Hayat boyu yaşadığımız acılar, stres ve sıkıntılar, çektiğimiz ekonomik ve sosyal yoksunluklar ruhumuzu ve bedenimizi farklı biçimlerde yaralarken, bizde bıraktığı tahribat nazarında tükenmişliğimizi de hızlandırıyor. Tükene tükene azala azala sürdürüyoruz yaşamımızı. Enerjimiz tükeniyor, moral değerlerimiz, gücümüz azalıyor, bizi ayakta tutan organlarımız zarar görüyor ve son demde yetemiyoruz hayatta kalmaya: ölüyoruz.
Bu yanıyla çoğu zaman ölüm bir süreç aslında. Bir anda ölmüyor insan. Sonu görüyoruz ama sona giden süreci hesaba katmıyoruz. Faillerle mi yüzleşmek istemiyoruz acaba? Kim bilir, belki de öyledir.
Resmi kayıtlara göre Hz.Ali Kufe’de 62 yaşındayken Harici Abdurrahman b. Mülcem tarafından öldürüldü. Siyasi/dini bir cinayetti bu. Olay anında Mülcem vardı ama olaylara giden süreçte yalnızca o mu bulunuyordu düşünmek lazım. Hançeri tutan Mülcem’di ama hançeri hazırlayan, hançerin bügünlere gelmesine vesilen olan, Ali’yi “düşmanların” ortasına atan, düşmanlarını çoğaltan Mülcem değildi, onu çok iyi biliyoruz. O halde konuyu biraz daha açalım, görünen faile değil gösterilmek istenmeyen tarihe dönelim.
Çocukluğundan beri yanında olduğu, kalbi bir imanla bağlandığı İslam Peygamberi’ni yakından tanıyordu Ali. Nasıl tanımasın, ailesi yokluk yaşadığı için bir dönemler onun evinde kaldı. O kadar yakındılar. Ondan sebep babası annesi iman etmemişken Ali iman etti, Peygambere bağlılığı bildirdi. Onu kaybettiğinde 32 yaşındaydı. Halifelik tartışmaları başlamışken o Peygamberin cenaze işleriyle ilgileniyordu. Neticede önce Ebu Bekir, sonra Ömer sonra da Osman halife oldu. Açık söylemek gerekirse bu 25 yıl boyunca iktidara uzak kaldı, yapılan “seçimlerden” hoşnut değildi, belki içinde fırtınalar kopuyordu ama dışarıya ses vermedi Ali. Tarihten biliyoruz bir ganimet Müslümanları vardı, ki kalpleri henüz İslam’a ısınmamıştı, bir de Ali’ler vardı. Dahası ganimet Müslümanları gittikçe güçleniyor, başka bir “din” yorumunu kadrolarıyla birlikte inşa ediyorlardı.
Saflar çoktan ayrılmıştı aslında, hoşnut kalmak ne mümkündü.
Özellikle Osman döneminin oldukça sıkıntılı geçtiğini söylemek gerekiyor. Zira bu dönemde bir taraftan toplumsal muhalefet çeşitli yöntemlerle bertaraf edilmeye çalışılırken öbür taraftan devlet adeta Emeviler’e teslim ediliyordu. Karşımızda duran adeta hanedan devletiydi.
İtirazlar karşılık görmüyor, tepkiler sonuçsuz kalıyordu. Bu günlerde sürgün edildi Ebu Zer, kimi rivayetlere göre bu günlerde halifeden dayak yedi Ammar, ikisi de Ali’ye yakın isimlerdi. Bu bir yanıyla Ali’ye meydan okumaydı aslında. Öyle ki yine kimi rivayetlere göre Osman’ın Ali’yi de sürgün etmek istediği söyleniyordu. Günler böyle geçerken ve geçen her gün halifeye karşı öfke sesleri ile büyürken öldürüldü Osman b. Affan.
İslam tarihi açısından büyük ve derin bir kırılmaydı bu ölüm. Bir tür depremdi. Etkileri belki hissedilmemişti ama sonuç olarak gerilen iplerde koparılmıştı artık. Tam da bu günlerde Halife oldu Ali. Yaşı 58’e yaklaşmıştı artık. Etrafında yoksullar, muhalifler, itiraz edenler ve öfkelenenler de vardı. Ali işte bütün bunların sesiydi artık, beklenen de oydu, Ali’ye yüklenen anlam da o.
Öte yandan Ali’nin genel olarak zenginliğe, servet edinmeye karşı mesafeli bir tutum takındığını biliyoruz. Ona göre zenginliğin de bir sınırı vardı ve bu sınır düşünüldüğü gibi hiç de çok değildi. Alman kökenli bir iktisat tarihçisi olan Benedikt Koehler bu konuda şunları söyler: "Ali servet biriktirmeye karşı her zaman ilgisizdi ve lüksü geçici bir yanılsamadan başka bir şey olarak görmeyi küçümsediğini hiçbir zaman gizlemedi.”
O halde Ali’yi karşısına alacaklar öncelikle aristokrat sınıf olacaktı. İkincisi, iktidarı ele geçirmek isteyenler ve bunun için Osman’ın öldürülmesini bahane edenler öne çıkacaktı. Nitekim öyle de oldu. Ali daha halifeliğe adım atar atmaz itirazlar baş gösterdi. Örneğin Şam valisi Muaviye görevden alınmasına rağmen bunu kabul etmedi ve halifeye karşı çıkarak isyan etti. Aynı günlerde Talha b.Ubeydullah, Zübeyr b. Avvam ve Peygamberin eşi Aişe Ali’ye karşı isyan bayrağını açtılar, bunun için binlerce kişiden oluşan bir ordu kurdular. Ali’nin iktidara geldiği zamana denk düştü bu olay. Adına Cemel vakası denilen kırımda Basra topraklarında binlerce Müslüman can verdi, kan dolup taştı şehir. Ali’de ölebilirdi elbette. O ölmedi ama Zübeyr ve Talha öldü; rivayet o ya cennetle müjdelenmişlerdi ama ölümleri Müslümanların elinden oldu.!
İkinci büyük kırılmada bu oldu. Depremin şiddeti daha büyük sonuçları daha ağırdı. On bin insanın can verdiği söylenir bu savaşta. Böyle bir savaşın sonuçlarını tahmin etmek zor olmasa gerek. Ali yanlıları ve karşıtları; ölenlerin ve öldürülenlerin ayrışması, saflar ve ayrılıklar..Bütün bunların ortasında bir halife; Ali..Dedik ya ölüm bazen bir anda yaşanmıyor, kalanlar da ölenlerle birlikte yara alıyor, eksiliyor.
Bu kanlı günlerin hemen akabinde yaşandı Sıffın savaşı. On binlerce askerin olduğu ordular karşı karşıya geldi. Bir yanda Ali, bir yanda Muaviye kuvvetleri. Dile kolay ama havsalanın alması kolay değil; bu savaş sonrasında yetmiş bin insanın can verdiği söyleniyor. Sıffın ovasını, oluk oluk akan kanları, göğe yükselen acıyı düşünün.
Üçüncü ve en büyük deprem buydu belki de. Müslümanların yaşadığı kayıp, ölenler, onların geride kalan yakınları ve yaralananları ile bir savaşı değil derin bir travmayı yazıyordu tarih. Öte yandan bu savaşta hakem kararını ortaya çıkaranlar, bu kararı kabul etmesi için Ali’yi zorlayanlar ve akabinde hakem kararında Ali aleyhine karar verenler başka yaraların, başka kırılmaların faili olmuştu.
Hançer Mülcem’in elindeydi ama Hançer’i tutan başka eller de vardı. Aldıkları kararlarla tarihin seyrini değiştiren, ovaları kan ile doldurup iktidar hırsı ile kılıç kuşanan, yalnız yaşadıkları dönemi değil geleceği de karartan başka failler de vardı. Ali’nin bedeni ebedi aleme göçüp giderken, failin tek olmadığını, ölüme gidilen süreçte hançeri hazırlayanlar olduğunu söylüyordu tarih.
Çok Okunanlar

Cübbesini çıkardı!..

Oyuncu Sevil Akdağ fenomen arkadaşı Elif Kırav'ı öldürmüştü...

Sevil Akdağ yardım istemesin diye bakın ne yapmış

Arap ülkelerinde Kanal İstanbul reklamları, İmamoğlu tutuklanmadan önce başlamış

Bülent Arınç ile ilgili çok konuşulacak CHP iddiası

Hz. Ali'yi kimler öldürdü?

Reyting sonuçları açıklandı! 20 Nisan Pazar günü hangi yapım zirveye ulaştı?

Aybüke Pusat'ın Teşkilat dizisinden çıkarıldığı sahne yayınlandı

Kısmi af mı geliyor? Af kimleri kapsayacak?

Cumhur'da erken seçim çatlağı mı? MHP sessizliğini koruyor