Kene ısırmasıyla bulaşan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hala Türkiye’de yeterince bilinmese de dünyada hastalığın en çok görüldüğü ülkeyiz. Öyle ki dünyada en çok teşhis koyan, dolayısıyla en tecrübeli ülkelerden biri olarak biliniyoruz.
Yaz aylarında vaka sayılarının artmasıyla haberlere konu olan KKKA, dün itibariyle (27.06.2024) Erzurum’da bir çocuğun, Tokat’ta ise 5 kişinin hastanede tedavi gördüğü, ölümcül olabilen ciddi bir hastalık. Üst solunum yolu enfeksiyonlarında olduğu gibi ateş, halsizlik, üşüme, titreme, baş ve kas ağrısı belirtileriyle nadiren de bulantı, kusma, karın ağrısı, ishal gibi belirtilerle kendini gösteriyor.
Türkiye’de ilk kez 2002’de varlığı tespit edilen ve yıllar içinde görülme sıklığı ciddi oranda artan KKKA, son dönemde Avrupa’nın da gündeminde. Fransa’da henüz insanlarda görülmediği halde KKKA’nın kenelerde saptanmış olması bile endişeyle karşılandı. Hatta Fransız bilim insanları olası vakalara karşı çeşitli önlemler alarak hazırlıklarını şimdiden yaptılar.
Avrupa ülkelerinde tehdit olarak algılanan hastalığa yönelik ülkemizde vaka sayısı artmasına rağmen aynı önemin gösterildiğini söylemek mümkün değil. KKKA ile uğraşan doktorlar, Türkiye için bu denli önemli olan hastalıkla ilgili verilerin son birkaç yıldır açıklanmamasından yakınıyor.
2002-2019 ARASINDA 12 BİNDEN FAZLA VAKA BİLDİRİLDİ
Önemli bir halk sağlığı sorunu olmaya devam eden KKKA, erken saptanmadığında ve zamanında müdahale edilmediğinde yüzde 5 – 10 oranında ölüme sebep oluyor. Sıklıkla tarım ve hayvancılıkla uğraşan kişilerde ortaya çıkan hastalık, İç Anadolu’nun kuzeyi, Orta Karadeniz ve Doğu Anadolu’nun kuzeyinde pek çok ilde görülüyor. Bu bölgelerde görevli sağlık çalışanları da risk altındaki ikinci grubu oluşturuyor.
Yılda yüzlerce hasta kene yapışması şikayetiyle acil servislere başvuruyor, ancak Sağlık Bakanlığı son yıllarda bu vakalarla ilgili sağlıklı veri paylaşmıyor.
Sağlık Bakanlığı’nın web sitesinde yer alan bilgilendirmede; “En yüksek vaka 2009 yılında 1318 vaka olarak gerçekleşmiştir. Her ne kadar 2017 yılında 343 KKKA vakası tespit edilmiş olsa da ülkemizde hala önemini korumaktadır” deniyor.
Ancak 2017’den sonraki vaka sayılarından bahsedilmiyor. Ek bilgi olarak hastalığa karşı aşı geliştirme çalışmalarının devam ettiği, korunmaya yönelik önlemler hakkında bilgilendirilme çalışmalarının yoğun şekilde yürütüldüğü belirtiliyor.
Dünya Sağlık Örgütü de hastalığa karşı koruyucu aşının olmadığını hatırlatarak, enfeksiyonu azaltmanın tek yolunun risk faktörleri konusunda farkındalık yaratmak olduğuna dikkati çekiyor. Risk gruplarının virüse karşı alabilecekleri önlemler konusunda eğitilmesini öneriyor.
BAKANLIK 2 -3 YILDIR VERİLERİ PAYLAŞMIYOR
Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK) Yönetim Kurulu Üyesi ve Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Önder Ergönül, Türkiye’de ilk kez 2002 yılında görülen ve yıllar içinde artış gösteren hastalıkla ilgili, “Yılda ortalama en az 1000 vaka olduğunu biliyoruz. Hatta binin üzerine de çıkıyor bu sayı. Ancak son yıllardaki veriler açıklanmıyor” diyor.
Prof. Dr. Ergönül, Türkiye’nin hastalığın dünyada en yaygın görüldüğü ülke olduğunu vurgulayarak, bu nedenle vaka sayısının da hangi bölgede nasıl bir yayılım olduğunun da herkes tarafından bilinmesi gerektiğini şu sözlerle özetliyor:
“Ülkemizde Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hasta sayıları bakanlık tarafından daha önce rahatlıkla paylaşılırdı. Maalesef 2-3 senedir paylaşılmıyor. Ancak sayıları tahmin edebiliyoruz. Bunu da bölgede fedakarca çalışan arkadaşlarımızın çabaları sayesinde ne kadar olduğunu anlayabiliyoruz. Bunu bilmek zorundayız. Bu bir zorunluluktur çünkü Türkiye böylesine ciddi bir hastalığın dünyada en çok görüldüğü ülke olma özelliğini gösteriyor. Hangi bölgede nasıl bir yayılma olduğunu bilmek herkesin hakkıdır. Biz daha önce matematiksel modellerle olabilecek sayıları gösterebiliyorduk. Bu çalışmamızı yaptık bakanlıkla birlikte yayınladık. Benzer çalışmaları sürdürmek istiyoruz ama yanıt alamıyoruz.”
Prof. Dr. Ergönül; Kırım Kongo Kanamalı Ateşi’nin daha önce görüldüğü yerlerden farklı yerlerde de ortaya çıkmakla birlikte, epideminin olduğu bölge olan Kelkit Vadisi denilen Çorum, Yozgat, Sivas, Erzurum, Artvin’e kadar uzanan Karadeniz’in güneyi ve İç Anadolu’nun kuzey kesimlerinde yoğunlaştığı bilgisini veriyor.
“COVID -19 VİRÜSÜNDEN DAHA ÖLÜMCÜL!”
“Hastalık hiç şüphesiz COVID-19 virüsünden daha ölümcül. Ölüm oranı yüzde 5 – 10 oranında seyrediyor” diyen Prof. Dr. Önder Ergönül’e, “Sağlık Bakanlığı'nın veri paylaşımı konusundaki tutumu hastalığın ciddiye alınmasını engelliyor mu?” diye soruyorum.
Şöyle yanıtlıyor:
“Bilgi paylaşılmadığı için risk algısı düşüyor. Sanki hastalık yokmuşçasına duyarlılık azalıyor, toplumda da böyle bir risk yokmuş gibi davranılıyor.
Maalesef bu şekliyle bir ilerleme sağlamak mümkün değil. Bilimsel yaklaşım, gerçeği bilmek ve üzerine gitmekle ilgilidir. Biz böyle öğrendik ve bu yüzden de en önemli rehberimiz bilimdir diyoruz. Yoksa böyle bir sorun yok deyip üstünü örtmek, bilimsel bir yaklaşım değil.”
“FRANSA TEYAKKUZA GEÇTİ BİZDE YOKMUŞ GİBİ DAVRANILIYOR”
Fransa’da henüz vaka bildirilmemesine karşın vaka ihtimali için hazır durumda olduklarını anlatan Prof. Dr. Ergönül, “Fransa’da KKKA taşıyan keneler saptandı. Fransız meslektaşlarımız kene olduğuna göre, kenenin içinde virüs olduğuna göre insan vakasının çıkması an meselesi diye düşünüyor. O yüzden daha dikkatli davranıyorlar. Düşünebiliyor musunuz daha şimdiden hiçbir vaka yokken bunu çok ciddiye alıyorlar. Yüzlerce kişi bunun için çalışıyor. Türkiye’de binlerce hasta var ama bu anlamda sanki sorun yokmuş gibi davranılıyor” diyor.
KÜRESEL ISINMANIN ETKİLİ OLDUĞU DÜŞÜNÜLÜYOR
Bilim dünyasında son yıllarda KKKA vakalarının küresel ısınmanın artışıyla paralellik gösterdiği üzerinde duruluyor. Isı değişikliğinin hem kenelerin olgunlaşma özelliğini değiştirdiği, hem de kuşların göç yollarını etkileyerek keneler için yeni yaşam alanları yarattığı, bu sayede hastalığın farklı bölgelere yayılabildiği düşünülüyor.
Prof. Dr. Ergönül’ün bu konudaki değerlendirmesi de şöyle:
“Vakaların artmasında iklim değişikliğinin rolü gerçekten mevcut. Sıcaklık değişikliği ile kene sayısında da Kırım Kongo Kanamalı Ateşi vakalarında da artış görülüyor. Göçmen kuşların rotasının da elbette etkisi var. Zaten en başta Kırım’dan Afrika’ya doğru göç eden kuşların durak yerlerinde ilk vakalar ortaya çıkmıştı.”
TEŞHİS VE TEDAVİDE YENİ UMUTLAR
Prof. Dr. Önder Ergönül, direktörlüğünü üstlendiği Koç Üniversitesi İş Bankası Enfeksiyon Hastalıkları Araştırmaları Merkezi’nde (KUISCID) üzerinde çalıştıkları araştırmalar hakkında da bilgi verdi.
Prof. Dr. Ergönül, özellikle hastalığın erken teşhisi için geliştirdikleri PCR testi sayesinde çok hızlı tanı ve böylece erken tedavinin mümkün olabileceğini söyledi.
Anadolu’da KKKA ile ilgilenen meslektaşlarıyla birlikte çalışıp hastalığa karşı çözüm üretmeye çabaladıklarını şu sözlerle anlattı: “Birlikte alternatif tedaviler geliştirmeye çalışıyoruz. Aynı zamanda bağışıklık sistemini etkileyecek meseleler üzerinde de araştırmalarımızı sürdürüyoruz.
Umut veren seçeneklerimiz var, bunlar bize heyecan veriyor. Bu seçenekleri hayata geçirdiğimizde en kısa sürede paylaşmak istiyoruz.”
Çok Okunanlar
AKP'nin ittifak ortağı MHP'den asgari ücret ve emekli maaşı önerisi geldi
Çilli Bom’un bestecisi Kenan Küçüközcan kimsesizler mezarlığına defnedildi
Arda Güler, 6 gollü maçta Real Madrid tarihine geçti!
Petlas, Abdülkadir Özcan için kararını verdi
THY kara listeye aldı: Abdulkadir Özcan kimdir?
'Çember daralıyor' açıklamasının ardından Narin Güran'ın cansız bedeni bulundu
300-400 bin TL fiyat aralığında alınacak 8 araba
Çiçekçi cinayetinde sanık için istenen ceza belli oldu
Naci Görür'den korkutan açıklama: 7 üzerinde deprem olacak
13 Aralık Cuma reyting sonuçları