Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
37,8412
Dolar
Arrow
33,9580
İngiliz Sterlini
Arrow
44,8874
Altın
Arrow
2747,0000
BIST
Arrow
9.771

Güncellenen vahiyler, yaşayan peygamberler, kim bu mormonlar?

Yalnızca nefes alarak, yemek yiyerek yaşamak yetmiyor insana. Varlığını hissetmek, hayatla ve diğer insanlarla bağ kurmak, üretmek, yaşamla kaynaşmak istiyor insan. Üstelik yalnızca bir dönem değil, bütün bir hayatın değişmez yazgısı bu. Ruhsal ve fiziksel açıdan hareket halinde olmak, ilişki kurmak, yeni yerler keşfetmek, kimlik kazanmak istiyoruz. Bu kendiliğinden olmuyor elbette. Altın tepside menüyle gelen yaşam seçenekleri yok elimizde. Ondan sebep daha “anlamlı” hikâyeler yaşamak için ideolojilere, dinlere, inançlara sarılıyor, yoksa da üretiyoruz. 

Hikaye demişken bugün sizlere, bu toprakların pek aşina olmadığı bir dinden bahsetmek istiyorum.

Mormonları duydunuz mu? 

Gelin bugün Mormon inancına doğru bir yolculuk yapalım. 

Bakalım onlar ne anlatacak bize?

Tarihi 19.yüzyılın ilk çeyreğine kadar uzanan Mormon inancında çok tanrılı bir din anlayışıyla karşılaşıyoruz. Örneğin onlara göre Dünya’nın Tanrısı gökteki başka bir tanrı ve onun eşi tarafından yaratılmış ve insan bedeninde dünyaya gönderilmiştir. Akabinde bu insan  iyi ve güzel ameller işleyip öldükten sonra Tanrı olmuştur. Yani Mormonlara göre Dünyanın Tanrısı, zamanında insan olan bir beşerdir. 

Dinin kurucu Peygamberi Joseph Smith’tir. 1805’te ABD’de 11 çocuklu bir ailenin beşinci çocuğu olarak dünyaya gelir Smith. Daha 18 yaşındayken Moroni adlı bir melek gelir ve ona, altın levhalardan yazılmış bir kitaptan bahseder. Akabinde kendisinin Tanrı tarafından seçildiğini ve onun elçisi olduğunu söyler. Smith’in görevi ise Tanrı Krallığını kurmaktır. Zira mevcut Hristiyanlık tahrif olmuştur. Bu arada Moroni isimli melek başka bir İncil’den daha bahseder lakin bu aşamada o kitap kendisine gösterilmez. Ta ki dört yıl geçene kadar. Dört yıl sonrasında Melek tekrar gelir ve sözü geçen İncil’in İngilizceye çevrilmesini ister. Lakin bir sorun vardır. Smith İngilizce bilmemektedir. Bunun üzerine ona yardımcı olmak üzere iki melek daha görevlendirilir ve üç yıl içinde sözü edilen çeviri tamamlanır. Takvim yaprakları 1830’u gösterirken ilk kiliselerini de New York’ta açarlar. 

Mormon inancı kilisenin kurulması ile birlikte gücünü ilan ederken baskılarda peşi sıra gelir. Yeni bir din ve kilise hoş karşılanmaz çünkü. Sonrasında Mormonların sürgün hayatı başlar kurucu Peygamber Smith daha kırk yaşına gelmeden Carthage hapishanesinde kardeşiyle birlikte öldürülür. 

Lakin bu durum Mormonların yükselişinin önüne geçemez. Zaman içerisinde din içerisinde bölünmeler ortaya çıksa da nihai olarak dinin bağlıları yıllar içerisinde artarak devam eder. Öyle ki bugün yüze yakın ülkede, 20 milyon civarında Mormon bulunmaktadır. Yeni bir din için muazzam bir sayı bence bu. 

Dinin tarihsel gelişimine dair Profesör Paul Noah Siegel şöyle der: “ABD’de 1970’lerin başında 1,7 milyon olan üye sayısını on yılın sonunda 3,1 milyona çıkaran dönemin en çok büyüyen kiliselerinden biri Mormonlardı. Mormonculuk, 1820’lerin dinsel yükseliş ortamında, teolojik esinli bir ütopyacı komünal hareket olarak doğmuştu. Şeylerin ilahi düzeninde ABD’ye merkezi bir yer atfeden vurgusu ve insanın yaratma kudretine sahip bir Tanrı’ya dönüşene kadar gelişebildiği iyimser ilerleme doktriniyle tam bir Amerikan diniydi.”

Peki, Mormon dininin hızlı yükselişini nasıl açıklamak gerekir? Niegel’in bu soruya yanıtı da şöyle: “Bu din yoksul çiftçileri ve aşırı pahalılaşan topraklarını terk etmek zorunda kalan insanları cezbetti. Zira din ilk başlarda eşitlikçi bir karaktere sahipti ve Smith’e gelen vahiy ‘herkes ihtiyacı kadarını alabilir’ diyordu. Gelirin geri kalan kısmı ise ihtiyacı olmayanlara dağıtılmalı ve ayrıca Yeni Kudüs için toprak satın almak üzere kiliseye verilmeliydi.” 

Amerika’nın kutsal bir şehir olduğuna inanan, yeni Kudüs’ün burada inşa edileceğini düşünen, aile kurumuna ayrıca önem veren ve üyelerinden gelirlerinin yüzde onunu öşür olarak alan Mormonların Peygamber inancı da oldukça dikkat çekicidir. Şöyle ki Mormonların peygamberleri öldüğü zaman, dinin en üst düzey yönetim organı, en kıdemli havariyi bir sonraki peygamber olarak ilan eder. Dolayısıyla Mormon dininde peygamberlik süreklilik arz eder, dolayısıyla vahiyler de. 

Yaşamak tek başına mümkün olmuyor. Her şeyi yapamadığımız gibi her şeyin üstesinden de gelemiyoruz. Bundan dolayı insan grup yönelimli bir canlı. Kendine topluluklar, aidiyetler, kimlikler edinmeye, varlığını o büyük söylemin altında sürdürmeye çalışıyor. Hal böyle olunca, tarihin gidişatına göre topluluklar da güncelleniyor, yenileniyor ya da yeni olana alan açılıyor. Smith’in 18 yaşında Tanrı elçiliği ile ortaya çıkması, akabinde peygamberliğin süreklileşmesi, vahiylerin güncellenir hale gelmesi, sözünü ettiğimiz dinamiklerin kabulü ile mümkün hale gelebiliyor. Bu anlamda kabuller, ilahi iddialardan önce ortaya çıkıyor aslında. Var olmanın zor ve sancılı süreci “kutsal pratiklere” kapı aralıyor ve bu kapıdan Mormonlar da geçiyor, Yehova Şahitleri de, Rastafaryanlar da ve diğer inanç pratikleri de.