Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.367

Şimdi sıra şehitlerimizin yargılanmasına mı geldi?

Abdullah Öcalan.

Tapu Kadastro Lisesinden mezun olup Diyarbakır’da kadastro memurluğu yaptı.

Memurluğunu İstanbul’a aldırdı ve İstanbul Hukuk ve Ankara Siyasal Bilgiler Fakültelerinde bir süre okudu.

Aslında tam okumadı, Mezun da olmadı. Önce aşırı sağ zihniyete meyil gösterdi, sonra da 1974 yılında aşırı sol tandanslı gizli bir dernek kurdu ama kurduğu dernek 1975'te kapatılınca bölücülükte karar kıldı.

Bu amaçla 1978 tarihinde  Diyarbakır’a gitti ve orada Kürdistan İşçi Partisi adıyla yasadışı  PKK silahlı terör örgütünü kurdu.

Temmuz 1979'a kadar Güneydoğuda “Apocular” adı altında taraftar topladı ve bu taraftarlarla yol kesme, haraç alma, tehdit, yağma ve adam kaçırma gibi faaliyetlerde bulundu.

Yakalanacağını anlayınca Suriye'ye, Oradan da Filistin’deki Beka vadisine kaçtı.

Filistin/Beka vadisinde kurduğu kampta PKK örgütünü güçlendirdi ve Haziran 1981'de Türkiye'deki 300 kişilik ekibini yanına aldı ve bazı devletlerin de desteğini alarak burada Türkiye’ye karşı silahlı eğitime başladı.

Bugün Filistin için yırtınıyoruz ya, o gün Filistin’deki tüm örgütler ve Filistin halkı bu PKK terör örgütüne tam destek verdi. Bu destekle örgütte bölgede rahat rahat eğitim faaliyetini sürdürdü.

Daha açık söyleyeyim. Filistinlilerden askeri eğitim aldı. Bugün ağıtlar dizdiğimiz Filistinlilerden.

Neyse.

Belli bir güce eriştikten sonra Abdullah Öcalan kararını verdi ve Türkiye içerisinde silahlı eylemlere başladı. Bu amaçla 15 Ağustos 1984 akşamı Siirt'in Eruh ve Hakkari'nin Şemdinli ilçelerinde Türkiye Cumhuriyetinin karakollarına silahlı saldırıda bulunarak Askerleri şehit etti.

Sivilleri yaraladı.

1990’larda Kuzey Irak'taki otorite boşluğundan yararlanarak  Kandil’e geçeti ve Türkiye’ye karşı eğitimini ve silahlı saldırılarını artırdı.

Binlerce teröristi yurt içine soktu.

Bu kez birkaç teröristle değil, 100-150 teröristle silahlı saldırılarını gerçekleştirdi ve çoluk çocuk, sivil asker demeden binlerce kişiyi şehit etti, katletti.

Özetle Türkiye’ye savaş ilan etti.

21 Mart 1992'de Kürtlere ayaklanma çağrısı yaptı ve Cizre, Şırnak, Nusaybin,  Van ve Yüksekova'da Türkiye Cumhuriyeti Devletine karşı isyan başlattı. Bu isyan 1999’a kadar devam etti. 1999’da o dönemin kararlı yöneticilerinin baskısıyla Abdullah Öcalan 1999'da Türk Silahlı Kuvvetlerin birimi olan Özel Kuvvetler tarafından yurt dışında yakalandı ve Türkiye’ye getirildi.

İmralı’ya atıldı.

Bu isyan döneminde toplamda 6 binden fazla Türk askerini şehit etti. 5 binden fazla sivili katletti. 

Bu rakamlar basit rakamlar değil tabii ki. Büyük bir isyan rakamları da değil. Resmen bir savaş rakamları. Kendisi de zaten “düşük yoğunluklu savaş” demektedir bu işe.

Türkiye’de kaç açılım geçti bilinmez ama,

Devlet Bahçeli’nin “Abdullah Öcalan DEM Parti Grup Toplantısı'na katılsın, kürsüden silah bırakıldığını duyursun ve  'umut hakkı' değerlendirmesinin yolunu açsın sineye çekeriz” gibi açıklamada bulununca Mehmet Ali Çelebi adlı Milletvekilinin biri de Devlet Bahçeli’yi destekler kabilinde 23 Ekim günü X’den bir paylaşım yaparak Atatürk’e ait olan “Asıl olan iç cephedir. Memleketi temelinden yıkan iç cephenin kendisidir” demiş.

“Abdullah Öcalan gelsin Mecliste konuşsun” diyen Devlet Bahçeli’den de “Bilge lider” diye söz etmiş ve “Tereddütsüz yanında” olduklarını söylemiş.

Be hey şaşkın akıllılar. Abdullah Öcalan mecliste konuşup ne yapacak?

Kendisini savunacak. Eylemlerini savunacak, devleti askerleri suçlayacak. Başka ne yapabilir ki?

Adamın niyeti belli.  Daha önce “Kürdistan Devriminin Yolu” adlı kitap yazarak Manifesto çekmiş, PKK'nın eylemlerinin terörizm olarak değil olarak değerlendirilmesi gerektiğini savunmuş, “Sümer Rahip Devletinden Demokratik Uygarlığa doğru” isimli bir kitap yazarak  bu kitapta Ortadoğu’da bir Kürdistan devleti kurmanın çerçevesini çizmiş.

Onları savunacak ve savunmaya devam edecek.

Ne bekliyorsunuz ki?

İç cepheden kastınız bu mu yoksa?

Bölücülük mü?

Bu muhteremler Atatürk’ün “Asıl olan iç cephedir” sözüne öyle bir anlam yüklemişler ki “helal olsun emmoğlu” demekten alamıyoruz kendimizi.

Arkadaş, Atatürk bu sözü Büyük Taarruz öncesinde kaynaşan Meclis için söylemiş ve “Savaş öncesinde Birlik ve beraberlik” mesajı vermiş. Apoyu içerden çıkarın diye değil. 

Ne yapacaksınız, Ortadoğu’da Kürdistan’ı kurarak mı sağlamlaştıracaksınız iç cepheyi?

Aklınıza şaşarım.

Bu millet 2010’lu yıllarda Türkiye Cumhuriyetinin subaylarının terörist diye yargılanmasını gördü maalesef. 

İstiklal Savaşı şehitlerimize lanet okuyup mezarını kazıyanları da gördü.

Ceddine küfredenleri de.

Ama PKK terörüne karşı hayatını veren şehitlerimizin yargılanmasını görmedi sanırım.

Şimdi onu göreceğiz herhalde.

Baksana, vaziyet oraya evriliyor bu gidişle.