Oruç kelime kökeni itibariyle “bir şeyden uzak durmak, bir şeye karşı kendini tutmak” anlamına gelir, uzak tutulacak olanların içerisinde yemeğin olduğunu biliyoruz, peki hayatın içinde başka uzak durulması, insanın kendini tutması gereken durumlar yok mudur?
Eğer orucu diyete indirgeyeceksek bu soruya olumsuz yanıt verebiliriz. O vakit oruçtan maksat yalnızca yemek saatleri olur. Buna göre Tanrı belirli günlerde yemek vakitlerini yeniden düzenlemiştir. Oysa bu durumun kabulü olası değildir. Çünkü insan mana arayışında olan bir canlıdır, şuurludur, yaptıklarının bir hikâyesi, kendi içinde anlamı ve sebebi vardır. O sebepler bütünü içerisinde yaşam bulur yapılanlar. O vakit, orucun yemeği aşan bir anlamlı derinliği olmalıdır. Tanrı’nın oruçlu ilgili muradı elbet yemek olamaz.
Peki, nedir bu derinlik?
İslam Peygamberinin oruca dair söyledikleri ile başlayalım isterseniz. Peygamberin bu noktada şöyle söylediği rivayet edilir: Oruç sahibini koruyan bir kalkandır. Oruçlu, saygısızlık yapmasın, ahlaksızca konuşmasın. Eğer biri kendisiyle dövüşmeye veya sövüşmeye kalkışırsa, iki defa ‘Ben oruçluyum’ desin. (Buhari, Savm, 2)
Sanırım bu sözler üzerine birkaç kelam etmek gerekiyor. Saygıyı, genel olarak “İnsanlara kendisinin önemsendiğini ve değer verildiğini gösteren söz ve davranışlar bütünü” olarak tanımlayabiliriz. Buradan baktığımızda insanları değersizleştiren, hayata ve ülkesine karşı yabancılaştıran, önem duygusunu zedeleyen bütün davranış, politika ve uygulamalar “saygısızlık” dairesi içerisinde görülebilir. Nitekim saygı yalnızca bireysel yaşam alanı içerisinde anlam bulan bir olgu değildir. Sosyolojik olarak saygının karşılığı, düzeyli, anlamlı ilişkiler bütünün hâkim olması ve politika yürütücülerinin en azından bu doğrultuda bir çalışma yürütmesidir. Dolayısıyla toplum kurallarının ihlal edildiği bir yerde “saygıdan” bahsetmek mümkün olmayacaktır. Söz konusu rivayete geri dönersek, orucun manası aynı zamanda saygıdır, ahlaksızca konuşmalardan, sözlü ya da fiili kavgadan uzak durmaktır. O halde birinin oruçlu olduğunu yalnızca ertelediği yemek vaktinden anlayamayız, manası ile yaşanacaksa o değerleri yaşıyor ve yaşatıyorsa oruç gerçek manada tutuluyor demektir.
Yine Peygambere ait olduğu öne sürülen başka bir sözde şöyledir: “Nice oruçlu vardır ki, onun orucu sadece açlık ve susuzluktur. Nice gece ibadete kalkan vardır ki, onun bu kalkışı sadece uykusuzluktur.” (İbn Mace, Sıyam, 21) Oruçtan maksat yalnızca açlık, susuzluk; ibadetten maksat tek başına uykusuzluk olsaydı Peygamber “sadece” ifadesini kullanmazdı sanırım. Oruca da, ibadete de eşlik etmesi gereken değerleri, anlamları işaret eder bu sözler. İşaretin gösterdiği yeri de bulmak zor olmasa gerek: kibirli olmamak, yalan söylememek, israfa, gösterişe meyletmemek ve elbette kamu malını kendi çıkarları için kullanmamak, haksızlık etmemek, başkalarının hakkını-hukukunu gözetmek. Bu listeyi uzatabiliriz elbet fakat amacın hasıl olduğunu düşünüyoruz.
O halde devam edelim.
Orucun, inancın ve dinin bir mana doğrultusunda anlam bulduğunu görmek gerekiyor. Aksi durum insanı şuursuzluğa götürür ki, orada ne oruç kalır ne de ibadet.
Yazımızın başında orucun yemeği aşan bir derinliği olması gerektiğini söylemiştik, el hak öyledir. Ve burada mesele o derinliğin belirli günlerde yaşanması, insani tutum ve değerlerin yalnızca belirli günlerde korunması değildir. Mesele oruç günlerinde bir farkındalık oluşması ve sonrasında da bu farkındalığın yaşam boyu sürmesidir. Zira dönemlik ya da mevsimlik anlayışlarla orucun ya da inancın manası kavranamaz. Bir bütün olarak insan yaşamı boyunca sürekli kendini iyiye, güzele doğru eğitmeli, bunun çabasını vermelidir. İşte oruç bu sürecin önemli noktalarından biri olarak görülebilir. Yoksa yalnızca oruçlu iken yalan söylememek, kalp kırmamak haksızlık etmemek ama oruç bittiğinde bunları yapmak gibi bir durumla karşılaşırız ki, bu hem inanca hem de insan aklına büyük bir hakaret olur. İnsan iyi olacaksa her zaman olmalıdır, rezerve edilmiş günler iyiliğe değil aldatmaya, gösterişe girer.
Ali Şeriati oruç için “bir gün değil her gün tutulur” der. Zira tutulan da zaten kul hakkıdır, yenmemesi gerekir bu hakkın, bunun da zamanı, dakikası yoktur. Süresi de bütün bir ömürdür.
Peki, oruçlar genel olarak bu bilinç ve anlayışla tutuluyor mu derseniz, maalesef bu soruya olumlu yanıt vermek pek mümkün gözükmüyor. En azından mevcut göstergeler, dünyanın ve dini(i)darların içinde bulunduğu durum bunu söylüyor. Dünyanın her yerinde hüküm süren haksızlıklar, savaşlar, derinliği gittikçe büyüyen sömürü politikaları, adaleti mumla aratan hükümet icraatları, yitip giden değerler, kaybolan manevi bağlar ve bir bütün olarak insanlığın içinde bulunduğu durum bunu söylüyor bize. ‘Tutulan yalnızca yemek, erdemin, onurun, bilgeliğin yeri pek kalmadı bu sofralarda” diyor yaşananlar. Oysa hakkıyla tutulsa yaşama, insanlığa ışık saçacak, model olacak bir ruhu vardır orucun. Hakkıyla tutulsa nefse, hırslara, tutkulara ayna tutacak bir gerçekliği vardır. Belki bu yanıyla bir okul, öğretmen gibi bir araç olabilir oruç. Üzücü olan genel durumun aksi yönde hüküm sürmesi, yemek saatlerine ayarlı oruç ile dini kimliğe dair vicdanın rahatlatılmasıdır. Bu öyle bir rahatlamadır ki, insan her kötülüğü işleyip her günaha girebilir ve sanki bunun karşılığında kefaretini oruç ya da benzeri bir ibadet ile öder. Oruç onun dindar olduğunun göstergesidir; aklını ve kalbini güya böyle rahatlatır, toplumsal ikna mekanizmasını da buradan inşa eder. Bu, yaşanan dinin gittikçe çözülmesi dahası işlenecek kötülükleri kolaylaştırması sonucunu doğurur. Dindar gözükerek suç işlemek, sorguya gelince dini öne sürmektir bu. Dinin araçsallaştırılması ve suçların din ile örtülmesidir. Oruç tutulurken, dinin kaybolmasıdır bu.
Sözün geldiği noktada elbet şunu belirtmemiz gerek: İnsanlığa ışık tutması gereken değerler karanlığa mahkum edildiğinde önce o karanlıktan kurtulmak gerekir. Orucun, inancın ya da dinin manası da birileri tarafından yok ediliyorsa, önce bununla yüzleşmek, mana yoluna girmek için önce bu mayınlı alanı temizlemek gerekiyor. Anlamın kaybolduğu yerde tutulacak bir değer de kalmaz çünkü.
Çok Okunanlar

Ferhat Göçer'den çarpıcı Volkan Konak açıklaması: 'Defalarca uyardım...'

Bir kare fotoğrafın faturası...

Kemal Kılıçdaroğlu'ndan olağanüstü kurultay açıklaması! Aday olacak mı?

Gelinim Mutfakta 1 Nisan Salı puan durumu: Bugün çeyrek altını kim aldı?

Reyting sonuçları açıklandı! 31 Mart Pazartesi günü en çok izlenen yapım ne oldu

Allah Sayıştay'dan razı olsun, iyi ki var

İmamoğlu'nun tutuklanması seçim sonuçlarını etkiledi

Volkan Konak'ın ölmeden önceki ana ait yeni görüntü ortaya çıktı!

Bir yaş günü düşünceleri

Sırrı Süreyya Önder Volkan Konak'ın nasihatını tutacağını söyledi!