Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.471

Sevan Nişanyan’a cevap...

Atatürk’e saldırmak moda oldu.

Sevan Nişanyan da “Atatürk’ün neden hiç erkek evlatlığı yok” veya “Atatürk hep kız çocuklarını evlatlık edindi” demiş. Ne demek istediği ve neyi kast etmek istediği belli ama biz lafı uzatmadan konuya açıklık getirelim.

Öncelikle Atatürk’ün erkek evlat edinmedi sözü tutarsız ve yalan. Atatürk’ün edindiği ilk evlatlığı Ömer’dir. 12 yaşındadır ve Bitlislidir.

Atatürk Bitlis’i ve Muş’u Rus asker ve Ermeni çetelerinden kurtardıktan sonra Bitlis’e halkın yaralarını sarmak için Bitlis’e gitmiş, 16 Kasım 1916 günü öğleden önce hastanede yatan yaralılarla görüşmüştür. Hastaneden sonra Şerefiye camiine gitmiş, Rus işgalinde harap olan bu caminin temizlenmesi için talimat vermiştir. Ayrıca ilave hastane olarak kullanılması için bazı boş evlerin temizlenmesini istemiştir. Bu evlerde yapılan temizlikte 10-15 kadar Müslüman kadınların kafaları bulunmuştur. Ermeni-Rus işgali esnasında katledilen kadınlardır bunlar.

Atatürk şehirde, anne ve babası işgal sırasında katledilmiş 12 yaşında Ömer adında öksüz bir çocuk görmüş ve yanına almıştır. Yanına aldığı duyulunca yine aileleri katledilmiş üç yetim çocuk daha getirmişler, ancak Atatürk onları alamamış, para desteğinde bulunmuştur.

Ve halka bunlara bakmasını söylemiştir.

Kaynak istiyorsanız “Atatürk’ün Hatıra defteri.” Şükrü Tezer. Türk Tarih Kurumu yayınları sene 1972. 

Şükrü Tezer o yıllarda Atatürk’ün emir eri. Olayların bizzat canlı tanığı.

Yine aynı eserde Atatürk’ün Diyarbakır bölgesinde yolda gördüğü kimsesiz İhsan adında bir çocuğu da sahiplenmiş ve Ömer ile birlikte onlara 02 Aralık 1916 günü ‘Yaşamak Kavgası’ adındaki Türkçe şiirin bir kısmını ezberletmiş ve onları okumaya teşvik etmiştir.

ABDÜRRAHİM’İ BİLİYORSUNUZ.

Abdürrahim Tunçak. Van’lıdır ve Van işgalinde annesi ve babası katledilmiştir. Kimsesizdir. Atatürk onu da yanına almış, İstanbul’daki annesine götürmüş, oğlu gibi bakmıştır. Hâttâ Samsun’a Kurtuluş mücadelesine giderken ailesini ona teslim etmiştir.

Van işgalinde anne ve babası katledilen Abdürrahim ailesini hatırlamaz. Çünkü hiç görmemiştir. Kimine göre de Abdürrahim'in ailesi bir Ermeni idi. Ama olabilirdi. Bu asılsız iddia asıllı da olabilirdi. Ne fark ederdi. Atatürk bunları düşünmezdi. Çocuğun dili dini ırkı olmaz.

Çocuk çocuktur.

Atatürk savaşlarda mağdur olmuş kimsesiz çocukları yanına alıp korurken millet veya ırk ayrımı yapmadı. Örneğin Sivas’tan Anadolu’ya geçerken Kayseri’ye uğradığında Ermeni yetimhanesini ziyaret etmiş, annesini babası savaşlarda katledilmiş veya kaybolmuş olan Ermeni çocuklarına hitaben “Asla merak etmeyiniz. Sizin için korkulacak bir şey yok. Biz vatanın kurtuluşu için çalışıyoruz” demiş ve onlara güvende olduklarını hissettirmiştir.

Atatürk savaşta düşman çocuklarına bile sahip çıkacak kadar büyük ve asil bir insandı. 

Bu, 15 Şubat 1920 tarihli Vakit gazetesinin haberiydi.

Atatürk 12 yaşında babasını kaybetmişti. O yüzden, bu kimsesiz çocukların halini ve duygularını anlıyor, onlara babalık yapıyor ve koruması altına alıyordu.

Atatürk bakmak için aldığı evlatlıklarının içerisinde kız çocukları erkek çocuklarından fazladır. Bu doğrudur. Ama bunun nedeni cinsiyet ayrımı değildir. Böyle bir saçmalık olamaz. Balkan Savaşlarından beridir 10 yıl savaşmış, sefil ve perişan olmuş millet, erkek çocuklarını çalışmak ve işgücü açısından daha kolay kabul ediyordu. Erkek çocukları o tarihte kız çocuklarından daha değerli idi. Erkek çocukları kolay sahiplenilir, ama kız çocukları zor sahiplenilirdi. Ayrıca kimsesiz kız çocukları cinsel tacize ve istismara daha açık ve daha savunmasızdı. Atatürk bunu bildiği için kız çocuklarına daha fazla özen göstermiş ve yanına almıştır. Atatürk “Çocuklar her türlü ihmal ve istismardan korunmalı, onlar her koşulda yetişkinlerden daha özel ele alınmalıdır" demiştir. Bütün çocukları evladı gibi sevdiğini her fırsatta söylerdi.

Bu konu ile ilgili fikir beyan ederken Atatürk’ün savaş ve sürgün yıllarındaki yaşadıklarını anlamak gerek. O tarihte yaşayan insanların perişan-ı ruh halini anlamak gerek. O yıllarda ailelerin yaşadıkları acıları anlamalıyız. Savaş ve sürgün yıllarında kendi canından vaz geçen anneler ve babalar evlatlarının canını kurtarsın diye komşularına vermiştir. Bu acıyı anlamak için o tarihi yaşamak gerek. 

Sevan Nişanyan'ın bu acıyı bilmesi gerekir.

Çünkü 1915 tehcirinde birçok Ermeni aile yolda ölmesin veya telef olmasın diye çocuklarını güvendiği Türk komşuya bırakmıştır. Dolayısıyla “Evlatlık edinme ve evlatlık verme” olayı yakın tarihimizin duvarında asılı duran acı bir tablodur. Ve Ermenilerin de maruz kaldığı bu acı olayın benzeri üzerinden Atatürk’e hakaret etmeye çalışmak Sevan Nişanyan gibi bir Ermeni vatandaşımız için çok hazindir.

Sevan Bey yapmayın.

Atatürk’ü sevmeyebilirsiniz, ona düşman da olabilirsiniz ama “Atatürk hep kız çocuklarını evlat edindi, erkek çocuklarını evlat edinmedi” gibi yalan ve yanlış bilgiler vermek ayıptır, günahtır.

Savaşta, Ermeni, Türk, Kürt Çerkez gibi ayrım yapmadan tüm çocuklara sahip çıkan bir insana bel altı vurmak büyük bir hezeyandır. 

Ve o aziz insanların hatırasına, her şeyden önce büyük bir saygısızlıktır..