok. 

Atatürk Hollandalı Vissering ile yetinmiyor. Bu kez 1929 yılında İtalyan Uzman Kont Volpi’ye soruyor. O da Türk parasının istikrarının sağlanması için bir Merkez Bankası kurulmasının şart olduğunu be2lirtince harekete geçiyor. Lozan Üniversitesi'nden Prof. Leon Morf'un katkılarıyla Türkiye Büyük Millet Meclisince Merkez Bankası 30 Haziran 1930 günü kuruluyor.

Merkez Bankası böyle kuruldu.

Allah'tan kurmuşlar.

Ve artık dünyada tüm gelişmiş ülkelerde var.

Düşünün şimdi Merkez Bankası kurulmasaydı bizim ülkenin halini.

Normalde Merkez Bankası'nın olmadığı ülkelerde para piyasası devlet bankalarıyla kontrol altına alınır. Bir kez daha düşünün şimdi Genel Müdürlerinin adının yüklü yolsuzluklara karıştığı bir Halk Bankası'na milletin ve devletin parasının emanet edildiğini. Tüpçülere ona buna milyonlarca faizsiz kredi veren ve alamayan bir Ziraat Bankası'nın piyasa faizlerini belirlediğini. Ve düşünün adı birçok dedikodulara karışan Vakıflar Bankası'nın ülke parasına yön verdiğini.

Merkez Bankası olmasaydı maazallah piyasayı kim kontrol edecekti?

Tabii ki adını saydığımız bu devlet bankaları kontrol edecekti. Düşünün doları kim kontrol ederdi. Tahtakale’ye mahkumduk. Merkez Bankası olduğu halde faiz fırladı, dolar fırladı. Merkez Bankası olmasaydı doları faizi kim tutardı? 30 liraysa 300 lira olurdu.

İyi ki zamanında öngörüsü yüksek Atatürk gibi devlet adamı çıkmış ülkeyi yönetmiş de, Merkez Bankası'nı o yoklukta kurmuş. Şimdi tüm aldanmışlıklara ve kötü yönetilmişliklere rağmen iyi kötü piyasamızı bu Merkez Bankası ile kontrol altında tutmaya çalışıyoruz.

O yoklukta diyorum, çünkü o yıllarda millet tütün yerine ot içiyordu.

Kimse demedi ki bu fakir ülkeye Merkez Bankası da ne hacet? Kimse demedi ki İş Bankası var ya neyimize yetmiyor? Kimse düşünemezken onlar düşündüler. Ve o yoklukta şikayet etmediler. Yılgınlık göstermediler. Kurdular.

Ama bugün öyle mi?

Daha dün Manhattan’dan gelmiş Gaye Hafize Erkan Hanımefendi'ye bir yılgınlık gelmiş. Küçük çocuğu olması nedeniyle Ankara’da bulunan Merkez Bankası lojmanlarını beğenmemiş. Beysu Konakları'nda kalıyormuş. Ve bir iddiaya göre aylık 49 bin lira kirayı da devlete ödetiyormuş.

Ne diyelim,

çocuklarını ekinler ve koyunlar arasında, soğuk tarlalarda doğurarak Merkez Bankası'nı kuran bir nesilden

geldik çocuğu olduğu için sıcak lojmanı beğenmeyen bir yönetici nesile.

İşte bu yüzden kalkınmıyor bu ülke.