Henüz çocuk yüzlüydüler.
Çünkü liseliydiler. Topluca cepheye gittiler. Lise öğrencilerini gören Yüzbaşı “Yavrum siz kimsiniz, niye geldiniz?” diye sorduğunda öğrenciler “Vatan için ölmeye geldik” dediler.
Ve bu gençlerin hepsi şehit oldu, vatan için öldüler.
Sonuç; 57 bin şehit,
21 bini hastalıktan ölüm. 164 bin yaralı ve hasta. 10 bin kayıp.
Çanakkale Savaşından bahsediyoruz elbette.
Savaş bitmişti.
Askerler Metristepe’de oturdular, yaralarını sardılar. Bir ateş yaktılar, mevzilerde savaşın yorgunluğunu attılar. Şehitler için bir tören düzenlendi. Şehitlerin mezarına Türk bayrağı dikildi. 4.Tümen Komutanı Yarbay Mehmet Nazım Bey sağ kalan askerlere bir konuşma yaptı;
“Vatanı kurtaracağız! Yemin ediyoruz!” dedi. Ve dediği gibi vatanı kurtarıldı. Ama kendisi, şehit olmuştu;
Sonuç; 776 şehit,
3500’den fazla yaralı, esir ve kayıp.
I ve II.İnönü Savaşından bahsediyoruz elbette.
Düşman Polatlı tren istasyonuna kadar gelmişti.
Ankara’da panik başladı. Top sesleri şehirden duyuluyordu. Eli silah tutan bütün gençler cepheye koştular. Cepheye koşanları gören Ankara Lisesi öğrencisi Hıfzı, merakla okul müdürüne “Ne var? Ne oluyor!” diye sorunca okul müdürü durumu anlattı. Ancak yine de konuyu tam anlamayan öğrenciye konuyu müdür tek cümleyle özetledi;
-“Oğlum bu iş olmazsa hepimiz asılırız!”
Müdür haklıydı. Öyle bir savaştı ki, kazanamazlarsa Ankara’da herkes asılacaktı. Ve Ankara ateşe verilip yakılacaktı. Çünkü Ankara bir ihtilalin, bir devrimin karargahıydı. O yüzden Ankara Lisesi gençleri gönüllü olarak cepheye yazıldılar. Ama savaştan sonra dönmediler. Çoğu şehit olmuştu. Toprağa karışıp, cennete kavuşmuştu.
Savaş bitti, sonuç; 5713 şehit,
18480 yaralı 828 esir ve 14.268 kayıp.
Sakarya Savaşından bahsediyoruz elbette. Bu savaş kan savaşıydı. Melhame-i Kübrası da denildi. Melhame-i Kübrası, kan deryası demekti.
Son savaş başlayacaktı.
Başkomutan Mustafa Kemal savaş planını emrindeki komutanlara açıkladı. Fakat Yakup Şevki Paşa itiraz etti. Mustafa Kemal Paşa’nın bir anda yüzü sertleşti. Ama Harp Okulundan hocası olduğu için bir şey diyemedi. Yakup Şevki Paşa sözlerine devam etti. Ayağa kalktı ve; “Bu savaşa karar verenler, tarihe karşı büyük sorumluluk altında kalırlar. Adama vatan haini derler” dedi. Ve bir süre durakladıktan sonra yalvarmaklı bir sesle sözünü yumuşattı;
-“Ve hepimizi meclisin önünde asarlar!” dedi.
Mustafa Kemal Paşa kalktı, “Korkmayın Paşam. Tarihe ve millete karşı bütün sorumluluk bana aittir!” diyerek sorumluluğu üstlendi. Bir süre durdu ve şu sözlerle toplantıyı bitirdi;
-“Kaybedersek beni meclisin önünde asarsınız.”
Savaş bitti. Sonuç; 2.318 şehit,
9.360 yaralı, 101 esir ve 1.697 kayıp.
Büyük Taarruz zaferinden bahsediyoruz elbette.
4 savaş toplamında 75 bine yakın şehit,
200 bine yakın kayıp ve yaralı.
Sarıkamış’ı, Antep, Maraş, Urfa savunmasını da sayarsan genel toplamda 150 bine yakın şehit, 350 bin yaralı, esir veya kayıp. Kısaca 500 bin insan kaybı.
Ne kadar kolay söyleniyor değil mi? Sayı sayar gibi.
Bu vatanı kurtarmak için dedelerimizin verdiği canları, akıttığı kanları sayıyoruz oysa. Tam yarım milyon insanın kanı var bu topraklarda.
Onlar, bu vatanı kurtarmak için yemin ettiler. And içtiler. Kurtardılar. Şimdikiler de ülkeyi yıkmak için and içmiş gibiler.
Mehmet Akif Ersoy; “Eşele bir yerleri örten karı, Ot değil onlar dedenin saçları” diyordu o gün, şimdi eşelesen toprağı, yolsuzluk, hırsızlık, dinbazlık, gericilik sahtekarlık çıkıyor.
Yalan söyleyen politikacılar, yolsuzluk, hırsızlık yapan yöneticiler, devleti soyan memurlar müdürler, masum insanları içeri atan mahkemeler, satılmış gazeteciler, çocuklara tecavüz eden imamlar, hafızlar, daha neler neler. Bir Kurtuluş Savaşı vermiş ve kazanmış Türkiye Büyük Millet Meclisinde, o Gazi Mecliste, çalışan personele taciz bile ettiler.
Bırak ekonomiyi şunu bunu. Yahu Ukrayna’daki savaştan korumak için 510 yetim çocuk Türkiye’ye getirildi. Koruma altına alındı. Türkiye’de o çocuklara tecavüz edildi. 2 kız çocuğu otel çalışanları tarafından hamile bırakıldı. Bundan daha büyük bir rezillik, bundan daha büyük bir utanç var mı?
Bütün bunlardan ben sorumlu değilim, yöneticiler sorumlu.
Yönetemeyenler sorumlu daha doğrusu.
Yazıklar olsun.
Ülkeyi yöneteceğiz diyerek ellerinde Kuran, dillerinde yalan ile geldiler, 23 senede bu güzelim ülkeyi mahvettiler.
Evet, gerçekten yazıklar olsun size.
Karabasan gibi çöktünüz o kahraman insanların kanlarını dökerek kurtardığı,
bu güzel ülkemize.
Çok Okunanlar
Yılın son anketinde AKP ve CHP arasındaki fark ortaya çıktı!
Erden Timur'un neden gözaltına alındığı ortaya çıktı
'Ünlülerin torbacısı' olduğu iddia edilen Sercan Yaşar'dan açıklama
Miss Turkey güzeli ve ünlü rapçi gözaltına alındı!
Bir DEM palavrası: Kürt sorunu Cumhuriyetin ilk dönemlerinin ürünüymüş
Ülkeyi ne hale getirdiniz be...Yazıklar olsun
Yurttaşlar çözüm sürecini protesto etmek için Anıtkabir'de toplandı
Sedat Peker'den 4 sene sonra ilk ses kaydı
Mümtaz'er Türköne, Özdağ'a 'bölücü' dedi, yanıt gecikmedi
Beni Türk hakemlerine emanet ediniz