Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.367

Osmanlıya köpek dediler...

Kim mi?

Tabii ki Araplar.

Bizim milletimiz Arapları sever değil mi?

Ama Araplar bizi sever mi acaba?

Araplar tarihsel süreçte Türklere karşı hep ayaklanmışlar ve hep isyan halinde olmuşlardır. İlk Arap Ayaklanması 1744 yılında Drie Emirliğindeki Suud’larla başladı. Arap yarımadasındaki çölün ortasında başlayan isyan büyüdü ve yağmaya dönüştü.

Napolyon Bonapart Mısır’ı 1798’de işgal edince Suud’lar bu fırsatı kaçırmadı ve 1802’de Abdullah Bin Suud Kerbela’yı, yani, Hz.Muhammet’in torunu Hüseyin’in türbesini bastı. Matem ayında 2000’den fazla Şiî yi kılıçtan geçirdi. Türbedeki 200 bin altını gasp etti ve  Necef’i yağmaladı.

Araplar bununla yetinmediler. Ardından Batıya döndüler, 1805’te Medine’yi ele geçirdiler. Mescid’-i Nebi-i’yi yağmaladılar. Bu sırada Mısır’da Kavalalı ailesi isyan etmiş, Araplar bunu da fırsat bilmişti. Bir yıl sonra Mehd’i ele geçirerek Osmanlı’nın Hac yolunu kapattılar. Hacca giden Türkleri yağmaladılar.

Uzun bir süre Hacca gidilemedi.

Ancak II.Mahmut tahta oturunca Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın oğullarını Hicaz’a göndererek Arap isyanını bastırdı ve kontrolü sağladı. 1817’de Drie’yi de ele geçirildi ve Suud’lar ortadan kaldırıldı. Suud ailesi yakalandı ve İstanbul’a gönderildi. Son Suud İmamı İstanbul’da asıldı.

Ancak Araplar yılmadı.

Osmanlıya karşı inadını ve ihanetini sürdürdü. Ve hemen, bu günkü Katar sınırları içerisinde Necid Kralığını kurdu. Tekrar Riyad’ı ele geçirdi. Osmanlı idaresini tanımadıklarını ilan etti.

Osmanlı Devleti bu isyana karşı Cebel-i Şammar Emirliğini kullansa da ilk önce başarılı oldu ama devamını getiremedi. Hattâ tam aksine Suud ailesinin Mısır’da işgal halde bulunan İngilizlere yanaşmasına neden oldu. İttifak kurdu.

Akabinde Osmanlı Devleti Şerif Hüseyin’i Mekke’ye Emir olarak atadı.

Daha sonra Abdülhamit tarafından İstanbul’da göz hapsinde tutulan Mekke Emiri Şerif Hüseyin, 1908 Meşrutiyet Devriminden sonra Mekke’ye gönderildiyse de O Osmanlı’yı seçmedi. İngilizleri seçti.

Kendisine özgürlük veren Meşrutiyeti “Kafirlik” olarak, Anayasayı da Kuran’a rakip olarak görüyordu. Cumhuriyet de zaten Meşrutiyet’in bir devamıydı.

1908’de Anayasa’nın ilanı ve Meşrutiyet Devriminin hemen ardından, Ağustos ayında Trablus, Zliten köyünde Meşruti Devrime karşı bir isyan patladı. Cumhuriyet rejiminin öncesi olan Meşrutiyet Devriminin getirdiği  “Özgürlük, eşitlik” gibi sözcükler geri kalmış Araplar tarafından hoş karşılanmıyordu. Araplar “özgürlük” sözcüğünü “anarşiye” benzetiyor, “eşitlik” sözcüğü Müslüman olmayanları da kapsıyor diye kabul etmiyordu. Aşiret ağaları da devlete karşı ayaklanınca isyanı bastırmak için bölgeye tek başına henüz yüzbaşı rütbesinde olan genç Mustafa Kemal görevlendirildi.

O tek başına o isyanı bastırdı, hâttâ yetmedi, Bingazi’deki İsyanı da bastırdı.

Son dönem, dağılmaya yüz tutmuş Osmanlı’ya karşı bu kez de Hicaz-Mekke-Asir’de ayaklanma çıktı. İmam Yahya, Seyyid İdris bu ayaklanmaların ele başlarıydı. Mekke ile Yemen arasındaki Asir isimli bölgenin reisi Arap Seyid İdris Osmanlıya “köpek” diyecek kadar ileri gidiyor ve öylesine hakaret ediyordu ki, bu kabul edilebilir bir şey değildi.

O hakareti İtalyan Başbakanı Cioletti’ye yazdığı şu mektupla söylüyordu;

“Siz İtalyanlar, ilahi iradenin bir terbiye vasıtası olarak Köpek Osmanlının başına indiniz. (İtalyanların Trablusgarp işgalini kast ediyor) Bu adamlar bize, Terakki ve Medeniyet gibi kendilerinin taptıkları yeni Allahlar getirmek istediler. Onların sultasını başımızdan atmakla en büyük iyiliği ve civanmertliği yaptınız. Bütün Araplar sizinle beraberdir” 

Evet, yanlış duymadınız. Köpek Osmanlı diyor işte, daha ne desin.

Şimdi birileri çıkmış “Cumhuriyet Arap Düşmanlığı yarattı” diyor maalesef. Yahu Araplar zaten düşmandı ki bize. Dost değildi ki. Onlar, ne Osmanlıyı, ne Türkleri, ne Türkiye Cumhuriyetini, ne de Cumhuriyet rejimini sevmediler.

Hep karşı geldiler.

Türklerin Arap aşkı tek taraflı aşktan başka bir şey değil.

Karşılıksız Aşk. 

Ayrıca Türkler bugün göçmen olarak ülkemizde bulunan Arapların uyum sağlayacaklarını ve asimile olacaklarını düşünüyorlarsa yanılıyorlar. Çünkü Araplar bugün okullarda okutulan İstiklal Marşını bile baskı aracı olarak görüyorlar.  Kendi çocuklarına baskı uygulandığını ifade ediyorlar. 

İstiklal Marşı Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet rejimi ile kazanılmış bir Bağımsızlık Marşıdır.

Tarih boyunca esaret ve ihanet içinde yaşamış Araplar bunu anlayamazlar.

Osmanlıya “köpek” diyen bir güruhu seviyor ve içimizde barındırıyoruz. 

Benden söylemesi; dikkatli olalım...